Emekçi Halkın İlerici Partisi ‘AKEL’, Kıbrıslı Türklere ‘en yakın’ parti olarak bilinir...
CTP’nin yoldaşı olarak kabul edilir...
Fakat AKEL ile CTP’nin başkanları, bir dönem Kıbrıs’ın yönetimini ellerinde bulundurdukları halde bir türlü çözüme gidemediler...
Neden mi?..
Hristofyas, güneyin en faşist liderlerinden Papadopulos ile işbirliği yaptığı için...
Ve Kıbrıs sorununda ister sağ, ister sol tüm Rum partileri aynı tezi savunduğu için...
Zaman zaman söylemlerde ufak, tefek farklılıklar olsa bile, temelde tümünün isteği, beklentisi ve mücadelesi aynıdır...
AKEL Lideri Andros Kiprianu, İsviçre zirvesi öncesinde Rum lideri Nikos Anastasiadis’i ziyaret ederek, müzakere sürecine ilişkin görüşlerini ortaya koydu...
Ayrıca önemli bir uyarıda bulunarak “Evet için 2 şarttan bir tanesi mülklerin iadesidir” dedi...
Zaman zaman kuzeye geçen ve son 42 yılda yaşanan değişimleri görebilen bir siyasetçi olarak; mülklerin iadesinden söz etmesi, geçmişte yaşananların inkarı değil midir?..
Mülklerin iadesi durumunda, güvenlik ve işsizlik endişesiyle güneydeki eski evine gitmek istemeyen Kıbrıslı Türklerin sokağa atılmasını şart koşmak, çözüme dinamit koymak değil midir?..
Güneyde 280 bin yabancının bulunduğunu ve bunların, Kıbrıslı Rumlardan mülk satın aldığını bilmiyor mu AKEL lideri?..
Öyleyse; Rus’a, İngiliz’e, Alman’a, hatta Araplara mülk satabilen Kıbrıslı Rumların; Kıbrıslı Türklerin kullandığı mülkleri talep etmesi ve bunu ‘çözümün şartı’ olarak öne sürmesi ne kadar mantıklıdır?..
Elbette herkesin kayıpları giderilmelidir...
Kuzeyde mülkü olan Rum’a, güneydeki bir Türk mülkü verilmeli, ya da parası ödenmelidir...
Bu sorunu başka türlü çözmenin mümkün olmadığını neden Kıbrıslı Rumlar, özellikle de siyasiler kabul etmek istemiyor?..
Kendi insanlarına neden gerçekleri anlatmıyorlar?..
Rus elçisi de konuştu
AKEL liderinin ikinci şartı ise güvenlik ve garantilerle ilgilidir...
Kıbrıslı Rumların, Türk ordusundan korktuğunu söylüyor...
Aynen Anastasiadis gibi...
Kıbrıslı Türklerin de EOKA’dan, ELAM’dan korktuğunu bilmiyor mu?..
Bırakın Kıbrıslı Türkleri, çok sayıda AKEL yanlısı da ELAM’dan korkmuyor mu?..
Öyleyse; iki tarafın da korkularını dikkate alarak, bir saldırmazlık anlaşması yapalım...
Nüfus mübadelesinde olduğu gibi, saldırmazlık konusunda da iki toplum lideri çoktan anlaşmalıydı...
Ama buna yanaşmıyorlar...
Böylesi bir durumda ‘Yasa dışı’ dedikleri KKTC’yi resmen tanımış olacaklarını iddia ederek, saldırmazlık anlaşmasından kaçıyorlar...
İşin ilginç yanı, sadece Kıbrıslı Rumlar değil, Yunanistan, Fransa gibi ülkeler de son zamanlarda, Kıbrıs’taki garantilerin değiştirilmesinden söz etmeye başladı...
Hatta Yunanistan’a göre; garantilerin kaldırılmaması halinde çözüm de olmaz...
Meseleye tek gözle bakan yabancılara bir de Rusya eklendi...
Güneydeki Rus elçisi Stanislav Osatchiy “Modern ve tam bağımsız devletlerin günümüzde garantilere ihtiyaçları yoktur”dedi...
Kıbrıs’ın tarihini bilmeden atıyor...
Kıbrıslı Rumların bir tanesinden dahi “ENOSİS tarihe gömülmüştür” sözünü duymadığı halde, modern ve bağımsız bir devletten söz edebiliyor...
Bağımsız bir devlet, başka bir devlete bağlanmak için terör örgütü kurar mı?..
Silahlı saldırıya geçer mi?..
Osatchiy vodkayı kaçırmış olacak...
Peki nasıl olacak?
Güney Kıbrıs’a ve destekçilerine baktığımız zaman, uzlaşı şansının çok yüksek olmadığını görebiliyoruz...
Gerçekten çözüm isteyen Kıbrıslı Türkler açısından, Rumların tavırları çok üzücü...
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da, güneydeki sağ ve sol partilerin ‘ağır ve kabul edilemez’ şartları altında İsviçre’ye gidecek...
Başarılı bir sonuç elde edebilecek mi göreceğiz...
Ama başarısız olsa bile üzülmesine gerek yok...
Anılarını yazmak için Mont Pelerin isabetli bir yer...