banner564

Bozuk arpanın imhasını bile beceremiyorsak...

   Kanser hastalıklarında patlama yaşanıyor...

   Neden?..

   Yediklerimiz, içtiklerimiz denetimsiz, sağlıksız ve birçoğu zararlı da ondan...

   Daha başka?..

   Aşırı derecede sigara, alkol ve mangalda et tüketimi var...

   Avrupa’ya girmek için yanıp, tutuşan bir toplum; şaraptan daha çok 45 derece alkol içeren Rakı ve Viski tüketiyor...

   Kömürün zararlarını hemen herkes bildiği halde haftada en az bir gün kebap yapıyor...

   Bazı evler, hazır tüketimi tercih ettiğinden haftada 3-4 gün mangalda et veya tavuk ızgara siparişi veriyor...

 

Sularımız güvenilir değil

 

    Çevre konusuna da geleceğim...

   Ancak gıda ile başladığımız için devam edelim...

   Ülkemizde sular içilebilir değildir...

   Ve sebzeler genellikle kuyu suyu ile yetiştiriliyor...

   Bir süre önce görevden alınan Devlet Üretme Çiftlikleri Eski Müdürü Mehmet Altan’a göre; kalitesiz su ile üretilen sebzeler; özellikle dalları,  insan sağlığı açısından olumsuzluklar içeriyor...

   Yine böceklerle  mücadele edilecek diye sebze ve meyvelerde kullanılan öldürücü ilaçlar vardır...

   Birçok üretici bu ilaçları bilinçsizce kullanıyor...

   Ya ölçüyü kaçırıyor, ya da ilacı kullandıktan sonra ‘bekleme süresi’ dolmadan ürününü piyasaya sürüyor...

   Hormon kullanımı çok yaygın...

   Bir karışlık sebze, hormonu bastıktan 3 gün sonra ağaç gibi büyüyor...

   Yeşil ve kaya gibi sert domateslerin üzerine sabahleyin ilaç sıkılıyor...

   Akşama domates kan kırmızısı oluyor...

 

Eksoz gazları ve çöpler

 

   Ülkemizde sözde ‘eksoz emisyon ölçümü’ zorunluluğu vardır...

   Ve bu yasa gereğidir...

   Peki kaç kişi uyuyor bu kurala?..

   Devletin kendisi dahi uymuyor...

   Resmi Hizmet Araçları’nın önemli bir kısmı zehir saçarak seyrediyor...

   Ve bir Allahın kulu da bunu görmüyor...

   Hemen her taraf çöplüğe dönüşmüş vaziyette...

   Yüzlerce apartmanda çöp bidonu bulunmuyor...

   Bakkal poşetini dolduran yol kenarına fırlatıyor...

   Patlayan poşetlerden çıkan çöplerin pis kokusunu sadece o bölgede ikamet edenler değil, yoldan geçenler de soluyor...

   Her taraftan lağım kokuları yükseliyor...

   Birçok bölgede kanalizasyon boruları tıkanıyor...

   Ya da henüz kanalizasyona bağlanmamış konutların dışkıları kuyuya akıtılıyor, kuyu dolunca bunlar yerin üstüne çıkıyor...

 

Pencereyi kapatınca kurtulmuyorsunuz

 

   İnsanımız da artık bazı gerçekleri görmek zorundadır...

   Yani çöpü bakkal poşetinde kapı önüne bırakıp, evin penceresini kapattığınız zaman, pisliklerden ve tehlikelerden arınmış olmuyorsunuz...

   Eve girer ve çıkarken...

   Veya sabahleyin odayı havalandırmak için pencereyi açtığınızda, bakkal poşetinden yayılan pis kokuyu bir şekilde siz de soluyorsunuz...

   Allah aşkına yapmayın bunları...

   Ekonomik krizle boğuşan Rumlar yapmıyor...

   Onlar evlerinin önünü temiz tutuyor...

   Onlar yeşil parklarını koruyor...

   Onlar ormanlarını yok etmiyor...

   Dağlarını oymuyor...

   Ağaçları katletmiyor...

 

Bozuk arpalarla beslenen hayvanlar

  

   Uzun uzun yazmayı sevmiyorum...

   Ama bugün kural dışına çıkmak zorunda kaldım...

   İki gün önce Gazimağusa limanında, Rusya’dan ithal edilmiş 519 ton arpanın ‘kullanılamayacağı’ ve ‘imha edilmesi’ gerektiği bildirildi...

   Ama arpalar imha edilmeyip, kamyonlarla Gazimağusa çöplüğüne gönderildi...

   Çöplüğe dökülen arpalar daha sonra traktör ve kamyonetlerle köylere taşındı...

    Hayvanlar bunları ‘afiyetle’ tüketiyor!..

    Ayrıca, çöplüğe dökülmeyen tonlarca arpanın doğrudan hayvancılara sevk edildiği ve düşük fiyata satıldığı yönünde iddialar var...

   Tüyler ürpertici bir durum...

   Devlet olduğunu iddia eden ve Kıbrıs sorununun çözümü halinde ‘eşitlik’ talep eden bir devlet, bu kadar basit bir sorunu dahi yüzüne gözüne bulaştırıyorsa...

   Daha büyük işleri nasıl başaracak?..

   Zafer Mahallesi muhtarı elektrik tellerini yerin altına çekiyor...

   Bizimkiler bunu kaç yüz yıl sonra başaracak?..

 

  

 

YORUM EKLE

banner471

banner474