Rum lideri Anastasiadis, Cenevre’deki müzakerelerde ‘Haritaların kasaya kitleneceğini’ ve ‘5 kişi dışında’ hiç kimsenin bilgi sahibi olmayacağını söylemişti...
Kimdi bunlar?..
Kendisi, Akıncı, Eide ve iki müzakereci...
Türk tarafının haritası, heyet daha Cenevre’den dönmeden Sigma TV ve Politis Gazetesi tarafından yayınladı...
Rum haritası gizli tutuldu...
Ne var ki Anastasiadis iki gün önce Maronit’lere hitaben yaptığı konuşmada, haritanın içeriğinden de söz ederek şöyle dedi:
“Sizlere ait 4 köy bizim haritamızın içindedir...”
Ne güzel!..
Gizlilik dediğin işte böyle olur!..
Müzakerelerin ilk gününden itibaren bizim tarafın gizlediklerini ya Rum liderinden, ya da müzakerecisi ve sözcüsünden öğrendik...
Rum basını ‘yalan yazıyor’ diyorlar...
Öyleyse onu bir kenara bırakalım...
Fakat; resmi açıklamaları duymazdan gelemeyiz...
Mülkiyet konusunda, Kıbrıs’taki mahkeme kararını beğenmeyenlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabileceklerini Anastasiadis’ten öğrendik...
Dört özgürlüğün koşulsuz uygulanacağını ve isteyenin, istediği yerde ikamet edebileceğini, buna sınırlama getirilemeyeceğini yine ondan öğrendik...
Böylesi bir uygulama ‘iki bölgeliliğin’ çok kısa süre içinde bertaraf edilmesi demektir...
Kıbrıslı Türklerin çok kısa sürede kıskaç altına alınması demektir...
Böylesi bir durumda nelerin yaşanabileceğini anlamak için, 1974 öncesinde olup, bitenleri gözden geçirmekte fayda vardır...
Üstelik o yuıllarda, mağdur olan yine Kıbrıslı Türklerdi...
Halbuki; şimdi bir de 43 yılın acısı vardır...
Referandum sonrası ne olacak?
KKTC liderliği müzakereler için 2016 yılının sonunu işaret etmişti...
Diyelim ki bir veya 2 aylık gecikme oldu...
Ona da eyvallah...
Ne var ki; Anastasiadis şimdi de Türkiye’deki referandumun yapılacağı Nisan ayına kadar sürecin canlı tutulmasından söz ediyor...
Bunu yaparken, referandum sonrasında ciddi beklentilerinin olduğunu ima ediyor...
Özellikle de garantiler ve toprak tavizi konusunda...
Referandum olup, bitince bunları alabilecek mi?..
Çok zor ama alabildiğini düşünelim...
KKTC liderinin en önemli şartı konusunda ne yapacak?..
“Dönüşümlü başkanlığı kabul ettim” diyebilecek mi?..
Demesi halinde, kamuoyu araştırmalarına göre Rum halkının bunu reddedeceğini görülüyor...
Öyleyse ikinci bir ‘Hayır’a mı oynuyor Rum lideri?..
Son dakika “Ne yapalım bizimkiler kabul etmiyor” diyerek, dönüşümlü başkanlıktan kaçınması halinde ise Akıncı bunu kabul etmeyeceğini ve böylesi bir anlaşma metnine imza atmayacağını her fırsatta dile getiriyor...
O halde arzulanan nedir?..
Asker çözümden önce gitmeliymiş
Rum kamuoyu yalan yanlış bilgilerle aldatılıyor...
Makarios döneminden beri halka gerçekler söylenmiyor...
Eğitim sistemi de Türk düşmanlığını körüklüyor...
Türke düşman olmak, birlikteliği reddetmek ‘Helenizmin yemini’ olarak takdim ediliyor...
Durum böyle olunca, çözüm sonrasında tek bir Türk askerinin dahi adada kalmasına karşı çıkılıyor...
“Tümü gidecek” deniliyor...
Daha önceleri, Türk askerinin çözümden sonra kademeli bir şekilde adadan ayrılacağı belirtiliyordu...
Annan Planı’nda 10 yıllık bir süre öngörülüyordu...
Şimdilerde, askerin çözüm öncesinden gitmesini talep ediyorlar...
Bunun hesabını da yapmışlar...
Halen KKTC’de 43 bin askerin 300 tankın bulunduğunu iddia ederek, günde iki tane RORO tipi feribot ile tümünün 35 ile 40 gün içinde Mağusa Limanı’ndan Türkiye’ye taşınabileceğini söylüyorlar...
Kıbrıs’ta 43 bin askerin bulunduğunu onlara kim söylemişse yanılıyordur...
Atmasyon serbest ise yapabilecek bir şey de yoktur...
Ama hayal aleminde yüzmekten kurtulmaları için birileri onlara yardımcı olmalıdır...
İngiltere’den sonra; Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Fransa’da ‘AB’den çekilme’ tartışmaları ön plana çıkarken, Kıbrıslı Türkleri Türkiye’nin güvencesinden mahrum edebileceklerini düşünenler gerçekten hayal görüyorlardır...
Şartlar ne olursa olsun, böylesi bir hayalin gerçekleşmeyeceğini artık anlamalıdırlar...
