banner564

Böyle de gitmez (3) İşverenler ve ekonomik kuruluşlar da sorumludur

“Çözümsüzlük devam ederse bugünkü yapı sürdürülebilir mi?” sorusuna yanıt aramaya devam ediyoruz...
   Birinci bölümde insanları umutsuzluğa düşüren bazı hayati konulara değinmiş, trafik sorunundan başlayıp, kalp ve kanser hastalıklarındaki artıştan ve çevre kirliliğinden söz etmiştik...
   İkinci gün ise, gençlerin eğitim ve iş konusunda yanlış yönlendirilmeleri sonucunda yaşananlardan bazı örnekler vermiştik...
   Sırf askerlik görevini subay olarak yapabilmek için köyünden kopan veya sanat dalıyla ilgilenmek yerine üniversiteye giden gençlerin, daha sonra işsizler ordusuna katıldıklarını vurgulamıştık...
   Yazık olan şu ki; bu küçük ülkeyi yönetme iddiasında olanlar da bilinen gerçekler karşısında hiçbir önlem almadılar...
   Almamaya da devam ediyorlar...
   Toplamda 300 bin nüfuslu bir ülkede yüzlerce beden öğretmenini, binlerce iletişimciyi ne yapacaksınız?..
   Güney Kıbrıs’ta toplam 5 tane günlük gazete, 3 tane de TV vardır...
   Çözüm olması halinde beşer tane Kıbrıslı Türk istihdam etmeyi kabul etseler bile toplamda 40 kişi istihdam edilecek...
   Kaldı ki bu olmayacak...
   Kendi insanlarını işten durdururken, Rumcası olmayan Kıbrıslı Türk gençlerini istihdam etmeyeceklerini bilmekte fayda vardır...
   Öyleyse Eğitim Bakanlığı hala neden yerli öğrenciler için ‘ihtiyaca göre’ kontenjan oluşturmuyor...
   Tekrar edelim...
   Bu ülkede tornacı kalmadı...
   Su tesisatçısı ve elektrikçiye ihtiyaç var...
   Oto tamircisine ihtiyaç var...
   Tarlada ekip, biçecek insana ihtiyaç var...
   Temizlik yapacaklara ihtiyaç var...
  Garsona, aşçıya ihtiyaç var...
   Nüfusun tamamı beden hocası, iletişimci, işletmeci, coğrafyacı veya tarihçi olamaz...
   Olursa şimdiki gibi işsiz ve çaresiz kalır...
   Yeterli düzeyde İngilizce bilmeyen bu gençlerin, dünyanın hiçbir ülkesinde iş bulamayacağını birilerinin artık onlara ve ailelerine anlatması gerekiyor...
   İlgili kurumlarla toplantı yaparak, askerlik konusunda yeni düzenlemeler yapılmalıdır...   

Uyan da gör kardeşim
   
   Ancak bu noktada, özellikle ekonomik kuruluşların da çok ciddi sorumluluklarının olduğunu vurgulamadan geçemeyiz...
   Başta Ticaret ve Sanayi Odaları bu konularda alternatif projeler üreterek devleti yönetenlerin karşısına çıkmadılar...
   Gidişatın yanlış olduğunu ve ülkeyi çökerttiğini bildikleri halde, kendi çıkar dünyalarını aşıp, gerçek dünya ile ilgilenmediler...
   Şimdi onlar da koro halinde “Statüko devam edemez, çözüm şarttır” diyorlar...
   Böylesi hayati bir konuda dahi insanlara doğruları söylemiyorlar...
   Halkın karşısına ciddi verilerle çıkmıyorlar...
   Bugüne kadar gerekli hazırlıklar yapılmadığı için çözüm olması halinde kaç tane hayvancının, kaç kasabın, kaç çiftçinin, kaç yüz esnafın, kaç bin kamu ve belediye görevlisinin işini kaybedeceğini söylemiyorlar...
   Ya korkuyorlar, ya da kendi dünyalarının dışına çıkmak istemiyorlar...
   “Fiyatlar artacak Girne’deki villayı şu kadara, Baf’ta babadan kalma tarlaları şu kadara satıp, İsviçre’de yaşarım” düşüncesinde olanlar, geride kalacak aile yakınlarını, dost ve arkadaşlarını da düşünmüyorlar...
   Üzücü olan gerçekler böyledir...
   Kendi insanlarını, kendi devletlerini düşünmüş olsalardı; hiç olmazsa 2004 referandumu sonrasında KKTC’nin toparlanması ve kendi ayakları üzerinde duracak hale gelebilmesi için projeler üretir, hükümetleri icraat yapmaya zorlardı...
   Ama şahsi hesaplar onlara da engel oldu...
**********
Yarın: Kazandıklarını paylaşmasını bilmediler
YORUM EKLE

banner471

banner474