Gazze Savaşı, Türkiye’deki hükümete ve kimi siyasi gruplara Batılı değerlerden uzaklaşma ve Batı dünyası ile ilişkileri zayıflatma fırsatı verdi. Bu fırsat, tepe tepe ve devlet desteği ile kullanılıyor.
Sadece medyaya yansıyan haberler bile nereye doğru sürüklendiğimizi gösteriyor:
- Kimi bölgelerde düzenlenen gösterilerde Hamas’a açık destek verilirken Hamas savaşçısı süsü verilen kişiler kürsülere çıkarılıp kutsanmaktadır. Biz zaten Hamas’ız!
- Şehir merkezlerinde kimi kafe ve restoranlarda oturanlar oturdukları yerde baskı altına alınarak içtikleri kahveden veya yedikleri burgerden vazgeçmeye zorlanıyorlar. Şirketlerinizi alın ve gidin!
- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Gazze’de olan-bitenleri kendi olanakları ve kendi bakışına göre duyurmaya çalışıyor; bunu da, “dezenformasyon ile mücadele” olarak açıklıyor. Artık Hamas’ın halkla ilişkiler bürosu olduk!
Bunlar işin görünen yüzü… Bakalım perde gerisinde neler oluyor neler?
Bu arada, Türkiye’nin İsrail’e karşı yeterli tavrı almadığına, örneğin İsrail’in Ceyhan terminalinden petrol almasını engellemediğine dikkat çekenler var. İsrail’in Ceyhan’dan aldığı petrol Azerbaycan petrolüdür. Bunun kesilmesini isteyenler İsrail ile birlikte Azerbaycan ile de kavga edilmesini istiyor olmalıdırlar. Nasılsa Azerbaycan halkı onlar kadar dinci değil ya; fırsat bulunmuşken onlardan da uzaklaşmakta yarar görüyor olmalılar!
Gazze Savaşı’nın onlara istediği fırsatı verdiğini düşünüyorlar ki çok da haksız sayılmazlar doğrusu. İsrail saldırılarında yitirilen çocuklar ve bunların kamu medyası üzerinden bir reklam kampanyası edasında halka ulaştırılması, oldukça duyarlı bir kamuoyu yarattı. Bu fırsatı kazanca çevirmeye çalışıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın geçmişte, Amerika Birleşik Devletleri ile ilgili de ilginç sözler kullanmış; bir keresinde “ABD ile aramızda güvenlik sorunu var” bile demişti. Bunu duyduğumda, “ABD askerleri Türk askerleri ile çatışmaya girse sevinecekler herhalde” diye düşünmeden edememiştim. ABD ile çatışmaya girmedik ama Gazze Savaşı, Türkiye’deki iktidara istediği gibi batı düşmanlığı yapma fırsatı verdi.
Gündemde olan Anayasa tartışmasını bile bu açıdan değerlendirmek, “fırsat bu fırsat” diyerek Türkiye devletinin temel yapısını da değiştirmek isteyebileceklerini düşünmek gerekiyor.
Türkiye’nin yakın geleceğine, Filistin sorununun ve bu sorunu kullanarak iktidarda tutunmak ve hatta hukuk sisteminden eğitime kadar devleti kendilerine göre yeniden yapılandırmak isteyenlerin damga vurması beklenebilir.
Buna karşılık, “kara bir tablo çizdin” diyebilir misiniz?
Bunları öngörebilmek için fazla açıkgöz olmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Türkiye’de de bunu gören çok insan var zaten. Görüyorlar ve kaçıyorlar!
Sokaklardaki baskı, Türkiye’nin geleceğini kurtarma potansiyeli olan insanların ülkeyi terk etmesine neden oluyor…