Kamu Yönetimindeki bozulma, temel meselelerden, çıkış yolu bulmamıza engel hale geldi. Bunun elbette ki pek çok nedeni var. Ancak önemli nedenlerden biri de siyasal alanda gittikçe gelişen olumsuz yandır. Çünkü artık siyasi alanda düşünsel, ideolojik,  demokratik, insani ve toplumsal hedeflere dayalı etik ve demokratik hukuk devleti ilkelerini önde tutarak, yer almak geçerliliğini kaybediyor.  Bunun yerine, başka güdüler daha ağırlık almaya başladı, Bunlardan biri de siyasal alana, kamu kaynaklarını kullanarak şahsi veya  bir kesimin ekonomik siyasi ağırlık kazanması için yer alma eğilimidir.. Böylece bilgi ve değerlere bağlılık geriledi. Bunun yerine popülist söylemler, dini, milli duyguları istismar ederek ve karşıtlarını da eldeki güçle, her yol mubah diyerek etkisiz kılmak gelişti. Başarı, kamu kaynaklarını kullanarak, güç elde etmekle özdeşleşti. Bu ise siyasi alanı daha fazla nema sağlamak veya dağıtmak noktasına sürükledi. Böylece veri, buna dayalı bilgi ile bilgilerin yarışması ve değerlere dayalı siyasi mücadele yerine, ilkel bir siyaset yol almaya başladı. 
Hali ile siyasi alanda bu mantığa dayalı olarak konum alanlar, yasaların kendilerine verdiği yetkileri kullanarak, Kamu Yönetiminde de yapıyı sarsacak adımları atıyorlar. Buda Üçlü Kararname meselesidir. Son 7-8 yıldır aynı partilerin,  hatta aynı Bakanların görev yaptığını biliyoruz. Buna karşın, inanılmaz bir şekilde ellerindeki bu üçlü Kararname yetkisine dayanarak, çorap değiştirir gibi Üst Kademe Yöneticisi;  Müdür, Müsteşar, Özel Kalem Müdürü atama ve görevden almayı gerçekleştirdiler. Bu,  Kamu Yönetimindeki bozulmanın ve Kamu Yönetim yapısına, zararlı “ mikroorganizmaların” girmesinin esaslı yanlarından biridir. Bu bir yanı ile devlette, kamu yönetiminde;  bilgi, liyakat ve verimlikle;  sebatla, değerlere bağlı olarak çalışıp, yükselme temelini darbeledi. Öte taraftan, devletin ve Kamu Yönetiminin hafızasını ve birikimini de sildi.. Böylece siyasal alanda popülizmle nema sağlamak veya nemalanmak için yer alma kültü, Kamu Yönetiminde de yükselmenin yol göstericisi oldu.. Kim daha sadık bende ve her yolu mubah sayıyorsa, arkadaşına dahi bayda atarak, konum elde etmeye soyunuyor. Şimdi İktidarın Büyük Ortağının Kurultayı var. Bu Kurultayda aday olanlar var. Ben şu ana kadar bir tek aday olacağını ifade eden Hasan Taçoy’un adaylık gerekçesi olarak, UBP’ ye demokrasiyi geri getirmek için aday olacağı gerekçesini okudum. Ama adaylığını açıklayan Başbakan Sayın Ünal Üstel ile diğer aday olacakları söylenen isimler ile Sayın Hasan Taçoy’un %83 enflasyon altında ezildiğimiz gerçeğine karşı ne yapılacağı?  Verimsizliği aşikar olan Kamu Yönetiminin nasıl düzenleneceğine dair tek bir görüş duymadım. Aksine kamuoyundaki beklenti, hangi adaya dönük nasıl komplo kurulacağı ve hangisine çekil baskısının iç ve dış odaklar tarafından “istikrar” adına yapılacağıdır. Hatta kulis bilgisine dayalı olarak yazanlardan çıkan sonuç, UBP Kurultayının Ekim yerine, Eylül ayına alınmasının, 20 Temmuz Törenleri ortamının bunu hızlandırması için olduğudur.
Eğer Kamu Yönetiminde Daire Müdürlükleri atanması,  üçlü Kararname kapsamı dışına alınmazsa. Siyasal alanda;  istihdamdan tutun, kaynak dağıtımına, kullanımına kadar her şey açık ve şeffaf kılınmazsa,  kamuda ve siyasal alanda verimlilik,  değerler bağlılık gelişmez. Böylece usulsüzlükler,  yolsuzluklar dizginlenemez. Üstelik bunlara karşı olanların da yol alması engellenir. Hatta giderek, bu yanlışa uymasına yol açar. Çünkü başarı denen olgu,  o zehirli elmayı yemekle özdeşleştiriliyor.