Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı “bu son şans” diyerek, müzakerelerin başarıyla sonuçlanması için büyük bir uğraş veriyor...
Müzakere heyetimiz geceli, gündüzlü çalışarak uzlaşı noktalarını bulmaya çalışıyor...
Zaman zaman da, eski tezlerimizin dışına çıkarak, sırf yarım asırlık bir sorun ortadan kalksın diye esneklik gösteriliyor...
Cumhurbaşkanı Akıncı, Rumların öteden beri ilk şartı olan 4 temel özgürlüğü kabul etti...
Tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek devlet tezi zaten daha önceki liderlerimiz tarafından da kabul edilmişti...
Geriye ne kaldı?..
Toprak ve garantiler...
Kıbrıs Türk tarafı, 2004 yılındaki referandumda yaklaşık 80 bin Rum’un dönüşüne olanak sağlayan toprak tavizini kabul etmişti...
Bunun anlamı, Kıbrıslı Türklerin bir kez daha göçmen durumuna düşmesidir...
Rahatını, huzurunu bozarak, yeniden göçmen olma pahasına çözüme “evet” diyen halkımız, ne yazık ki 12 yıl önce Rumlardan iyi niyetli bir karşılık görmedi...
Gelinen aşamada, Rum tarafı 100 bin kişinin dönüşüne olanak sağlayacak bir toprak düzenlemesi istiyor...
Henüz haritalar üzerinde görüşme yapılmadı...
Ama Eylül ortasına kadar bu görüşmelerin de yapılacağı belirtiliyor...
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Türklerin ‘güvenlik’ ihtiyacını ön plana çıkarırken, Rumların endişelerini de gündeme getiren cesaretli bir duruş sergiledi...
Şımarık çocuklar gibi
Fakat Kıbrıs Rum liderliği, Yunanistan’dan ve bazı ülkelerden cesaret alarak, Kıbrıs Türk tarafının tüm iyi niyetli girişimlerine karşın gerginlik yaratacak adımlar atmaya başladı...
İlk iki ihale sonrasında üçüncü kez doğal gaz ihalesine çıktı...
Darbe sonrasında yaşanmakta olan sorunları fırsat bilerek, Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde tek başına söz sahibi olmaya heveslendi...
Rum Hükümet Sözcüsü ve bazı Rum Bakanlar da son günlerde “Türkiye’nin ada ile ilişkisinin tamamen kesileceği bir çözüm peşindeyiz” demeye başladı...
Yunanistan, İsrail ve Mısır’la ‘Ortak savunma’ anlaşması yaparken, Türkiye’yi buradan uzaklaştırabilecekleri hayaline kapılmaları gerçekten dikkat çekicidir...
Hele üçüncü tur ihaleye NATO üyesi 8 ülkeden dev firmaların katılması, cearetlerinin daha da artmasına yol açtı...
Cesareti; Kıbrıs sorununun mantıklı bir şekilde çözümü yönünde kullanmaları gerekirken, gerilimi tırmandırmayı tercih ediyorlar...
Ne var ki; Türk Dışişleri dün her satırında önemli uyarıların yer aldığı bir mesaj yayınladı...
Türkiye’nin en zor dönemlerde bile tek vücut haline gelebildiğini bilenler, bu mesajın ne anlama geldiğini Rum komşularımıza anlatmalıdırlar...
Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin amacı, 53 yıldan beri devam eden Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulmaktır...
Ama bu çözümde her iki tarafın da kazançlı çıkması esastır...
Rumların ve Yunanistan’ın egemen olacağı, Kıbrıslı Türklerin de güvencesiz bırakılacağı bir çözüme en başta Sayın Akıncı’nın “evet” demeyeceğini biliyoruz...
Doğru olan, Rumların 3’üncü tur ihaleyi çözüm sonrasına ertelemesidir...
Doğru olan Rum liderliğinin krizden uzaklaşmasıdır...
Doğru olan her iki toplumun kazançlı çıkacağı bir çözümü desteklemek ve sonuca gitmektir...
Aksi halde yeni krizler, yeni acıları da beraberinde getirir...
Bizim istediğimiz bu değildir...