banner564

Bağlılık mı, bağımlılık mı?

Bağlılık ve bağımlılık birbirine çok yakın iki sözcük gibi görünse de, ilişkilerde olumlu ve olumsuz iki durumu anlatırlar. 
Türk Dil Kurumu’na göre bağımlı, “özgürlüğü ve özerkliği olmayan” diye tanımlanırken, bağlılık ise “birbirine sevgi saygı ile yakınlık duyma ve sadakat” olarak tanımlanmaktadır. 
İlişkilerde bağlılık, bir kişiye özgürce sevgi saygı ile yakınlık duymayı göstermektedir. Bağlılık ise bir kişiye bağlı olmak, özerk olamamaktır. Kaybetme korkusu yaşayan, tecrübesiz, kendine özgüveni az ve daha önce olumsuz bir ilişki yaşamış olan kişilerde bağımlılık daha sık rastlanabiliyor. 
İlişkilerde bağımlı olan kişiler bir zaman sonra, eşlerini eleştirmeye ve onlara “saygısız, ilgisiz, kalpsiz, duyarsız” olarak suçlamaya başlayabilirler. İlişkide kırılma, gücenme, mutsuzluk, umutsuzluk varsa ve zorlamalı bir şekilde, sadece ilişki sürsün diye devam ediyorsa, kendinizi kötü ve öfkeli hissetmenize de neden olacaktır. Aynı zamanda ilişkideki eş de zarar görecektir. Olumsuz duygular yerinde fark edilip düzeltilmezse sorunlar kartopu gibi yuvarlanarak daha da büyüyecektir.
Kendi coğrafyamızda da aynen bireysel ilişkilerde olduğu gibi, toplumsal yapımızda da bağımlı yaşıyoruz. Bunun en önemli göstergesi ekonomik verilerdir. 
2016 KKTC bütçesinin yüzde 25’lik kısmını TC yardımları ve kredileri oluşturmaktadır. Ayrıca bütçedeki gelir ve gider farkının yıl içinde önlem alınmazsa daha da büyüyeceği öngörülmektedir.
300 bin nüfuslu KKTC’de sürdürülebilir bir ekonomik yapı yaratılamazsa bugün Türkiye’ye olan bağımlılığımız yarın herhangi bir anlaşma durumunda Rum kesimine olacaktır. Dolayısıyla yerel basından izlediğimiz, “Ekonomik sektörlerimiz anlaşma durumunda rekabete hazır mı?” sorusu yerinde bir sorudur. KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlamak için ekonomideki tüm yetki ve sorumluluğunun kendisinde olması gerekmektedir. Bu yetki ve sorumluluklara ulaşım, iletişim, enerji ve su gibi ekonomik sektörün olmazsa olmazı olan unsurlar da dâhil olmalıdır. Bu nedenle KKTC’de bir an önce özel sektör ve devlet yöneticilerinin bir araya gelerek sürdürülebilir ekonomi politikasını oluşturmalıdırlar. Burada KKTC üniversitelerine de önemli görevler düşmektedir. Ekonomik gelişme sağlanamazsa Kıbrıs’ın Kuzeyi’nin kalkınamayacağı ve bağımlılığın devam edeceği herkesin malumudur. 
Toplum olarak sorunların çözümünü kendi içinizde aramamız, bağımsızlığa doğru atılan bir adım olacaktır. Bağımsızlığa adım atarken takdir, izin, onay almadan atılan adımlar bencillik, düşüncesizlik, saygısızlık olarak yorumlanabilir. O zaman toplum olarak öncelik sıramızı yeniden kontrol etmeliyiz!
Bağımlı bir ekonomik yapının içinde olan toplumumuz kendini tükenmiş hissetmektedir. Ekonomik politikalarını bağımlı bir yapıya dayandırmak ve ekonominin yardımsız varlığını sürdüremeyeceği düşüncesine inanmak toplumun gelişimini de durduracaktır. 
Bağımlı ilişkilerde eşlerden birinin ihtiyaçları, planları, arzuları karşılanırken, diğer eşin ihtiyaçları göz ardı edilmektedir. Yani, eşlerden biri sürekli kendinden ödün verirken, diğeri devamlı alır. Toplumlardaki bağımlı yapılarda bireylerdeki gibidir. Coğrafyamızda bağımlı bir gelişim kendini göstermektedir. Sağlıklı bir toplum için, sorunlarımıza kendi içimizde, kendi coğrafyamızda çözüm aramalıyız. Kendimiz olabileceğimiz, yakından uzağa kendi coğrafyamızla barışık ve bağlılık içinde ilişkiler yaşayabileceğimiz bir gelecek ümidi ile herkese iyi pazarlar…
YORUM EKLE

banner471

banner473