Bir değil iki salgın var:
Biri Covid-19 salgınıdır. Diğeri Covid-19 hakkında yazılan haber salgınıdır.
Her gün dış medyadan gazeteleri ve haber bültenlerini dolduran bu haberleri izliyorum. Daha doğrusu her gün bu haberleri izleyenlerin haberlerini izliyorum.
Hem aşı konusundaki bilgim hem de kafa karışıklığım artıyor. Bu, galiba, kaçınılmaz. Yeni, içinde bulunduğu sis yavaş yavaş dağılan bir hastalığın huzurundayız. Covid-19’un kızamık gibi her özelliği bilinen bir hastalık hâline gelmesi zaman alacak.
Art arda piyasaya çıkan aşıların Covid-19’un bütün türlerine karşı etkili olması da bugünden yarına olmayacak.
Bu konuda büyük ilerlemeler var. Örneğin, Pfizer-BioNTech, Covid-19 aşısının olağanüstü soğuk ortamlarda muhafaza edilmesine artık gerek olmayacak.
İlk hâlinde eksi 60 ile eksi 80 santigrat derece arasında korunması şart olan dozlar artık normal buzdolabı dondurucusu soğukluklarında (eksi 15 °C ile eksi 25 °C arasında) bulundurulabilecek.
Bu da aşının dağıtımını ve kullanımını büyük oranda kolaylaştıracak.
Aşıyı bulan Alman BioNTech şirketinin yöneticisi Uğur Şahin, dozların daha zahmetsiz nakli üzerinde çalışıldığını söyledi.
Bilinmeyenler olsa da şu anda kesin olarak bildiğimiz bazı şeyler var:
Bütün dozları alınan aşı:
- Covid-19’dan ölme riskini etkili bir biçimde ortadan kaldırır,
- Hastanelik olma riskini hemen hemen tamamen yok eder,
- Ve kişinin bir başkasına hastalık bulaştırma olasılığını şiddetli bir biçimde azaltır.
Bu üç gerçek virüsün bütün varyasyonları için geçerlidir.
Aşılama ve aşı sonrası araştırma konusunda önde olan İsrail, Pfizer-BioNTech aşısının yüzde 96 etkili olduğunu açıkladı.
Eğer hasta olmak ve hastalığı
başkalarına bulaştırmak istemiyorsak, aşı olmanın aşı olmamaktan iyi olduğunu kabul etmemiz gerek.
Ama birçok kişi aşının hastalığı kapma riskini azaltmadığını ve başkalarına bulaştırma riskini bertaraf etmediğini düşünmeye devam ediyor. Ve bu nedenle aşı olmak istemiyor veya aşı olmayı erteliyor.
Bizde ve Türkiye’de durum nedir bilmiyorum ama araştırmalar Amerikalılar’ın yarısının aşılanmak istemediğini gösteriyor.
Direnç o kadar güçlü ki bazı ülkelerde çalışanların aşılanmasının zorunlu olması, aşı olmayanların işine son verilmesi gündemde. “Aşı yok, işi yok” sisteminin getirilmesi düşünülüyor.
Aşısızların özgürlükleri başka alanlarda da kısıtlanacak. Uçakla seyahat edemeyecekler, maç, konser gibi kalabalık mekânlara alınmayacaklar.
Bugün ikinci doz aşımı yaptırıyorum.
Aşılanma kararımı hasta olma korkusundan çok seyahat edememe korkusundan verdiğimi itiraf etmeliyim.
Enfeksiyon hastalıkları uzmanıyım. Aşı olmanız çok yerinde. Aşı karşıtlarını anlamak mümkün değil. Önemli bir yan etkisi olmadığı çok açık.
Yazıdada belirtildigi gibi Insanların guvensizlik duymaları normal cunku ucunda olum var koturum kalmak var. bilgilendikce tedirginlik azalacaktır
Sayin Serefoglu, artik cehalet ve yobazlik caginda yasiyoruz. Sizin yillarca emek vererek elde ettiginiz uzmanligin iki kere ikinin kac ettigini bile bilmeyen bir yobazin sozunden fazla bir degeri yok. 21 inci yuzyila hos geldiniz.