11 Mart tarihli Diyalog Gazetesi’nde iki haber vardı. Biri Sayın Çiğdem Aydın’ın KTİMB Başkanı Sayın Cafer Gürcafer ile yaptığı görüşme, diğeri ise DİSİ Başkanı Sayın Averof Neofitu’nun demecinin haberi.
Sayın Averof demecinde Kıbrıs’ta Federal Çözüm olursa, Güneydeki ekonominin çökeceğini iddia eden fanatik insanlara seslenip bunun böyle olmayacağını anlatıyordu. Ama Sayın Averof’un söylediklerine geçmeden, bu tezi biz, 2002 ile başlayan süreçte Kuzeydeki dar milliyetçilerden aynen duymuştuk. Çözüm olursa Kuzeyin çökeceğinden, hele Lokmacı Barikatının açılması ve Yeşil Hat Tüzüğünün devreye girmesi ile bizi yutacaklarını Türkçe olarak çok duymuştuk. Bırakın çökmeyi, karşılıklı yutulma tehlikesini, aksine bundan iki tarafta çok yararlandı.
Bu nedenle Sayın Averof çok doğru değerlendirme yaptı. Sayın Averof Kuzeyde kalan Kıbrıs Rum mülklerinin 10 milyar Euro değerinde olduğunu bunu kullanamadıklarını, Güneyde kalan Kıbrıslı Türklerin mülklerini kullandıklarını ama sahibi olmadıklarını söyledikten sonra şunu ifade etti.
“Ne Baflılar ne Limasollular Kıbrıs sorunu çözümü ile birlikte fiyatların (mülk) düşeceğinden korksun. Çözümle birlikte siyasi belirsizlik ortadan kalkacak, Birleşik Avrupa içinde Birleşik Kıbrıs olacak, Kıbrıs’ın tamamında her şeyin olduğu gibi gayrimenkulün de değeri yükselecek” dedi. Devamında da binlerce işçinin ve pek çok sektörün de inşaat sektörü nedeni ile çalışacağını ve tüm Kıbrıs’ın bundan yararlanacağını söyledi. Zaten biz bunu 2004 Referandumu sonrası belli ölçüde yaşadık. Kuzeyin her tarafında mülklerin değeri arttı. İnşaat sektörü gelişti ve buna bağlı olarak pek çok ekonomik alan hareketlendi. 2004 Nisan Referandumu ve sonrasında Yeşil Hat Tüzüğü ve TMK Yasası ile AİHM’in bunu iç hukuk yolu olarak görmesi ile yabancı alıcıların da ilgisi arttı. Dolayısı ile bu faydayı nispeten yaşayanlar olarak, Sayın Averof’un karşılıklı kabul edilecek bir çözüm ile Kıbrıs’ın Kuzey - Güney demeden, kaybetmek bir yana, bugünden fazla zenginlik ve değer kazanacağı ifadesi doğrudur.
Bu meseleye bir de KTİMB Başkanı Sayın Gürcafer’in işaret ettiği gerçekler ışığında bakalım. Sayın Gürcafer elde 3 milyar dolar değerinde satış bekleyen, 25 bin konut olduğundan söz etti. Bunların satışı ile ülke ekonomisinin hareketleneceğinden ve devletin de bundan ciddi gelir elde edeceğinden söz etti. Bunun için turizmin öneminden ve bir an evvel söz konusu sektörün canlanması için gerekenin yapılmasını ifade ederek öneriler sundu.
Her ikisinin ortak noktası, inşaat sektörünün bugüne ve yarına dair toplumlarına ve bütün adaya getireceği faydadan söz etmesi.
Evet burada bir doğru var. Kıbrıs sorunun karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşması ile başta turizm sektörü olmak üzere, buna mal ve hizmet üreten tüm sektörlerle, bu güzel adanın barış içine girmesi ile inşaat sektörü ve emlak değerleri de bugünkü değerlerinin çok ama çok üstüne çıkacaktır.
Bu olumlu gelişmeden yalnız biz değil, Türkiye ve Yunanistan, Avrupa, Bölge ile Doğu Akdeniz’de yararlanacaktır. Bu yüzden ezber bozma adına günümüzde, Kuzeyde ve Güneyde adayı bugünlere getiren en eski ezberlerin Türkçe ve Yunanca, modernize edilmiş ifadelerle çözüm karşıtlığı için bizi yeniden adada; insanlıktan, demokrasiden ve adaletten uzaklaştırmasına yol açmamak gerekir.
Turizmin, inşaat, tarım, ulaştırma, sanayi, eğitim, ticaret sektörleri ile esnafın ve emekçilerin geleceği karşılıklı kabul edilebilir, BM Parametreleri ışığında bir çözümün ekonomiye katacağı büyük ivmedir,
turizm adanın tümü için değerdir. Ama bu Pandemi koşullarında tam da bugünlere, Güneyde çekilen yüzlerce km’lik dikenli tellerle; Kuzeyde tutuculukla sürdürülen Pandemiye karşı ortak mücadeleden kaçınma tavrı, bu virüsü adamızdan uzak tutamaz. Bu da turizme ve tüm sektörlere darbedir.
Cafer Gürcafer ve Averof Neofitu
- 15 Mart 2021, 09:52
- 411
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi