İnsanlar bir işi başardıklarında, sevildiklerinde, sayıldıklarında, iyi haber aldıklarında, güzel vakit geçirdiklerinde, iyi para kazandıklarında, sağlık sorunlarını kısa sürede atlattıklarında, sevdiklerine kavuştuklarında mutlu olurlar...
Hayatın bir gerçeği olarak, bazı durumlarda ise üzülürler...
Yakınlarını kaybettiklerinde, ağır hastalık durumlarında, haksızlığa uğradıklarında, zarar ettiklerinde, işsiz kaldıklarında, başarısız olduklarında üzülürler elbette...
Ama üzüntüye neden olan sorunların çok büyük bir kısmını, sevince çevirmek de insanların elindedir...
Sürekli umutsuz ve mutsuz olmak yerine, olumlu düşünerek, iyi şeyler için mücadele vermek, inanmak ve başarmak, üzüntüyü ortadan kaldırmak, ya da büyük ölçüde yok etmek mümkündür...
Kıbrıs’ta yaşayan insanlar olarak; birçok üzücü aşamadan geçtik...
Özellikle aile büyüklerimiz 1950’li ve 60’lı yıllarda çok zor koşullar altında yaşadı...
Yok edilme sürecinde 7’den 70’e herkes tek yumruk halinde hareket etti...
Birçok aile, yurt içi ve yurt dışı göçler nedeniyle dağılma noktasına geldi...
Ama yine de mücadeleden ve ‘bir gün mutlaka başarma’ azminden vazgeçilmedi...
Sonunda ne oldu?..
Başarı sağlandı...
Türkiye büyük fedakarlıklarda bulunarak, Kıbrıslı Türkleri yok edilmekten kurtaran bir askeri harekat gerçekleştirdi...
Rüyamızda görsek inanmazdık
Harekat sonrasında elde edilen olanaklar küçümsenemezdi...
Rüyamızda görsek inanamayacağımız kadar büyük olanaklar elde edildi...
Önemli olan bunları iyi değerlendirmek ve Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde sağlam bir yönetim şekli oluşturmak, askeri zaferi ekonomik zaferle taçlandırmaktı...
Ne yazık ki bunu tam anlamıyla yapamadık...
Hemen tüm kurum ve kuruluşları siyasete bulaştırdığımız için, ülke menfaatleri yerine, kişisel menfaatlere dayalı icraatlar gerçekleştirdik...
Ganimeti tükettik, Türkiye’den her yıl daha fazla yardım istemeye başladık...
Peki hiç mi iyi işler yapılmadı?..
Elbette yapıldı...
Bir dönem narenciyede çok büyük başarılar elde ettik...
Üretilen malın tamamını ihraç ederek üreticinin yüzünü güldürdük...
Ama bu başarı uzun süreli olmadı...
Yıllar sonra, hızlı bir gerileme sürecine girdik...
Üretimi yarı yarıya azalttık...
Halbuki, tarım alanında tek umut narenciyedir...
Turizmde yaratılan umutlar
Gelelim turizme...
Kuzey Kıbrıs’ta, Güney Kıbrıs’taki otellerden daha konforluları inşa edildi...
Bunun en somut örneği Merit Royal’dir...
Dünya çapındaki ünlüleri ağırlamaya başlayan bu otelimizin 7 yıldız ayarında olduğunu anlamak için gidip, görmek gerekiyor...
Ulaşım olanaklarının genişletilmesi ve yurt dışındaki tanıtım kampanyalarının artırılması halinde, turizmde çok daha büyük başarıların elde edileceğini, hatta Güney’le yarışır hale gelebileceğimizi görebiliyoruz...
Bir başka önemli olay ise yaklaşık 70 bin kişinin KKTC üniversitelerinde eğitim görmesidir...
Bu konuya daha çok önem vermemiz halinde, ileriki yıllarda çok daha büyük başarılar elde edebiliriz...
Geçmişte sadece ticaret ve turizmdeki başarılarıyla ön plana çıkan ve yüzölçümü itibarıyla Kuzey Kıbrıs’tan çok daha küçük olan Singapur’da bugün en önemli sektörlerden biri eğitim oldu...
Benzerini burada yaratamaz mıyız?..
Elbette olabilir...
Önemli olan ülkede yaşanan sorunları ortadan kaldıracak adımların atılmasıdır...
Ölümlü trafik kazaları, uyuşturucu olayları, çevre katliamı, hem turizmin, hem de eğitimin önündeki en büyük engellerdir...
İnsanlar, çocuklarını bir ülkeye gönderirken daha rahat ve daha huzurlu olmalıdır...
Bunun için de siyasilerin sorumlulukları ağırdır...
Siyasette istikrar olursa, aciliyet gerektiren kararlar beklemeye alınmazsa, Türkiye’nin de desteğiyle tüm sorunlarımızı çok kısa sürede ortadan kaldırabiliriz...
Öyleyse; üzülmek yerine sevinmek için bir şeyler yapma zamanının geldiğini hep birlikte haykırmalıyız...
2014’e veda etmeye hazırlanırken, 2015’te nelerin yapılması gerektiğini kararlaştırmalı ve ileriye doğru adımlar atılmalıdır...