Bir zamanlar bir salona girdiğimde oradaki en genç insan ben olurdum.
Sadece bir salona girdiğimde mi?
Hıh!
Girmediğimde de.
Şimdi salondaki en yaşlı kişi benim. Salonun dışında da. Her yerde.
Nasıl oldu bu… Transformasyon?
Kâinatta her an bir şeyler doğuyor ve ölüyor. Aradaki köprü yaşlanmaktır. Zaman dediğimiz şey eskimektir.
Geçenlerde bir gece, milyonda bir yaptığım bir şey yaptım. Eski bir arkadaşının davetlisi olarak eski arkadaşları ile zaman zaman bir araya gelip gittikleri bir meyhane âlemine katıldım.
Altı kişi olacaktık ama biri gelmediği için bir sandalye boş kaldı. Dört erkek, tahmin edebileceğiniz gibi.
Çok büyük ve dolu bir meyhane idi. Daha önce de birkaç defa, gene davetli olarak gitmiştim oraya. Popüler bir yerdi. Sayısız meze getiriliyordu masaya ama maalesef en güzel yemekleri olan kebaplar en son, mezelerle doyduktan sonra geliyordu.
Masadakilerden biri… Hepimiz ben yaşlarda idik sanırım, arkadaşım benimle yaşıttı, onu biliyorum … Garson kıza “Bizim kebapları hemen getir a kız,” dedi. Kız “Tabii,” dedi ama getirmedi. Kebaplar en son tabaklara kondu ve çoğu masadakilerden birinin köpeğine götürülmek üzere bir torbaya dolduruldu.
Bir ara genç ve güzel bir kadın gözüme çarptı. Eşinin veya arkadaşının arkasında masalarına yürüyordu. Şıktı. Eteği kısa, bacakları güzeldi.
Galiba hepimiz gördük.
Kısa bir süre sonra masadan şu soru geldi: “Şimdi 18 yaşında olmak için kaç para verirdin?”
Birkaç dakika bu sorunun cevabını düşündük.
“Beş bin dolar verirdim,” diye bir cevap geldi.
Gülüştük.
“Çok az,” dedi biri.
Diğerleri bir pey sürmedi.
Yaşlıların meyhane gecesi kısa sürer ve herkes eve ayık döner.
Saat onu biraz geçe, ev yolunda düşündüm. On sekiz yaşında olmak için kaç para verirdim?
Cevabı bulmam zor olmadı.
On para vermezdim. Düzlüğe kavuştuktan sonra on sekiz yaşına dönüp dağa yeniden tırmanmak, benzer belaları ve şanssızlıkları yaşamak, kaç tane kötü evlilik ve aşk macerası geçirmek, sırtımın aynı yerinden hançerlenmek.
Bir de… Yapmak için genç olmamı gerektiren hiçbir şeyim yoktu. Arzum daha çok değil daha az sevgili, arkadaşlık, temas falandır.
Stravinsky’nin (1882-1971) Askerin Öyküsü eserinin sonunda dendiği gibi: “Sahip olduğun şeylere bir zamanlar sahip olduğun şeyleri eklemeye kalkışmamalısın. Bir zamanlar olduğunu şu anda olduğunla paylaşmaya hakkın yoktur. Hiç kimse her şeye sahip olamaz. Yasaklanmıştır.”
No thank you arkadaşlar.
Siz istiyorsanız on sekiz olun ve güzel bacaklı kadınlarla hafta arasında geceleri meyhaneye gidin.
Bana dokunmayın. Ben iyiyim.
Ama her yazının bir turası var.
Yazıyı okuduktan sonra Espasito değişik bir önderide bulundu:
“Bense senin 18 değil ama 50’lerinde olman için 50 bin dolar - ya da sterlin - verirdim MM.”
Çok güzel bir yazı , Bir insanın yaşam kalitesi ve ortalama ömrü hangi Ülkenin vatandaşı olduğunuza bağlıdır, ortalama yaşam süresi olan bazı Ülkeler: SUDAN=65 yaş , İSVEÇ=82 yaş , SOMALİ=57 yaş , JAPONYA=84 yaş
Genellikle gelişmiş Ülkelerdeki insanlar yaşlı olsalar bile daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü oluyorlar, KKTC’de veriler olmadığı için yaşam kalitesi ve ortalama ömür bilinmiyor !
Sayın Münir size daha nice Sağlıklı yıllar dilerim ,