Adam, Noel ziyaretleri çerçevesinde Yunan Alayı’na gidiyor...
Buradaki subaylara ve askerlere hediye dağıttıktan sonra, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor...
Daha sonra işadamlarının organize ettiği yemeğe katılarak burada ‘kahramanlık’ nutku atıyor...
‘Yeniden birleşmeye’ hazırlandığımız şu günlerde, Kıbrıslı Türklerin en önemli hassasiyeti olan Türk askerine saldırıyor...
“1974’ten beri toprağımızı kirleten Türk ordusundan kurtulmaya çalışıyoruz” diyerek, sözü garantilere getiriyor ve şöyle diyor:
“Çağdışı garantilerin devamını öngören bir çözümü kabul etmeyiz...”
Bu kadarı da ayıp değil mi?..
Birilerinin artık Rum liderine ‘çizmeyi aştığını’ söylemesi gerekmez mi?..
Yunan Alayı senin şerefin ve koruyucun olur da, Türk askeri Kıbrıs’ın toprağını kirleten mi oluyor?..
Yunan Alayı seni koruyorsa, Türk askeri de bizleri koruyor...
Son 42 yılda bu adada kanlı çatışmaların yaşanmamasının tek nedeni Türk askeri değil midir?..
Türk askeri olmasaydı, Kıbrıs’ın toprağı mı kalırdı?..
İki toplumun ortak malı olan bu ada Yunanistan’la birleşmez miydi?..
Anastasiadis ve diğer tüm Rum siyasileri, ayrıca Yunanistan hükümeti aylardan beri garantiler konusunda tek ses veriyor...
Kıbrıslı Türk siyasilerden ise; cılız sesler yükseliyor...
Daha da önemlisi garanti sisteminin değiştirilmesine ‘yeşil ışık’ yakılıyor...
Buna karşın adamlar ‘değişimi’ de kabul etmiyor...
“Tümüyle kalkacak” diyor...
Korkutan ısrar
Kıbrıs Türk tarafı, Rum tarafına ‘son 42 yılın’ en önemli, en ağır tavizlerini verdi...
Bunların başında mülkiyette ilk sözün mal sahibinde olması geliyor...
İkincisi ‘serbest yerleşim’ hakkı...
Sadece bu hak sayesinde, olası bir çözümden sonra ‘iki bölgeliliği’ ortadan kaldırma şansı elde ettiler...
Ama bugün oldu hala dönüşümlü başkanlığı kabul etmediler...
Bundan sonra da etmeyecekler...
Etseler bile, 1960’ta olduğu gibi uygulamayı ortadan kaldırmak için kısa sürede harekete geçecekler...
Çünkü; bu adada Türk varlığını kesinlikle kabul etmiyorlar...
Bizlerle bir karış toprağı paylaşmak istemiyorlar...
İyi niyetli olsalardı, bugüne kadar eğitim kitaplarında değişiklik yapıp, Türk düşmanlığını körükleyen unsurları ortadan kaldırırlardı...
Ama yapmadılar...
İki toplumun yakınlaşması için ortaya konan ‘Güven Artırıcı Önlemleri’ de uygulamadılar...
Belçika karşılaşmasında Rum Milli takımına destek için güneye giden Kıbrıslı Türkleri, Rum izleyicilerin arasına almadılar...
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun ‘yamalanma’ başvurusunu dahi komik gerekçelerle kabul etmediler...
On binlerce insanımızı yeniden göçmen durumuna düşürme, huzursuz etme, hatta ekonomik açıdan çökertme pahasına ‘Mal sahibine öncelik’ hakkı verilmesini öngören mülkiyet başlığını kabul ettik...
Serbest yerleşim hakkını da kabul ettik...
Elimizde tek güç, tek koz Türkiye’nin garantörlüğü kaldı...
Bunun terk edilmesi intihar etmekten başka bir şey değildir...
Rumun politikasi cok onlarin yaptiklari ziyaretleri askerlerine övgu yeni yilda aynen bizim de Cumhur Başkanımız Türk askerimize övgu yağdirmasini rica ederim.Türk askeri bizim gururumuzdur.Barış olacaksa az sayida Türk askerinin Kıbrista kalmasi şarttır.Yaşasın Türk askerimiz!