Rum ve yandaşları kendi çıkarları nedeniyle, gerçekleri göz ardı ederek
20 Temmuz’da anavatanın müdahale etmesini, Barış harekâtı olduğunu kabul etmiyor.
İçimizdeki Rum işbirlikçileri de; bazı iletişim araçlarını arkalarına alarak, 1950’li yıllardan başlayarak halkımıza çektirilen acıları unutturmak, Sakarya İlkokulu örneğinde olduğu gibi Rum barbarlıklarının kanıtlarını ortadan kaldırarak yeni nesilden gizlemek çabasındadır.
Ancak 1974’ten önce iki halk arasında devamlı rekabet, huzursuzluk, çatışma ve can kayıpları olmasına karşın, anavatanın askeri müdahalesi sayesinde, adada kan akıtılması kalıcı olarak önlendi ve her iki halk da en uzun süreli barışa kavuşturuldu.
Üstelik Türkiye 20 Temmuz’da askeri müdahalede bulunmasaydı, Girit ve Srebrenitsa’da olduğu gibi tüm halkımız katledilecekti.
Hal böyle iken politik iktidarların sessiz kalarak yüreklendirmesi sonucu, bilinen bir kesimin, ‘Barış harekâtını kötülediği, olduğundan farklı göstermeye ve özelikle, geçmişteki gerçekleri bilmeyen gençleri yanıltılmaya çalışıldığı görülüyor.
Her şeyden önce demokrasi amaç olmayıp araçtır. Bu nedenle, demokratlık taslayarak halkımıza zarar veren eylem ve faaliyetlere izin verilmesi veya sessiz kalınarak teşvik edilmesi hatadır. Hatta suça ortak olmaktır.
Anavatanın olağanüstü sabır gösterdiği ve 11 yıl bekledikten sonra 1960 Garanti Anlaşmasındaki hakkını kullanarak, bizi katledilmekten ve esaret altında yaşamaya mahkûm olmaktan kurtarmasını kınamak, hem ayıp hem de vefasızlıktır.
Kıbrıs Türk halkından yana olan hiçbir kimse, bizim için çok önemli olan kurtuluş günümüzü kötüleyemez.
Türk askerlerinin adadan ayrılması durumunda, Kıbrıs Türk halkının halen sahip olduğu her şeyin elinden alınacağını ve geçmişin karanlık dönemine götürüleceğini beleklerdeki çocuklar bile biliyor.
Barış harekâtından sonra irademizin elimizden alındığı, oluşturulan iki kesimlilik nedeniyle üretimden koparıldığımı ve baskıcı rejimle yönetildiğimiz iddiaları, komik, dayanaksız, art niyetli, haksız ve kötü niyetli yalanlardır.
Çünkü ülkemizde baskıcı bir rejim bulunmaması bir yana, demokrasinin kötü amaçlarla kullanılmasına, 5. Kol faaliyetlerine, Rum siyasi partisinin KKTC’de ofis açmasına, gençlere Rum tezlerinin benimsettirilmesi faaliyetlerine, devletimizin temellerinin dinamitlenmesine ve ulusal davamızın baltalanmasına bile hiçbir yetkili ses çıkarmıyor ve yasal işlem yapmıyor.
Hele Ankara tarafından sömürüldüğümüz; komik, yalan ve kötü niyetli olması yanında, büyük bir vefasızlık örneğidir. Çünkü yollarımızın, okullarımızın, göletlerin, hastanelerimizin, uçak alanımızın, elektrik ve telefon santrallerimizin kısaca tüm altyapımızın hiçbir karşılık beklenmeden anavatan tarafından yapıldığı inkâr edilemez. Devlet memurlarının da anavatanın maddi desteği sayesinde ödenebildiği biliniyor.
Zaten Barış harekatı sayesinde Türk halkı olarak, 1974’ten önce hayal bile edemeyeceğimiz yaşam koşullarına kavuşturulduğumuz istatistiki rakamlarla sabittir.
Rum kesiminde Eğitim Bakanının okullara tamim göndererek, milli duygularının güçlendirilmesi için, öğrencilere Türkiye’nin askeri müdahalenin anlatılmasını istemesinden gerekli dersler alınmalı ve okullarımızda ulusal mücadele tarihimiz okutulmalı, gerçekler öğretilmelidir. Bu vesile ile Kıbrıs Türk halkının kurtuluş yıldönümünü kutlar, anavatanın koruması altında ilelebet barış ve huzur içinde yaşamamızı dilerim.
Barış harekâtı
- 19 Temmuz 2020, 04:58
- 134
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi