banner564

Başlığı da siz atarsınız

  Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda gerçekten büyük çaba harcıyor...
  Göreve başladığı günlerde, Kıbrıs sorununun çözümü için son şansın kullanıldığını söylemiş “Ben son arabulucu olacağım” demişti...
  O’nun başarılı olmasını bizler de istiyoruz...
  Kıbrıs Türk basını, Eide’nin girişimlerine, ortaya koyduğu görüşlere hiçbir zaman Rum medyası gibi saldırmadı...
  Seviyeli eleştiriler veya uyarıcı nitelikli görüşler dışında kendisine ağır sözler söylenmedi...
  Ama Rum basını ve bazı Rum siyasi partileri geçtiğimiz aylarda o’nu, diğer gelmiş geçmiş tüm özel temsilciler gibi ‘istenmeyen adam’ ilan etti...
  Eide; bu kez ‘istenen adam’ olmak için, daha dikkatli adımlar atmaya başladı...
  Süreç ilerledikçe, Sen Sinod Meclisi’nin tüm üyeleri coştukça, Rum medyası ve siyasi partilerin sınırsız saldırıları da son buldu...
  Eide; önceki gün Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı ziyareti sırasında, her iki taraftan ‘isim vermediği’ bazı gazetelerin yayınları yüzünden halkın kafasının karıştığını söyledi...
  Hatta daha ileri giderek “Bununla nasıl baş edeceğimizi görüşeceğiz” dedi...
  Gerçekten derdi çok büyük...
  Halkın kafasını karıştıranlarla mücadele etmek veya onları düzeltmek için fikirler üretmesi gerekiyor...
  İşin doğrusu ortayı bulmaktır...
  Mesela?..
  Gazetelerle anlaşma yaparak, Kıbrıs sorunuyla ilgili haberleri kendisi servis etsin...
  Dilerse haberlerin başlığını da kendisi atsın...
  Birinci gün başlığı:
 “Herkes zengin olacak...”
  İnanın, ilk günden her iki tarafta “evet” oyları yüzde 70’in üzerine çıkar...
  Annan Planı’nın oylandığı dönemde Gazimağusa limanına demirlemiş lüks gemilerin fotoğrafları yayınlanmıştı...
  “Kızım Ayşe Monte Carlo seni bekliyor...”
  Gökten Euro’ların yağacağı hayaline kapılanlar için inanılmaz derecede etkiliydi bu türden sloganlar...
  Ne var ki; hayalleri yıkan Tassos Papadopulos, Dimitris Hristofyas ve Başpiskopos Hrisostomos oldu...
  Onlardan güçlü bir ‘hayır’ çıkınca Ayşe’ler, Fatma’lar, Hasan’lar ve Mehmet’lerin Monte Carlo hayali de sona erdi...

Sıra ikincisinde
  İnsanlar hayal kurmadan yaşayamazlar...
  Hayal kurmaya devam edeceğiz...
  Ha 2004, ha 2016...
  Eide’ye tavsiyem bu kez Monte Carlo yerine, Venedik veya Malta’yı önersin Kıbrıslılara...
  Özellikle de bizlere...
  Mersin’e gidecek yolcu feribotu bulamayan Kıbrıslı Türklere “Haydi Ayşe’ler, Fatma’lar, Hasan’lar, Mehmet’ler Venedik’e bir, iki...” derseniz, günde 10 gemi bile yetersiz kalır...
  Neyse işin şakası yok...
  İki tarafta halkın kafasını karıştıran gazetelere karşı önlem alınmalı...
  Dediğim gibi, en kısa yol müzakere haberlerinin Eide tarafından servis edilmesi...
  Gazetecileri tavernada eğlenceye çağırıp, hazır haberleri sayfalara yerleştiriversin...
  “Çözüm sonrasında işsiz insan kalmayacak...”
  “Herkes mutlu olacak...”
  “Gökten Euro’lar yağacak...
  “Kimse evsiz kalmayacak...”
  İnanın hem satışlar artar, hem de bu sorun kökünden halledilmiş olur...
  Hristofyas’ın annesine de kalın puntolarla bir müjde vermeliyiz:
  “Dikomo’ya dönüyorsun bayan Hristofyas...”
  İyi güzel de, Dikomo’daki Ayşe teyzeyi nereye göndereceğiz?..
  Sakın Mesarya ovasını gösterme morali bozulur...
  Gönyeli’de yürüyecek yol kalmadı...
  Ortaköy’de arsalar çoktan satıldı...
  Peki neresi kaldı?..
  Babamın köyü Vadili?..
  Hristofyas annesinin köyü Dikomo’yu ister de ben asırlardır Türklerin yaşadığı, Konya Karaman kökenli babamın köyü Vadili’yi nasıl terk edeceğim Bay Eide?..
  Bu haber moralimizi bozdu işte...
  Gaziköy mü?..
  Adı üstünde...
  Son zamanında annemi üzme...
  Merhum muhtarımız Burçaklı’yı yattığı yerde rahatsız etme...
 
Ortası ne?
  Görüldüğü gibi gazetecilik de kolay bir meslek değil...
  Ya ataların köylerini düşünecek ve oraları isteyeceksin Hristofyas’ın annesi gibi...
  Ya da asırlardır senin olanı da kaybetme korkusuyla yaşayan annneni düşüneceksin...
  Sıra geldi haberin başlığına...
  “El insaf Nikos” desek, olmayacak...
  Yine “istenmeyen adam” olacak Eide...
  İster inanın, ister inanmayın; gazetecilik çok zor bir zanaat...
  Hele de başlık atmak...
  Anastasiadis Meclis’te konuşurken, çözüm sonrasında ilk sözün ‘mal sahibinde’ olacağını söylüyor...
  Yarıdan fazlası hayatta olmayan insanların mirasçıları ilk söz sahibi olacak...
  Kırk yıldan beri o evi kullananların tapuları da geçersiz sayılacak...
  Komisyon ne derse o olacak...
  Kolay mı buna başlık atmak?..
  Yine Nikos’un söylediklerinden önemli bir bölüme takılıyor aklımız...
  Diyor ki ‘tek merkez bankası’ olacak...
  Ne güzel...
  İlk günden Euro’ya geçilecek...
  Ne güzel!..
  Fakat, iki ayrı sigorta ve emeklilik kurumu olacak...
  Buna paralel olarak iki ayrı sağlık servisi...
  Peki Ayşe teyzenin hayatında ne değişecek?..
  Nasıl bir başlık atacağız bu habere?..
  Evleri ver, askeri çek, garantörlüğü bitir, göçmen evlerini hazırla, ama emekliliğini batmış bitmiş KKTC sigorta kurumundan bekle...
  Evi verdin, askeri çektin...
  Derdin biter mi?..
  Bitmez...
  “Tatmin olmayana Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolu açık olacak” diyor Nikos...
  Ne güzel bir başlık atılır bu söz için:
  “Ağzımızdaki son dişe varıncaya kadar sökecekler...”
  Oldu mu Sayın Eide!..
YORUM EKLE
YORUMLAR
Zeka Üçer
Zeka Üçer - 9 yıl Önce

Siz zaten gerçekleri yazdınız Reşat Akar kardeşim. Yazının Başlığıda : OLDU MU SAYIN Eide..!

Emine Hacı Musa
Emine Hacı Musa - 9 yıl Önce

Başlık son cümlenizdir:'Oldu mu ya Sayın Eide? ' Güne uygun çok isabetli bir makale.

banner608

banner473