Güney basınında bir haber yer aldı. “Kaçak Ayrellilere en kondu.”
Yani, doğanın Kıbrıs’ın tepelerinde, ovalarında bize sunduğu bu değerli doğal gıdayı, “Ayrelliyi”; Kuzeyden Güneye geçti diye yasak madde kapsamına koymak akıl tutulması, 21.yy’da adada var.
Üstelik bunun için devlet güçlerinin mesaisini, statükonun sürmesi amacıyla harcamanın “milli görev” olarak da sayılması gibi bir başka akıl dışılık da buna eşlik ediyor. Bu, kör milliyetçiliğin ulaştığı akıl dışı gelişmeyi göstermesi bakımında son derece önemli bir örnektir.
Ancak bu akıl dışı tavrın, daha derin bir temeli vardır. Bu temeli de “Baf Hotelciler Birliğinin“ açıklamasında görmek mümkündür.
Baf Hotelciler Birliği yayınladığı bildiride, Güneyden Kuzeye turistlerin geçişinin engellenmesi için, sınır kapılarının kapatılmasını istedi.
Bu yetmedi; Mağusa'da iki turizm bölgesinin birleşmesine yol açacağı iddiası ile Derinya Sınır Kapısı’nın açılmasına karşı olduğunu da açıkça ifade etti.
Baf Hotelciler Birliği söz konusu açıklamasında, Kuzeydeki turistik tesis gelişmesine dikkat çekerek gerek Larnaka üzerinden Kuzeye gelen, gerekse Güneye gelip ziyaret maksadı ile Kuzeye geçen turistlere de yasak konmasını istedi.
Bu görüşlerini de Kuzeye gelen turist sayısının 2014'te bir milyon üç yüz bine ulaşmasına dayandırdı. Üstelik Kıbrıslı Rumları kışkırtmak maksadı ile de bu artışın da, Güneyin, Kuzey turizmini finanse etmesi yalanı ile birleştirdi.
Bu yalanlarla da esasında, Federal çözüme karşı olduğunu “Türkiye’nin istediği çözüm “Tanımlaması ile gösterdi. Tek amacı bugünkü statükonun yani çözümsüzlüğün sürmesi.”
Bu statükocu Baf Hotelciler Birliğine bir şey söylemek gerekir.
Yunanistan AB üyesidir. Türkiye ile arasında ciddi sıkıntılar vardır. Ama Yunanistan AB ile de tartışarak AB üyesi olmasına karşın, Ege Adalarındaki turistik hareket için Türkiyeli turistlere özel vize uygulaması yapıyor. Böylece yüz binlerce Türkiyeli turist, Yunanistan’a, Ege adalarına gidiyor.
Bunun, iki ülke arasında var olan onca soruna karşın; karşılıklı ekonomik fayda sağlaması nedeni ile kimi zaman iki ülkenin, savaş gemi ve uçaklarının karşı karşıya gelmelerine rağmen, işin kaynama noktasına gelmemesini sağlayan, kaynayan suya dökülen bir bardak soğuk su olduğu da çok acıktır.
Çatışmalı iki ülke, Türkiye ve Yunanistan’ın Ege Denizi’nin ortak paydaşı olarak kurdukları ve herkese kazandıran bu ilişkileri, her şeye karşın iki ülkede, çağdaş bir mantığın varlığının ciddi göstergesidir.
Ege'nin iki paydaşının, sorunlara karşı kurduğu bu akılcı ilişkiyi örnek almamız gerekirken, Ortak Yurdumuz Kıbrıs’ın, doğasının bize sunduğu nimet olan “Ayrellliyi” yasak mal konumuna sokan kör milliyetçiliğin esirliğinde; turizm gibi evrenselliğin, barışın, halklar arası dostluk ve insani diyaloğun temel olduğu bir sektörde, yasaklar arkasına saklanmak asla kabul edilemez.
Unutmamak gerekir ki Kıbrıs adasında siyasi, askeri gerginlik adanın iki tarafındaki turizmi maf eder.
Bu yüzden sınır kapılarını kapatmak ve Derinya Sınır Kapısı’nın açılmasına karşı çıkmak gibi, gerginliği doruklara çıkaracak olan, dar çıkarların peşinden milliyetçilik şovları ile sürüklenmek yerine, adanın tüm sakinlerinin daha da fazla yararlanacağı ortak ekonomik akla ve turizm politikasına ihtiyaç var.
Bu yüzden Güneyde “Ayrelliyi” yasak madde kapsamına koyan bu, korumacı ve dar milliyetçi bakış sorgulanmalıdır. Çünkü bu mantık, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını, ekonomik birliği öngören AB düşüncesine de karşıdır.
Bu yüzden iki tarafın sağ duyulu tüm insanları, ortak turistik aktiviteleri ve işbirliklerini öne almalıdır. Bakın, bu “tarafıma” bir şey ifade edeyim. Eğer, Kıbrıs’ın iki tarafı ve Türkiye arasında onun Yunanistan’la Ege Denizi’nde geliştirdiği gibi bir turizm ilişkisi gelişirse, senin Baf Hotelleri kuruş harcamadan Türkiye’den gelecek turistlerle dolacak. Bu kez de Kuzeyden bazıları senin gibi “ne bu” diye ses verecek.
“Ayrelli” ayıbı ve Baf Hotelciler Birliğinin akıl dışı tavrı, statükocuların adanın ekonomik büyümesi ve büyümeden her iki toplumun ve tüm insanların daha fazla değer kazanmalarına dönük vizyon sığlığını ve bencilliğini gösteren en önemli örnektir. Dar milliyetçiliğin kısır ve devletçi bencilliği işte budur.