Kıbrıs Cumhuriyeti, Türk ve Rumların eşit kurucu ortaklığına ve siyasi eşitliğine dayalı bir yönetimdi.
Ancak Rumlar nüfus üstünlüklerini ileri sürerek, ENOSİS’e zemin hazırlamak amacı ile anayasada 13 maddenin değiştirilmesini dayattı;
Türk tarafının kabul etmemesi üzerine de, Rum 21 Aralık 1963’teTürk halkını yok etmeye yönelik Akridas soykırım planını uygulamaya koydu;
Planları uyarınca 8 saat içinde Lefkoşa’nın Türk tarafını işgal etmek ve 24 saat içinde adadaki tüm Türk yerleşim yerlerine egemen olmaktı;
Bu amaçla Yunan askerlerinin desteği ile Küçük Kaymaklıyı işgal etmeleri ve Lefkoşa’nın Türk kesimine orantısız güçle hücum etmeleri üzerine, 25 Aralık 1963’te Anavatan uçakları Lefkoşa semalarında ihtar uçuşu yaptı;
Türkiye’nin askeri müdahalesinden korkan Rum, İngiltere’nin arabuluculuğu ile ateş kes anlaşması yapılmasını talep etti;
27 Aralık 1963’te İngiliz generali Peter George Fransis Young komutasında 3 garantör ülkenin ‘Barışı koruma gücü’ olarak görevlendirilmesi kararlaştırıldı;
30 Aralık 1963’te Rum saldırılarının önlenmesi amacı ile Lefkoşa’nın Türk ve Rum kesimleri ayıran yeşil hat sınırı çizildi;
Rumların anlaşmaya uymaması ve saldırılarını sürdürmeleri nedeniyle, Kıbrıs’taki karışıklıklar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde( BMGK)görüşüldü;
Toplantıda İngiltere, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyetini temsil eden Makarios ve MAALESEF Türkiye’nin de kabul etmesi sonucu, Rum yönetimi meşru hükümet olarak kabul edildi ve adaya BM Barış gücü gönderilmesine karar verildi;
Üstüne üstlük bu kararın bir maddesinde, Türkiye’nin uluslar arası barışı tehlikeye sokacak herhangi bir harekat yapmaması istendi;
BMGK nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararının, 1960 anlaşmasına aykırı olduğu, haksız olduğu, art niyetli ve yanlı siyasi düşüncelerle alındığı yabancılar tarafından da kabul ediliyor;
Bazı Türk araştırmacılar da bu kararın Türkiye tarafından onaylanmasının stratejik hata olduğunu belirtmektedirler(Tamçelik, Soyalp. 1964-92, BMGK’nin Kıbrıs’la ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirilmesi)
Uluslar arası hukuka, Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasına aykırı olan bu Rum yanlısı karar sonucu; Akridas ve İfestos katliamlarına,Ortega raporuna, ortaklık yönetiminden atılmamıza,103 köyden göç ettirilmemize rağmen mağdur edildik. 1963-74 döneminde de, Rum saldırıları sonucu can ve mal kayıplarına uğratılmamıza rağmen, dünyadan izole edildik ve hala daha ambargolarla cezalandırılıyoruz.
2004’de güneydeki yönetiminin tüm adayı temsilen Avrupa Birliğine üye alınması, Rumların ENOSİS dışında bir çözüme yanaşmamasına sebep oldu.
En son müzakerelere zemin kabul edilen Gutterres önerileri, tam da Girit tezgahının tekrarlanmak istendiğini ortaya koymaktadır.
KKTC’de bazı sol ve ilerici maskeli ENOSİS’ciler, dayanaksız ve trajikomik Türkiye fobisi nedeniyle, her koşulda birleşme ve federasyonu savunur.
Fakat gerçekte siyasi eşitliğe dayalı çözümden yana olanların, Rum’un meşru yönetim, bizim de tanınmamış devlet olduğumuz süre, anlaşma yapılamayacağını bilmelidir.
Çünkü 186 nolu karar ve AB üyeliği etkisiz duruma getirilmeden, Rum’un bizimle siyasi eşitliğe dayalı bir çözümü kabul etmesi için hiçbir neden yoktur.
Siyasi eşitliğe dayanan bir çözüm için, KKTC’nin tanınmasını sağlamalıyız. KKTC tanınmadığı süre, AB ve BM’ ile işbirliği yapmayacağımızı ve çözüm müzakerelerine kesinlikle katılmayacağımızı ilan etmeliyiz.
BMGK ve AB kararları etkisiz duruma getirilmeden çözüm olanaksızdır
- 15 Eylül 2019, 01:38
- 45
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi