banner564

Bayrak elde teslim olurduk

  Kıbrıs’ın kuzeyinde son 42 yılın muhasebesini yapma zamanı geldi...
  İnanılmaz bir zenginlik bulduğumuz halde, neden kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi yaratamadığımızı tahlil etmek zor olmasa gerek...
  Yerin üstünde pahalı arabalarla dolaşıyor; önemli bir kısmımız lüks villalarda yaşıyoruz...
  Yerin altında ise her şey çürümüş, yok olmuş...
  Elektrik, telefon ve hepsinden önemlisi su altyapısı tamamen iflas etmiş...
  Sadece yerin üstindeki mutlulukla ilgilenen ve insanları ‘olmayanı isteme’ alışkanlığına teşvik eden siyaset ve sendikalaşma anlayışının bir sonucu olarak, yer altını tamamen yok etme başarısı gösterdik...
  Helal olsun...
  Sağlıklı yaşamın, tarımda gelişmenin ve medeniyetle buluşmanın, ancak su ile mümkün olabileceğini anlayamaz bir siyaset yapısı bugün yaşadıklarımızın ve bundan sonra yaşayacaklarımızın tek sorumlusudur...
  Sıradan vatandaşlar, yerin altında nelerin olduğunu bilmezler...
  Onlar, siyasilerin vaatlerine ve etkili propaganda yöntemlerine göre karar verirler...
  Seçim günü sandığa gittikleri zaman; çocuklarının yüzlerini, çamaşırlarını, evin bulaşıklarını asbesli borulardan akan sularla yıkadıklarını düşünemezler...
  Ancak, ülke yönetimine talip olanlar bunları düşünmek zorundadırlar...
  Yer altındaki su boruları değiştirilmediği için zaten kıt olan kaynakların yarısı bunca zaman boşa akıp gitti...
  Yetersiz sayıdaki göletin bakım ve onarımı yapılmadı...
  Bunlara yenilerinin eklenmesi için projeler üretilmedi...
  Sonuçta 17 tane göletin 16 tanesi tamamen kurutularak, KKTC tarihine büyük bir başarı daha eklendi...
  Şimdi hangisini kutlamalıyız onu düşünelim...
  Bunca ambargoya karşın, böylesi bir başarı karşısında sağ iktidarları mı, yoksa sol iktidarları mı kutlamalıyız?..
  Gelmiş geçmiş Tarım ve İçişleri Bakanlarının hangisine ödül verelim?..
  Gelmiş, geçmiş belediye başkanları arasında plaket ve madalya hak edenler kimlerdir?..

Utanılacak bir durum ve çirkin tepkiler
 
  KKTC’nin gerçeklerini konuşmak yerine, Türkiye’den içilebilir kalitede su getirilmesine karşı çıkanları şimdi daha iyi anlayabiliriz...
  Efendim bunun adı teslimiyetmiş...
  Kıbrıslı Türk kimliği yok olacakmış...
  Bitki örtümüzün karakteri değişecekmiş...
  Süper beyinlere bakın siz...
  Ülkede her şeyin kuruduğu, insanların kanser belasıyla savaştığı bir dönemde; birileri hayat kurtarmak için yardım eli uzatıyor ve bizler bunu reddetmek için müthiş gerekçeler sıralıyoruz...
  Şükürler olsun ki; Anamur’uun suyu ülkemizin hemen her yanına ulaşmaya başladı...
  Bugün itibarıyle KKTC’deki 17 göletten sadece bir tanesinde ve sadece 770 bin metreküp su bulunuyor...
  Güneydeki 18 barajda ise 59 milyon 519 bin metreküp su var...
  Buna karşın denizden su arıtmaya devam ediyorlar...
  Türkiye’den, KKTC’ye bir yılda ulaşacak su miktarı ise 75 milyon metreküp...
  Şimdi elimizi vijdanımıza koyarak düşünelim:
  Ya Türkiye’den su gelmeseydi halimiz ne olurdu?..
  Bayrak elde teslim olma noktasına gelmez miydik?..
  Bazılarının istediği bu muydu?..
YORUM EKLE
YORUMLAR
Cengiz Cihan
Cengiz Cihan - 9 yıl Önce

Yüzdeyüz katılıyorum

MEHMET BOZAN IŞIK
MEHMET BOZAN IŞIK - 9 yıl Önce

Tam dört dörtlük bir yazı okudum 41 senedir yaşanılan gerçekleri kaleme aldığın için çokça teşekür ederim

mehmet samancioglu
mehmet samancioglu - 9 yıl Önce

Bızdeyil bizi hem ruma hemde türkiyeye muhtaç bırakanlar utansın istambuldaki moda semtibde ki nifus bile bizden fazla ama madeki herkes oy verirken bile kendi menfaat ini düşünüyor biz kıprıs lı türkler olarak muhtaç olnaya deyil yok olmaya mahkumuz!!!!

Hasan nihat erduran
Hasan nihat erduran - 9 yıl Önce

Güzel irdelediniz...herkes işini düzgün yapsın...gelecek 10 yıllara göre düşünmektir yönetmek.
Münferit ve günübirlik düşünmek ve siyaset yapmak bu aşamaya getirdi bizi!o göletlerin sedimentinden kaç tuğla kiremit vs olurdu acaba...!kimin umrunda!!!

banner608

banner474