Kıbrıs sorununun şimdiye kadar çözümsüz kalmasının başlıca nedeninin
konuya Rum-Yunan çıkarları açısından bakan ve gerçekleri yansıtmaktan kaçınan Birleşmiş Milletler olduğu görüşündeyim.
Zaten 5 emperyalist ülkenin güdümünde olan ve her konuda onların çıkarlarını ön planda tutan Birleşmiş Milletler’den medet ummak saflıktır.
BM Genel Sekreterinin, Kıbrıs konusunda hazırladığı son raporda gerçekleri yansıtılmaması ve Rumların suçlanmaması, bu kuruluşun sorunları çözmek yerine 5 emperyalist ülkenin çıkarlarını ön planda tuttuğu görüşünü kanıtlamaktadır.
51 yılda sonuç alınamamasına rağmen, Guterres’in son raporunda birleşme –federasyon zemininde müzakerelerin yeniden başlatılabilmesi için çalışmalara devam edileceğinin açıklanması, iyi niyetli bir karar olamaz.
Birleşmiş Milletler gözetiminde sadece birkaç yıl sürdürülen müzakerelerde sonuç alınamaması üzerine, Sırplarla birleşme olamayacağına ve Kosova’nın ayrı bir devlet olarak tanınmasına karar verilmesi; bize ise hala daha federasyon zemininde müzakerelere devam etmemizin dayatılması, çifte standart örneğidir.
Rum tarafının, Acheson Planı’ndan günümüze tüm barış projelerini reddettiği, haksızca gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilerini bizimle paylaşmayı aklının ucundan bile geçirmediği, bizimle eşit ortaklığa dayanan federal bir çözümden yana olmadığı, ENOSİS’e sıçrama tahtası olarak kullanabileceği bir anlaşma dayattığı ve müzakerelere de sırf zaman kazanmak ve bizi ambargolarla çökertmek amacı ile sürdürmek amacında olduğu, inkar edilemeyen bir gerçektir.
En son C.Montana’daki müzakerelerde Türk tarafının verdiği korkunç ve ENOSİS’in önünü açacak ödünlere rağmen, Rum tarafının çözüme yanaşmaması, bizimle hiçbir koşulda birleşmek istemediğini gösterir.
Ayrıca Rum ordusunun çok gelişmiş silah sistemi ile güçlendirilmesi girişimleri, İsrail, Mısır, hatta İngiltere ile yapılan askeri anlaşmalar, Fransa’ya üs verilmesi girişimleri, ABD’nin silah ambargosunun kaldırılması faaliyetleri, bizimle eşitlikçi ve sürdürülebilir bir anlaşma yapmak niyetinde olmadıklarını gösterir.
Bu gerçeği sadece uyduruk Kıbrıslı kimliği altında Rum çoğunlukla her koşulda birleşerek, onlar içinde erimemizi isteyenler, Türkiye fobisi olanlar, statüko ve çözümsüzlükten nemalananlar, ideolojik saplantıların etkisinden kurtulamayanlar ve art niyetli olanlar, göz ardı edebilmektedir.
Rumlarla birleşmemiz durumunda tüm sorunlarımızdan kurtulacağımız masalı ve ninnisi ile halkımızı uyuttuğunu sananlar, artık insafa gelmeli. Federal çözümün ve Rumlarla birleşmenin mümkün olmadığını kabul etmeli.
Guterres önerileri çerçevesinde yapılabilecek bir anlaşmanın, Türk halkının ezici çoğunluğunca ret edileceği aşikardır. Bu nedenle, BM’yi memnun etmek için, müzakerelere kaldığı yerden yeniden devam edilmesini beklemek zaman kaybına sebep olacak. Mevcut koşullarda, 3 seçenek üzerinde yoğunlaşmamızın isabetli olacağı görüşündeyim:
1 Gündemi saptanacak takvimli müzakerelere bile, ambargoların kaldırılması ve 2 egemen devlet olarak katılmayı kabul edeceğimizi açıklamamız.
2.Anavatan ile görüşerek ve desteğini alarak, KKTC’nin tanıtımı için kampanya başlatmamız.
3. Her koşulda Rum’dan yana olan BM ve AB’nin KKTC’nin tanınmasını engellemeleri durumunda, dışişleri ve savunmada anavatana bağlı, özerk yönetim ilan etmeliyiz.
Artık federasyon dışındaki seçeneklere yönelmeliyiz
- 09 Haziran 2019, 10:43
- 74
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
YORUMLAR
KIBRIS TEKDİR .. NASIL 2 DEVLET OLACAK? YÜZYILLARDIR YILLARDIR OLMADI OLAMAZ... BOŞ YERE RÜUA GÖRÜYORUZ.. TC BİLE KKTC Yİ TANIMIYOR GALATASARAY TRAPZON SPOR VE DİĞER ALT KÜMELER BİLE GELİP MAÇ YAPMIYOR KKTC DEN HELLİM PEYNİR V.S SATIN BİLE ALMIYOR TC DE NE VARSA GID ABURA YA GÖNDERİYOR RUM KESİMİ İLE TC TİCARET YAPIYOR VE SİZ DİYORSUNUZ Kİ AYRI DEVLET ... OLAMYACA DUA YA AMİN DEMEK YANİ !