banner564

Ben bir öğretmen torunuyum

Ben bir öğretmen torunuyum. 80’li yılların sonu, çocukluğum ve 90 lı yılların başı bir öğretmenin gurur verici hikayeleri ile geçti.
Köy köy dolaşıp “insan” yetiştiren bir öğretmenin yıllar sonra bile saygı ve sevgi ile hatırlanan anılarını dinledik hep. 
Öğretmenlik saygın ve kutsal bir meslekti. Öğretmenler örnek, öğretmenler cıvıl cıvıl gözlerde birer kahramandı.
Her ne yaşta olursa olsun insanların karşısında dururken bile saygıdan çekindiği, toplumun değerli bireyleri ve ilmin yol göstericilerileri, bilir kişilerdi.
Öğretmek, ışık tutmak,
Öğretmek, toplumun temel yapı taşlarını oluşturmak.
 Geleceğin bilim adamlarını, doktorlarını, mühendislerini, siyasetçilerini yetiştiren minik ellerin yaşam mimarları öğretmenler.
“Başöğretmen” Mustafa Kemal’in önderliğinde, doğruyu, bilgiyi, güzeli aktaran, dünyamızı yaşanacak bir yer yapan, okumayı yazmayı, bilir kişi olmayı, insanlığı sevmeyi öğreten,
 duruşuyla konuşmasıyla onlarca minik gözün hayranlıkla izlediği “insanlar”. 
Şimdi bakıyorum çevreme...
Ailelerin öğretmenlere bakışına,
Öğrencilerin, öğretmenlerine saygı ve sevgisine, 
Meslektaşların birbirine olan duyarlılıklarına,
“Öğretmenim” diyebilmenin bir okadar zor ve bir okadar “günümüzde” unutulmuş yitirilmiş değerine. 
Ve dün 24 Kasım’dı... 
Düşünüyorum;
Bugünün anlamanı ne kadar bildiğimize ve 
Ne kadar yaşayabildiğimize... 
“Ben bir öğretmenim” derken “öğretmen torunu olduğum kadar gururlanabiliyor muyum” diye düşünüyorum.
Ülkeme bakıyorum; 
Geçmişin zor ve kısıtlı şartlarında onca değerli öğretmenin başardığını bizim bugün en iyi imkanlarla ve gelişmiş teknolojilerle ne kadar başarabildiğimize. . . 
Sorguluyorum; 
Öğretmenlik mesleğinin değerini düşürenler bizler mi, gençler mi, eylemler, grevler mi, kapitalizmin kaçınılmaz gerçekleri mi, yoksa teknolojiye esir düştüğümüz bu “çağ”m?.. 
Sorguluyorum;
Öğretmek sadece “bilgiyi” aktarmak mı, yoksa güzeli, doğruyu, ahlakı, saygıyı, sevgiyi göstermek mi ? 
Öğretmek “müfredat” mı? Yoksa öğretmek  “insan yetiştirmek” mi ?
Sorguluyorum;
Trafikte yayayın üstüne araba süren, pisliğini komşusunun kapısı önüne döken, 13 yaşındaki çocuğa içki satan, okumayan, araştırmayan çevresine duyarlı olmayan, dününü bilmeden yarınını düşünmeden pervasızca yaşayan bu neslin de okul sıralarından geçtiğini düşünerek, 12 yıllık ilk-orta öğretimde sistemin ne kadar verimli işlediğini.
Evet;
Dün 24 Kasım’dı... 
“Öğretmenler günü” 
Ve 
Gururluyum
Çünkü ben bir eğitimcinin gerçek bir eğitimci olduğu yıllarda fedakarca hizmetler vermiş bir öğretmenin torunuyum . . . 
YORUM EKLE

banner471

banner473