Ülkemizde nüfusa oranla çok fazla üniversite ve bölüm var. Birçok KKTC’li öğrenci de Türkiye, İngiltere ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde eğitim görüyor.
Maalesef bir eğitimci olarak ironi yapmam gerekecek ve bütün bu çabaların boş olduğunu söyleyeceğim. Aldıkları eğitim sonrasında sonuç pek de değişmeyecek. Biraz konuyu açacak olursak şöyle; eğer babadan kalma aile şirketleriniz varsa şanslısınız ve onun başına geçeceksiniz, düzene devam.
Eğer şans bize gülmediyse iki seçeneğimiz var. Ya özel sektörde, çoğu zaman da mezun olmadığınız bir bölümde, asgari ücrete çalışmak, ya da bir devlet dairesinde memur olmak.
Yurt dışında okumak, birincilikte mezun olmak, yüksek lisans, doktora falan bunlar hep boş. Çalışkan olmak, azimli olmak sizi sonuca götürmeyecek. Çünkü özel sektörde ilerlemek için kamburunuzun çıkması, devlette ise sırtınızın sağlam olması lazım.
Şöyle bir örnekle somutlaştıralım. Ankara’dan dereceyle mezun olup döndüğümde ne kolej yıllarımda elde ettiğim GCE sonuçlarım, ne İngilizce düzeyim, ne de çalışkan yapım, Öğretmen Koleji’ni tamamlayan bir arkadaşımın ötesine geçirmedi beni. Tam tersi devlet sınavında daha yüksek bir puan elde etmeme rağmen o Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Öğretmen Akademisi mezunu olduğu için benim 2 katım maaşa, çalıştığımın yarı zamanına devlet okullarından birinde anında kadro aldı.
Diyelim ki; siz memur zihniyetinde değilsiniz ve özel bir iş yapmak, bilginizi, deneyiminizi ve yoğun çalışma arzunuzu işinize vermek istiyorsunuz. Yine sonuç değişmeyecek. Önünüze öyle büyük bürokrasi engelleri, öyle ağır vergiler ve yıldırıcı bariyerler koyacaklar ki; sizi yatırımdan, serbest meslekten, özel işletmecilikten soğutacaklar. Yine bir örnekle somutlaştıralım; Ben özel bir okulda veya devlette çalışmak istemiyorum kendi halimde özel ders vermek istiyorum dediğinizde, özel ders vermek için özel ders vereceğiniz binanın imar planını, vaziyet planını, kat planını ve daha birçok şey isteyecekler.
İsteyecekler de isteyecekler. Neden? Çünkü zihniyet hep devlette kadro almaya, sırtını oraya dayamaya yönelik. Sonra evde yasal olmadan, vergi ödemeden kendi öğrencilerine ders vermek varken sen niye kalkıp da yasal, etik çalışmaya uğraşıyorsun be kardeşim? Bırak! Vazgeç! Daya sırtını devlete. Mantık bu!
Evet; öyle trajik komik bir durumdayız ki eğitimci ruhum ve bilgi aşkıma rağmen beni bugün bunları yazdıracak duruma getirdi. Bizler genç nesil olarak ve arkamızdan gelecek genç nesiller için artık bu düzene dur demeliyiz. Oturduğumuz yerden sosyal medya da “protesto ediyorum “demekle, “haklısın”, “bravo” demekle olmaz. İnsanlar 80 yıl önce aya çıktı, biz de burada bin bir bürokratik engelle uğraşıyoruz.
Allah aşkına hangi yüz yılda yaşıyoruz. İnternet çağında ayakla elle iş hallediyoruz. Sonra birde doğruları söyleyince, ya da doğru olmaya çalışınca bir o kadar daha engel.
Neymiş “Bal toplamak istiyorsan arı kovanına çomak sokmayacaksın.”
Yaşasın KKTC!