banner564

Benzeri görülmemiş bir rahatlık!

  Kuzey Kıbrıs’ta garip şeyler oluyor...
  En hayati konularda bile umursuzluk, ciddiyetsizlik ve benzeri görülmemiş bir rahatlık vardır...
  Oturduğumuz yerde ‘dava kazanacağımızı’ veya bir yerlerden ‘hak elde edeceğimizi’ düşünüyor, yan gelip yatıyoruz...
  Halbuki; dün referandumun 13’üncü yılıydı...
  Kapsamlı çözüm planına “hayır” diyen Rumların ödüllendirilmesini, “evet” diyen Türklerin ise hala ambargo altında tutulmasını gür sesle gündeme getirmemiz gerekirdi...
  Birleşmiş Milletler yetkililerine ve Avrupa Birliği’ne muhtıralar verilmeli, 2004 referandumuyla ilgili vaatler hatırlatılmalıydı...
  Haksızlıklara karşı boyun eğmeyen bir toplum olduğumuzu göstermeliydik...
  Hatta sınır kapılarına yürüyüş düzenleyerek, Rumların “hayır”ı protesto edilmeliydi...
  Ama bunu kim yapacak?..
  Devlet yönetimi kendi içinden ‘çözüm yanlısı’ ve ‘çözüm karşıtı’ olmak üzere ikiye bölünmüş...
  Makamlar arası saygı yitirilmiş...
  Günlük siyasi ve şahsi çıkar hesapları, tüm sorunların önüne geçmiş...
  Kıbrıs sorununun ne kadar kritik bir süreçte olduğu unutulmuş...
  Kurumlar, asli görevlerini yerine getiremez olmuş...
  Disiplin diye bir şey kalmamış...

Kimin umurunda
 
  Halbuki; Kıbrıs Rum tarafında çok farklı bir anlayışla yürütülüyor işler...
  Tüm siyasi partiler; adanın bütünü üzerinde egemenlik kurma konusunda tam bir görüş ve dayanışma ruhu içinde hareket ediyor...
  Kendi iç sorunlarında farklı görüşler savunmakla birlikte, dış politikanın çerçevesini Ulusal Konsey’de belirliyorlar...
  Nitekim referandumun 13’üncü yıldönümü olan dünkü günde Rum Ulusal Konseyi’nin toplantısı vardı...
  Burada sadece Kıbrıs sorununda gelinen son aşama değil, Türkiye’deki referandumun sonuçları kapsamlı bir şekilde ele alındı...
  Sonunda; müzakere masasını terk etmeme kararı alındı...
  Sorunun çözümü konusundaki başarısızlık, ortaya koydukları ‘kırmızı çizgilerden’ kaynaklandığı halde, müzakerelerin devam edeceğini söylüyorlar...
  Bu şekilde zamana oynuyor, önümüzeki aylarda yaşanabilecek iç ve dış gelişmelerden kazançlı çıkacaklarını hesaplıyorlar...
  Kıbrıs Türk siyasetinin ‘tepkisizliğinden’ ve ‘etkisizliğinden’ büyük yarar sağlıyorlar...
  Referandumun yıldönümünde ses vermesi ve hak araması gereken Türk tarafı olduğu halde sadece onlar konuşuyor, kendilerini haklı gösterecek iddialarda bulunuyorlar...
  İnanılır gibi değil...
  Bu kadar haklı olduğumuz bir konuda dahi dün hiç kimseden ses çıkmaması gerçekten ‘garip bir durumda’ olduğumuzu gösteriyor...
  Diyalog muhabirlerinin sorusu üzerine İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer ve eski müzakereci Ergün Olgun’un görüşlerini bugün sizlere yansıtabiliyoruz...
  Fakat aktif siyaset yaptığını iddia edenlerden tek kelimelik bir açıklama yok...
  Hükümet kanadı öyle, muhalefeti öyle...
  Gerçekten bize bir şeyler oldu...
  Savaşı kaybetmiş, teslim olmaya hazır insanlar gibiyiz...
  Çok yazık...
YORUM EKLE

banner471

banner474