banner564

Bu ne büyük bir gurur?

   Kıbrıs’ın geneli üç günden beri toz bulutlarının etkisi altında bulunuyor...
   Böylesi bir duruma alışkın olmayan insanlarımız, ilk gün herhangi bir önlem alamadı...
   Binlerce işçi korumasız bir şekilde çalışmaya devam etti...
   Binlerce öğrenci okuluna gitti...
   Meteoroloji Dairesi, doğru dürüst bir açıklama yapamadı...
   Toz bulutlarının Suudi Arabnistan’dan geldiğini iddia ederek, kısa bir açıklama ile yetindi...
   Rum Meteoroloji Dairesi ise toz bulutlarının Suriye’den geldiğini duyurdu...
   Ha Suriye, ha Suudi Arabistan!..
   N’olacak yani?..
   Doğrudur...
   Hiçbirşey fark etmez!..
   Önemli olan netice...
   Rum tarafı ilk günden okulları tatil etti...
   Larnaka ve Baf Havaalanlarında ek önlemler aldı...
   Vatandaşlara maske dağıttı...
   Ve hastaneleri alarm durumuna geçirdi...


Devlet ciddiyeti
   
   Rum Haber Ajansı; toz bulutları yüzünden dün 60 kişinin hastanelerde tedavi gördüğünü açıkladı...
   KKTC sağlık yetkilileri bu konuda tek kelime söylemedi...
   Hatta Diyalog muhabirinin iki gün üst üste bilgi talep etmesi karşısında “sayının ne olduğunu bilmeyiz, bakalım da söyleyelim” dendi...
   Sonuç?..
   Hiçbirşey söylenmedi...
   Önemli birşey olmayınca söylenecek birşey de olmaz...
   Değil mi yani?..
   Halbuki; bir vatandaşımız dün acil serviste gördüklerini sosyal medyada paylaşırken, toz bulutlarından etkilenen insan sayısının fazlalığından söz etti...
   Bunu da geçelim...
   KKTC’de okullar niçin tatil edilmedi?..
   Sağlık Bakanlığı, güneyde olduğu gibi ‘sarı alarma’ neden gerek duymadı?..
   Tüm soruların yanıtı çok basit...
   KKTC’de ciddi bir devlet düzeni kalmadı...
   Burada insan hayatına önem veren de kalmadı...
 
 
Lafla peynir gemisi yürümez
   Toz bulutlarının etkisi altında kaldığımız bir günde Diyabet Derneği yöneticilerinin, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüşmeleri vardı...
   Ziyaret sırasında, toplumun üçte birinin diyabet hastası olduğuna dikkat çekildi...
   Kuşkusuz; sorunun muhatabı Cumhurbaşkanı değil, Sağlık Bakanlığıdır...
   Ne var ki; umutların tükenişe geçtiği durumlarda başka kapıları çalmak şart oluyor...
    Diyabet konusunda ortaya konan rakamlar gerçekten ürkütücü boyutlarda...
   Tıpkı kalp ve kanser hastalıklarında olduğu gibi...
   Son 41 yılda ele geçirilen olanaklarla kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomi yaratamadık, ama birçok konuda dünya şampiyonu olmayı başardık...
   Kalp ve kanser hastalıklarında...
   Diyabette...
   Siyasi parti, gazete, radyo, televizyon, müşavir, müdür, müsteşar, emekli, dernek, cemiyet, sendika sayısında...
   Dünya şampiyonuyuz dünya...
   Bu ne büyük gurur...
   Hepimize yeter de artar bile...
YORUM EKLE

banner471

banner473