Bu Ramazan Bayramı pek bayram tadında değil. Üstelik bu bayramda, devlet nasıl bayramlaşmamız gerektiğini ve tarif ediyor, “Çekirdek aile içinde bayramlaşma olsun” kararı verildi.
Peki “çekirdek aile” nedir? Dedeler, neneler, amcalar, dayılar, teyzeler, halalar, eskilerin deyimi ile genablara, yengeler, enişteler nerededir? Üç çocuğu olan ve her bir çocuğundan da 2 tane torunu olan dede ile nineye; gelinleri ve damatları da giderse “çekirdek aile” tanımı ne olur? Buna gelin veya damadının anne veya babası da onların yanında kalırsa ve onu da bayram günü, “evde kuru başına kalmasın” deyip yanlarına alırlarsa, “çekirdek aile” kavramını aşarlar mı, aşmazlar mı? Peki, Bayram namazı nasıl olacak? Camilerde bayramlaşma ne olacak? Daha yığınla soru.
Yani bayram bayram gibi değil. Bunlar kuşkusuz Pandeminin yol açtığı sorunlar. Madem bu sorunlar nedeni ile devlet genel halk sağlığı ile ilgili bir hayli düzenleme yapmak zorunda, o zaman çalakalem karar almak hatadır.
Çünkü yalnızca bir tedbir açıklamak yetmez. O tedbirin her halini sorgulayarak doğruya en yakın karara varmak gerekir. “Çekirdek aile” der ve işi güya tanımlamışsanız sayarsanız, yukarıda yazdığım gibi bir hayli boş nokta bırakırsınız. O zamanda herkes kendine göre bir değerlendirme yapar. Hala Pazarları sokağa çıkma yasakları ile havaların ısındığı, insanların oltalarını alıp, deniz kenarında balık tutma keyfinden mahrum bırakmaya kalkarsanız ne olur? O sözde tedbirleriniz kevgire döner. Bu kararları alanlara ben Pazartesi sabahleyin Karpaz Lefkoşa, Mağusa arasındaki ulaşıma bakmalarını salık veririm. Elinde imkan olan ya Karpaz’daki aile efradının veya kendi evinin veya bir konaklama yerine Cuma gününden gittiğini görecektir. Bir yere mi gidecek? Fırına, benzinciye, eczaneye gidiyorum diyecek. Bunu da kapattım diyenler sağlıyor.
Bakın bu yıl turizm ve üniversite sektörü tık demedi. Şimdi övünüyoruz “kapalı devre turizm ile memlekete 488 turist geldi.” Vay be. Dişin kovuğunu doldurmaz. Üniversiteler? Bu yıl öğrenci kaybı var. Sayın Turgay Avcı YÖDAK Başkanı olarak Eylül 2021’de yüz yüze eğitim planladıklarını ifade etti. Peki, bu planlamaya denk bir aşılama programı, buna denk düşecek şekilde hükümetin, öğrenci akışını teşvik edecek tedbiri var mı? Bu kadar kayba karşın, her alanda planlama yok.
Üstelik artık 2021 yılın kayıp yıl içine girdiği bu aşamada, 2022’nin de hepten kaybedilmesi için kafalar kuma sokulmuş. Hala 2022 Nisan ayında seçimden söz ediliyor. Kardeşim, 2022 Haziran ayında Anayasal zorunluluk nedeni ile illa Yerel Seçim yapılacak. Bu Nisan ayından başlayacak seçim yasakları demektir. Nisan ayında da Genel Seçim yaparsanız, seçim yasakları 2022 Şubat’tan başlayacak. 2021 Aralık ve 2022 Ocak ayları da partilerin milletvekili adaylarını saptama işine harcanacak. Yani 2022 yılında siz bırakın seçim yasaklarını, 2022 Bütçesini dahi açamayacak ve uygulayamayacaksınız. Çünkü Haziran Yerel Seçimlerininim sonuna kadar yasaklar devam edecek.
Peki bütün bu öngörüsüzlüklerin nedeni ne? Maalesef siyasi elitlerin yönetimden sorumlu olan bir kısmı siyasetin temeli olan toplumsal sorumluluk amaçlarını yitirdi. Bunun yerine “ben ve ekibimin geleceği” amaç oldu. Bunu partilerin iç siyasi yaşamlarında da yaşıyoruz. Kurultay kavgaları ve hizipleşmeleri bunun en büyük göstergesidir.
Bir Bayramda böyle bir yazı yazmak istemezdim. Ama bayram çoktan bayram tadından uzaklaştı. Ben de “böyle başa böyle tıraş” moduna girdim. Her şeye rağmen Bayramınız Kutlu olsun. Güzel günler için, ne arayışlar ne de umutlar yitip gitmesin.
‘Böyle başa…’
- 13 Mayıs 2021, 02:16
- 271
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi