Çanakkale kamp gezileri tüm güzelliğiyle devam ederken, hala inatla Çanakkale kampına olmadık anlamlar yükleyip, yanıltıcı beyanlarla kamp programını farklı bir noktaya çekmeye çalışanlar var. Fakat Çanakkale kamp gezi programı için basında çıkan tüm olumsuz haberlere karşılık verilecek en güzel cevap, “Giden bir daha gitmek istiyor” olacaktır.
Çanakkale kamp gezi programından beş bin öğrencinin faydalanması hedeflenmiştir, fakat gerçek şudur ki, Çanakkale gezi kampına katılanların deneyimlediği heyecan ve sonrasındaki aktarımları sonucunda, programa sivil toplum örgütleri ve spor kulüpleri de dâhil edilmiştir.
Çanakkale kamp gezisine yoğun ilgi olmasının birden fazla nedeni var. Öncelikle Eceabat konuk evinin yeni olması ve misafirlerini boğazın serin sularına karşı ağırlamasıdır. Bir diğer önemli nedeni ise kamp programının yükünü çeken ekibin, emeğini esirgemeyerek, misafirlerin rahatı ve konforu için canla başla çalışmalarıdır. Kamp programı hem çok güzel hem de çok yoğun. Profesyonel rehberler eşliğinde yüz seksen sekiz kişilik bir grup hep birlikte hareket ederken, hem sorun yaşamayacak hem de program zamanlamasına uyulacak. Çok da kolay bir iş değil! Ayrıca gruba dâhil edilen hemşire ise çok ince düşünülmüş bir detay…
Çanakkale kamp gezisi katılımcıları okul sıralarında, tarih derslerinde öğrendiği bilgileri, sinevizyon gösterileriyle deneyimleyerek yerinde pekiştiriyorlar. Çanakkale kamp programında neler mi anlatılıyor?
İtilaf Devletleri’nin İstanbul ve Çanakkale Boğazının kontrolünü nasıl ele geçirmek istedikleri, nasıl başarısız olup geri çekilmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Çanakkale savaşını hem kazanan hem de kaybedenler için nasıl pahalıya mal olduğu, işgalci kuvvetlerin üç yüz bin, Osmanlı’nın iki yüz elli bin askerini şehit verdiğini ve şehitlerimizin birçoğunun “meçhul çocuk askerler" olarak mezarsız defnedildikleri anlatılıyor. Dünya tarihine mal olmuş Mustafa Kemal Atatürk’ün, savaşta hayatını kaybeden Anzak askerlerinin annelerine hitaben söylediği “Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim de evlatlarımız olmuşlardır.” sözleriyle dünyaya nasıl örnek olduğu anlatılıyor. Kısaca Çanakkale Kamp gezisine katılanlara, Gelibolu zaferinin sadece Türklerin değil, bütün dünya tarihini nasıl değiştirdiği anlatılıyor.
Daha önceden de Çanakkale kamp gezileri için yazılarım olmuştu. Önceki yazılarımı yine kampa giden öğretmen arkadaşlar ve öğrencilerin deneyimlerine dayanarak yazmıştım. Fakat bu haftaki yazım 15-19 Ağustos 25’inci dönem katılımcısı olarak yazıyorum. 25’inci grupta kamuoyunda Çanakkale kampı için çıkan haberleri yerinde değerlendirmek için giden öğretmenler arkadaşlar da vardı. Öğretmen arkadaşlar dahi kamp programına hayran kalmış bir şekilde geri döndüler.
Kamp programına dâhil olan birçok öğretmen, Çanakkale kampına gidemeyen öğrenciler adına programın devamı için talepte bulunuyorlar. Çünkü kamp programında hemfikir onulan nokta şudur ki, Çanakkale savaşını anlayan bir öğrenci, günümüzde dünyanın şekillenmesine yön veren küresel aktörlerin, kendi vatandaşlarından ziyade, kendisine bağlı yandaş ülke askerlerini nasıl kullandığını anlıyor. Dün Çanakkale’de Anzak’ların neden öldüğünü ve binlerce Türk gencinin neden şehit olduğunu anlayan bir öğrenci, bugün Ortadoğu’daki ölümleri de anlayacaktır. Ortadoğu’yu anlayan bir öğrenci kendi coğrafyasını ve Kıbrıs Sorununu da daha iyi anlayacaktır.
Çanakkale Kamp gezisinde bizleri misafir eden program sorumlusu Halil Çakır’a, kamp müdürü Kadir Yavaş’a ve onların tüm ekibine saygı ve sevgilerimizle birlikte misafirperverliklerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
Hasip Hocam yazdığınız bu güzel ve anlamlı makale için teşekkür ederim. Tüm lider arkadaşlar adına da ayrı teşekkür ederim.