banner564

“Bölünme tehlikesi” diyerek başlatılacak soruşturma, bölünmeden bile tehlikeli olacak!

Örnekler üzerinden konuşmak zorundayız. Özellikle KKTC Cumhurbaşkanı veya hükümetinin açıklamalarını bildiğimiz örnekleri dikkate alarak değerlendirmek, ne olup bittiğini veya ne olabileceğini anlamamız bakımından önem taşımaktadır.
Şimdi “başörtüsü krizi” gibi bir şey yaşıyoruz. Türkiye’de başörtüsü çatışmalarının yaşandığı 1990’lı yılların sonunda Kıbrıs Türk halkı bu krizden uzak durmak bir yana, başörtüsü taktıkları için okula alınmayan veya ailesinin ordu evlerindeki düğünlerine kabul edilmeyen kadınların yanında durmuştu. Çok iyi hatırlıyorum; eğitimlerine devam edebilmek için Türkiye’deki okulunu bırakıp KKTC’ye gelen genç kadınların etrafında adeta bir sempati halesi oluşturmuştuk.
Kıbrıs Türk halkının insanların dini inançları ile sorunu yoktur; olmamıştır. 1940’lı yıllarda Dr. Fazıl Küçük ile Şeyh Nazım arasında yaşanan çatışmada dini inançlarla ilgili değil, yobazlıkla ilgiliydi. Nitekim Şeyh Nazım, dergahını Lefke’ye yerleştirebildi. Dergah varlığını hala sürdürüyor; kimse de itiraz etmiyor.
Şimdi bize yeni bir hayat tarzı dayatılmak isteniyor. Örnekleri var… Bugünün değilse bile geleceğimizin bu dayatma ile şekillendirilmeye çalışıldığını biliyoruz. 
İşte bu nedenle, “toplumu bölmeye yönelik, aşırı kırıcı ve radikal söylemlerin Başsavcılık ve polis tarafından soruşturulması gereken unsurlar haline geldiğini” söylemek, gelecekte ne olabileceğini göstermesi bakımından önemlidir. “Bu tür ifadelerin yol açtığı bölünmelerin daha fazla yayılmasını kabul edemem” diyenlerin gelecek günlerde, hoşlanmadıkları daha başka görüş ve düşüncelerin ifade edilmesini de kabul etmeyeceklerini yaşadığımız örneklerden biliyoruz.
“Devlet” dedikleri şeyle kendilerini özdeştirenler, “devletin gereğini yapacağından kimsenin şüphesinin olmaması gerektiği” de vurguluyorlarmış zaten. Bu vurgunun sahiplerinin anayasal haklarını kullanmaya çalışanlara neler yaptıklarını Türkiye örneğinden izliyoruz. Bizi aşağılayanları tutup hapse tıkacaklarını umarak vereceğiniz güç, eninde sonunda fikri hür, vicdanı hür insanların sesini kısmak için kullanılacaktır. Kalsın; istemez! Varsın üç-beş haddini bilmez de cezasız kalsın!
Ortada, Kıbrıs Türk halkının yaşam tarzına yönelik bir dayatma veya saldırı vardır. Toplumun çeşitli unsurları bu dayatmaya karşı anayasal çerçevede mücadele edecektir. Bölünme tehlikesi de yoktur; toplum bu konuda tam olarak bütünleşmiş olmasa bile kahir ekseriyeti kendi yaşam tarzından memnundur ve dayatmaya karşıdır. 
Halk bu sorunu, kendi içinde çözecektir. 
 

YORUM EKLE

banner471

banner473