23 Ocak seçimleri yaklaştıkça propaganda amaçlı da olsa söylenen sözlere duyduğum öfke giderek çoğalıyor.
Kardeşim bu ülkede başa güreştiğini sanan ve denenmemiş olan siyasi parti kaldı mı?
Kimisi uzun, kimisi kısa ama hepsi de yapışırcasına o koltuğun tadına varmış durumda.
Bu siyasi yapıların iktidarda oldukları zamanlarda neler yaptıkları da apaçık meydanda.
Bir türlü balık hafızalı olmaktan vaz geçmeyecek miyiz?
Hayal âleminde yaşayan ve dönüp vatandaşa bu hayalleri satanlar bizleri Annan planına evet dedirtmediler mi?
Dünya ile bütünleşmeden, havuzlu villalarda yaşamdan söz ediyorlardı. Hani nerede?
Evet dediğimiz için cezalandırılmadık mı?
Şimdilerde ise tedavülde TL yerine Euro dolaştıracaklarından söz ediyorlar. Giderler dövize endeksli, gelirleri de dövize endeksleyeceğiz diyorlar.
Hangi kaynaktan bunu başaracaklar? Yoksa Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türküne oyun oynayan AB’ye mi güveniyorlar!
Her seçim döneminde hayal pazarlayıcılarının oyununa gelmekten bir türlü kurtulamayacak mıyız?
Bu oyunlara gelmemizden dolayı vatandaşın çaresizlikler içinde kaldığının acaba kaçımız farkında? Her seçim sonrasında ah lar, vah lar!
Doğrusu o ki yine sandığa gideceğiz ve bu güne kadar iktidarda görev yapan ya da yapmayan siyasi partileri değerlendirip oyumuzu vereceğiz.
Cesaretle halkın yanında duranlarla, sıkıntılar karşısında pes ederek sorumluluklardan kaçanlar arasındaki farkı bilerek davranmak zorundayız.
Rahmetli Necmettin Erbakan’ın Yeniden Refah Partisinin bir zamanlar slogan olarak kullandığı “Yaptık, yeniden yaparız” ifadeleri şu günlerde KKTC semalarında yankılanıyor.
Sormak lazım ne yaptınız da yeniden yapmaya talipsiniz?
Mecliste nisabın sağlanmaması için köşe kapmacadan bahsediliyorsa o başka mesele.
Seçim sonuçlarına yönelik anketler yayınlanmaya başlandı. Tek başına iktidar bu koşullarda olanaksız gibi duruyor. Vatandaş boşuna sandıklara taşınmış olacak, ufukta yine koalisyon hükümetleri gözüküyor.
Anketlere göre UBP seçimi açık ara önde götürüyor. CTP ikinci sırada ve diğerleri.
Halbuki gerek ekonomik gerekse sağlık penceresinden bakıldığında iş başında güçlü hükümetlerin iş başında olması şart. Zira ülkenin sorunların üstesinden gelebilmesi için radikal kararlara ihtiyacı var.
Daldan, dala konan, en küçük bir esintiden bile sarsılan hükümetlerle bu geminin yüzdürülmesi imkânsız. Bir şeyler değişmeyeceğine göre boşuna sandığa gitmiş olmayacak mıyız?
Bu nedenlerle gelişmeleri balık hafızasıyla değerlendirmekten vaz geçmemiz şart. Ayaklarımız yere basarak karar verelim!