Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres; New York’ta Kıbrıslı liderlerle görüşerek, yeni bir müzakere süreci için ‘ön hazırlığı’ tamamladı…

   Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis; Ekim ayı içerisinde 3 ayrı tarih vererek ‘masaya oturmaya hazır olduğunu’ bildirdi…

   KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ise; Cumhurbaşkanlığı açıklamasına göre hem tanınma istedi, hem de eşit, egemen çözüm şartını yeniden ortaya koyduklarını bildirdi…

   Fakat; yerel bir gazetedeki açıklama; Tatar’ın resmi açıklamasıyla örtüşmüyor…

   Tatar; yerel gazetedeki açıklamasında gayrı resmi 3’lü yemeğe onay verdiğini, ayrıca 4+1 formatında müzakere önerdiğini söyledi…

   İki farklı açıklama…

   Resmi açıklamada 4+1 önerisi neden yer almadı?..

   Bunu kendisi biliyor…

   Fakat; 4+1 demek, Anavatanların da yer alacağı bir görüşme anlamına geliyor…

   İşte bu nokta ‘çözüm beklentisinde olanlar için’ son derece önemlidir…

   Çünkü; Anavatanların liderleri ‘tuzu ve yağı’ konmamış yemek için masaya oturmaz…

   O yüzden Guterres’in 4+1 müzakere çağrısı yapması halinde, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda umutlanabiliriz…

   Ortadoğu’nun alevler içinde olduğu bir dönemde, Kıbrıs gibi cennet bir adanın da benzeri bir duruma düşmesini hiç kimse istemez…

   Kıbrıs’ın bir barış adası olması hem iki toplumun, hem de Anavatanların çıkarları açısından son derece önemlidir…

   Bölgede Mısır ve İsrail gazının yanı sıra 3 yıl sonra Kıbrıs’ın doğal gazı satışa hazır hale gelecek…

   Rusya’ya ambargo uygulayan Avrupa Birliği’nin doğal gaz ihtiyacının karşılanması için üç ülkenin stratejik konumu büyük bir önem taşıyor…

   Aralarında uzman Kıbrıslı Rumların da bulunduğu çok sayıda insan, bölgeden çıkacak doğal gazın Türkiye üzerinden sevkinin şart olduğunu söylüyor…

   Bunun dışındaki alternatiflere destek verilmiyor…

   Ayrıca; son zamanlarda Anavatanlar arasındaki ilişkilerde dikkat çekici gelişmelerin olması, Kıbrıs açısından da mesaj vericidir…

   Türk vatandaşlarının Yunan adalarına vizesiz seyahati bunlardan biridir…

   Peki Kıbrıs için nasıl bir çözüm formülü ortaya çıkacak?..

   Federasyon mu, eşit egemen mi?..

   Annan Planı’nda ‘iki kurucu devletten’ söz ediliyordu…

   İşte sanata eşitlik…

   Her toplum kendi bölgesinde kendi kendini yönetecekti…

   Al sana egemenlik…

   Kendi içinde egemensin…

   Buna bizim taraf hangi gerekçelerle itiraz edebilecek?..

   Bu noktada en önemli sorun toprak meselesidir…

   Üzerinde oturduğun toprak senin tapulu malın ise o kadar egemensin…

   Değilse gerisini sen düşüneceksin…

   “Guruş vermem” diyerek Taşınmaz Mal Komisyonunu yıllarca çalıştırmayanlar daha çok düşünmelidir…

   İyi haftalar…