Elektrik Kurumu’nun ‘akıllı sayaç’ ihalesinin ilk bölümünde ‘büyük rakamlar’ ortaya atıldı...
Sert tepkiler sonrasında ihale iptal edildi...
Sonrasında, hükümetin atamış olduğu yönetim kurulu “hükümeti dinlemeyiz” diyerek, ikinci kez ihaleye çıktı...
Burada; ilk ihaleye göre, aynı firma tarafından fiyatlar on binlerce lira aşağılara çekildi...
Peki nasıl oldu bu Mastiga?..
Aynı kurum, aynı firma, aynı sayaç?..
Kimse bunu sorgulamadı...
Kimse buna engel olmadı...
İkinci bomba, yeni jeneratör alımlarında patlatıldı...
Kuruma ‘ihalesiz’ mal alınarak, milyonlarca lira ödendi...
Devlet yine seyirci kaldı...
Neden?..
Mastiga’yı birlikte ayarlıyorlar da ondan...
Perde gerisindekiler senaryoyu yazıyor...
Öndekiler de oynuyor...
İhalesiz mal alımlarıyla gündemden düşmeyen Elektrik Kurumu, Başbakan’ın ‘karşı çıkmasına’ rağmen, personel alımlarını da sürdürdü...
Seçim arifesinde iki ayrı tertiple 120 civarında kişi istihdam edildi...
Daha sonra 10 yeni eleman alımı için münhal ilan edildi...
Başbakan yine karşı çıktı...
Hükümetin tayin ettiği yönetim kurulu bunu da dinlemedi!!!
Borçlar dağ gibi
Elektrik Kurumu’nun ve batmış KTHY’nin kamu bankalarına ve İhtiyat Sandığı’na yüklü miktarlarda borçları var...
Bu borçları kimin, ne zaman ve ne şekilde ödeyeceği bilinmiyor...
Ama Elektrik Kurumu’nun ‘özelleştirme’ çalışmaları da ilerlemiyor...
Bir yandan “güçleniyoruz” diyen kurum yetkilileri, diğer yandan eski borçların faizlerini ödeyebilmek için Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden borç para alıyor...
Bu örnekleri neden veriyorum?..
Hükümetin istediği zaman, istediği kurum ve kuruluşlara milyonlarca liralık destek çıktığını gözler önüne sermek için...
Bir yandan bunu yapabilen hükümetlerin, diğer yandan çiftçiye, hayvancıya, patates ve narenciye üreticisine işkence çektirmesini kınamak için...
Halbuki; bu ülkenin çalışan ve üreten kesimi onlardır...
Bu ülkede her şeye rağmen üretmeye devam eden onlardır...
Onlara destek verilmesi ve sorunlarına zamanında çözüm üretilmesi halinde, tarım ve hayvancılık alanında çok büyük başarıların elde edilebileceğini hepimiz biliyoruz...
Geçmişte bunlara hep birlikte tanık olmuştuk...
Bu insanlar neden sokakta
Çiftçiler, son iki günü Lefkoşa sokaklarında geçirdi...
Tarımsal araçlarla yol kapatmak zorunda kalan bu insanların taleplerine hükümet karşılık vermedi...
Halbuki; onların haksız bir talepleri yok...
Onlar hak etmediklerini istemiyorlar...
Hükümet, Doğrudan Gelir Desteği’ni bu insanlara neden zamanında ödemiyor?..
Toprak Ürünleri Kurumu’nun ambarları neden zamanında açılmıyor?..
Arpa fiyatlarının belirlenmesi neden geciktiriliyor?..
Binlerce üretici neden 3 tane tüccara teslim ediliyor?..
Bu nasıl ‘sosyal’ düzen?..
Bu nasıl ‘halkçı’ anlayış?..
Sayın Yorgancıoğlu, son 2 gün daha görevde olacak...
Giderken, binlerce çiftçiyi ferahlatacak bir karar almalı ve Başbakanlık odasından büyük bir gururla ayrılmalıdır...
Aksi halde, ileride kendisi de “keşke gereğini yapsaydım” diyerek, büyük üzüntü duyacak...
Çiftçinin yeri, Lefkoşa’da Başbakanlık bölgesi değildir...
Onları mutlu bir şekilde köylerine, tarla ve bahçelerine uğurlamalıyız...
Evet, Sayın Yorgancıoğlu...
Bunu siz yapmalısınız...