banner564

Başarı için dik duruş lazım

  Kararsızlık; insan yaşamında olduğu gibi, devlet yönetimlerinde birçok olumsuzlukları da beraberinde getirir...
  Kararsızlığın temelinde güvensizlik, kişisel veya örgütsel korkular vardır...
  ‘Çevre’ faktöründen etkilenen ve kararsız kalanlar da hayatta başarısız ve en sonunda mutsuz olurlar... 
  Kuzey Kıbrıs’ta siyasilerden başlayarak, sivil toplum örgütlerinin büyük bir çoğunluğu, en hayati konularda dahi geri planda durmayı tercih ederler...
  Bıçak kemiğe saplanmadan, yani herhangi bir tehlike doğrudan kendilerine yönelmeden harekete geçmezler...
  Ne var ki; değişmeyen ve inatla sürdürülmek istenen bu siyaset anlayışı artık küçük ülkemizi patlama noktasına getirdi...
  Hayvancı, çiftçi, narenciye ve patates üreticisi de sıkıntılı, sanayici, küçük esnaf sıkıntılı...
  Hatta iş adamları sıkıntılı... 
  Hiç kimse önünü göremiyor...
  Mahkemelerin gündemindeki suç olaylarında patlama yaşanması “Artık önlem alın” mesajını veriyor, ama kimse kılını oynatmıyor...
  Düşünün bu ülkede hala ölümlü trafik kazalarında yüzde yüz suçlu bulunan adama en fazla 4-5 yıl hapislik veriliyor…
Ambulansa yol vermek bir tarafa; kasıtlı bir şekilde önünü kesen sürücüye sadece 500 TL ve 10 puan cezası verilebiliyor!..
  Avrupa’da böyle mi acaba?..

Çıkarlar ön planda

  Bankaların denetlenmemesi, tefeciliğe göz yumulması, yerli üretici ve yatırımcının yeterince korunmaması, üretici teşviklerinin ‘siyasi çıkara göre’ şekillenmesi, pahalılığı körükleyen fonların ve yüksek vergilerin yanı sıra, kamudaki istihdamların devam etmesi gibi ciddi yanlışlar vardır...
  Yaratılan bu düzen sayesinde, Kıbrıs Türk toplumunun eski özelliklerini de yitirmekte olduğunu üzülerek izliyoruz...
  Dayanışma, yardımlaşma, sonuna kadar ‘dostun yanında durma’ gibi özellikler yok oldu...
  Daima güçlünün yanında olma veya çıkarın ağır bastığı yeri tercih etme anlayışı ön plana çıktı...
  Halbuki; uzun vadeli çıkarların, onurlu yaşamın ve gelişip, güçlenmenin temelinde, sağlam duruş ve korkusuz bir yaşam tarzı olmalıdır...
  İlişkilerin bozulacağı, geçici çıkarlara zarar geleceği düşüncesiyle, bir ülkeyi kökünden sarsacak icraatlara “dur” denmiyorsa ve uzunca süre susmak ve sinip beklemek tercih ediliyorsa bunun mutlaka bir bedeli vardır...
  Kıbrıslı Türkler olarak bedel ödemenin daha başlarındayız...
  Bunca olup biten karşısında tüm güçler birleşmeliydi...
  Siyasilerin karşısına çıkarak “durun bakalım” denmeli, yapıcı fikirlerin, olumlu projelerin hayata geçirilmesi yönünde ısrarlı talepler gündemden düşürülmemeliydi...
  Toplumun önemli bir kesiminin hayata küstürülmesine seyirci kalınmasaydı, bugünlere gelinmezdi...

Neden böyle oldu?

  Sadece kendi çıkarlarını düşünerek siyasilerin peşinde koşanlar ve olanı biteni görmeyenlerin sayesinde bu günlere gelindi...
  Korkunun ecele faydası olmadı yani...
  Olamaz da...
  Önemli olan ülke zenginlikleri dibe vurmadan harekete geçmesini bilmektir...
  Bir şeyleri yok ettikten sonra diz dövmeler işe yaramayacak…
  Yıkılanlar tamir edilemeyecek…
  Gerçekleri görelim ve uyanalım...

YORUM EKLE

banner608

banner474