Ülkenin her yanında dert var...
Umutsuzluk ve karamsarlık var...
İnsanlar geleceğini göremiyor...
Yarınlarının ne olacağını, çocuklarına nasıl bir gelecek bırakacaklarını bilemiyorlar...
İşsizler kadar, çalışanlar da kaygılı ve mutsuz...
Kuşkusuz tüm bunlar insanı endişelendiriyor ve üzüyor...
Bir başka üzüntü kaynağımız ise dağların, ormanların, sahillerin, ana caddelerin, kent ve köy meydanlarının kirlenmesi, çöplüğe dönüşmesidir...
Güzel bir ülkenin bu kadar kirlenmesi karşısında yetkililerin ilgisizliği ve umursamazlığı hepimizi rahatsız ediyor...
Zaten bu ülkedeki tüm sorunların temelinde, siyasetteki kirlenme yatmıyor mu?..
Düzgün bir siyaset olsaydı, Kuzey Kıbrıs bugün herkesin kıskanacağı güzellikte bir ülke olurdu...
Hiç kimse açlık çekmezdi...
Hiç kimse işsiz kalmaz, gelecek kaygısı yaşamazdı...
Doğamız bu kadar bozulmazdı...
Şeniceşıhlar köylüleri kadar olamadık
Kuzey Kıbrıs’ta kirlenmeyen köy ve kent kalmadı...
İnşaatları gerekçe göstererek, birçok yerde taş ocakları kuruldu...
Bunların zaman zaman Güney Kıbrıs ve Türkiye’ye çakıl sattıklarını da duyuyoruz...
Kıbrıs’ın simgesi Beşparmak Dağları gözümüzün önünde oyulurken, üç beş çevrecinin dışında hiç kimse ortaya bir tepki koymadı...
Halbuki bu durum, değil milletvekilliğinden, etkili bir tepki için topluca bakanlıktan veya siyasetten istifa etmeyi gerektirecek kadar önemlidir...
Ama bizler, Mudurnu’nun Şeniceşıhlar köylüleri kadar bile olamadık...
Yaklaşık 250 kişinin yaşadığı toplam 80 haneli bu köyün sakinleri, 4 kilometre uzaklıktaki taş ocağının ‘ekolojik yıkıma’ neden olduğunu gerekçe göstererek eylem yaptı...
Köyün en yaşlısı 92 yaşındaki Naciye Uzun dahi elinde bastonu ile protesto yürüyüşüne katıldı...
Köylüye öncülük eden çevreci Arzu Toksöz, taş ocağındaki patlamaların 3.4 şiddetindeki depreme eşdeğer olduğuna dikkat çekerek, buna izin vermeyeceklerini belirttikten sonra firma yetkilisine şu sözlerle seslendi:
“Makinalarınızı alın ve buradan çekip gidin...”
Firma yetkilisi, 250 köylünün sağlam duruşu karşısında çekip, gitmek zorunda kaldı...
Şeniceşıhlar köylülerinin bu direnişini ayakta alkışlamak gerekiyor...
Bizde öyle cesaret yok
Kuzey Kıbrıs’ta yaşayanlar, meyhane masalarında her zaman tartışılır...
Siyasiler ise muhalefette iken yaptıkları konuşmalarda çevre tahribatını ağır sözlerle eleştirirler...
Ama iktidara gelindiğinde bunları unuturlar...
Hatta taş ocaklarını savunmaya başlarlar...
“Ne yapalım memlekette inşaatları mı durduralım?” derler...
Ne münasebet!..
İnşaatları durdurmayın!..
Taş ocaklarının sayısını daha da artırın!..
Ambargo altında inleyeceğimize (!), Araplara da çakıl, kum satmaya başlayın...
Tanrı yeter ki bizleri bayraksız bırakmasın...
Onun gölgesi altında dağsız da yaşarız...
Suzuz da...
Ormanlarımız yok olsa da yaşarız!..
Bir şekilde yaşarız işte...
Toprak ve zehir soluyarak...
Kanser hastalıklarında dünya rekoru kırarak yaşarız...
Adına yaşamak denilirse bunun!..
Yaşarız...
kralbet giriş - kralbet giriş sahabet - sahabet - sahabet - megabahis - betmoon - porno