Kuzey Kıbrıs’ta din işleri yıllardan beri Vakıflar’a bağlı...
Vakıflar İdaresi’nin yönetimini iktidardaki partiler atıyor...
Ve her iktidar değişiminde, Vakıflar’ın uygulamaları da değişiyor...
Barış Harekatı sonrasında Girne’deki Dome Otel Vakıflar İdaresi’ne verilmişti...
Dome Otel, o dönemde kuzeydeki en iyi otellerden biriydi...
Vakıflar’ın yönetim kuruluna atananların ‘turizm deneyimlerini’ araştırmaya gerek yoktu...
Önemli olan devlet ve hükümet yetkililerinin ‘ricalarını’ yerine getirmekti...
Hafta sonu denize nazır 4-5 oda...
Akşamları 18, sırasında 28 kişilik yemek organizasyonu...
İhtiyaçların ‘filanca yerden’ karşılanması...
Boya işlerinin Hasan Usta’ya verilmesi...
Genellikle yönetim kurulu bu işlere bakıyordu...
Kuşkusuz ‘tepeden’ böyle talepler gelince, kendilerine de kıyıdan, köşeden bir pay çıkarıyorlardı...
Sonunda dibe vurdu
Sonunda ne oldu?..
Otele gerekli yatırımlar yapılamadı...
Çalışanların maaşları ve sosyal yatırımları zamanında ödenemedi...
Ve gün geldi sendika yönetimi, otelin işletmesine el koydu...
Vakıflar İdaresi ile sendika arasındaki dava yıllarca devam etti...
Yine geçmiş yıllarda Vakıflar’dan hesapsız, kitapsız harcamalar yapıldı...
Cami ihalesine çıkılırken, işi alan firmaların ‘minare konusundaki’ uzmanlıkları sorulmadı...
Akıllara durgunluk veren icraatlar yapıldı...
İstanbul, Londra ve Brüksel’de “Kıbrıs’ta 400 yıllık miras” adı altında sergiler açıldı...
Bunlar için büyük paralar harcandı...
Kıbrıs’tan uçak dolusu insan gönderildi bu sergilere...
İhaleye çıkılmadan bir yabancı firmaya yüklü ödemeler yapıldı...
Ve yapılan uyarılara karşın, bunların hiçbiri sorgulanmadı...
Camilerin elektriği
İşin bir başka boyutunu irdelemekte fayda vardır...
Din işlerinden sorumlu olan Vakıflar İdaresi’nin, 1974’ten beri camilerin elektrik parasını ödemediği ortaya çıktı...
Biriken borç miktarı 7 milyon TL’nin üzerinde...
Parayı tahsil edemeyen Elektrik Kurumu, camileri karanlıkta bırakmaya başladı...
Kuşkusuz herkes kendi açısından haklı...
Bugünkü Vakıflar yönetimi, bunun geçmişten kaynaklanan bir hata olduğunu söylüyor...
Elektrik Kurumu, kendi alacağına bakıyor...
Ve icraat yapamaz duruma gelen ülke yönetimi tüm bu olup, bitenleri uzaktan seyrediyor...
Peki din, iman, ibadet?..
Ezan, namaz?..
Kıbrıs sorununun tartışıldığı her platforumda “camilerden ezan sesi eksilmesin” diyenler nerede?..
Camilerde ezan sustu...
Namaz karanlıkta kılınıyor...
Hoca’nın “Allahu ekber” demesine bile izin verilmiyor...
Nitekim dün böyle bir olay yaşandı...
Öğle namazı için mikrofon başına geçen hoca “Allahu Ekber” dedikten sonra KIB-TEK teknisyeni, elektrikleri kesti...
‘Ezan’ havada kaldı...
Hayret edilecek bir durum değil mi?..
İnsan böyle bir durum karşısında ne diyebilir?..
Tövbe, tövbe...