AK Parti Tekirdağ İl Kongresi'ne katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, tarihten bugüne büyük davanın yürüyüşü içinde, Tekirdağ'a çok önem verdiklerini belirterek, "Tekirdağ, bizim Anadolu'dan Avrupa'ya geçişimizin, Rumeli'ye adım atışımızın diyarı. Tekirdağ, fethiyle İstanbul'un fethini müjdeleyen mübarek diyar… Tekirdağ bizim batıya doğru, Avrupa'ya doğru ilham vererek yürümemizi sağlayan şehir" diye konuştu.
Davutoğlu, "Avrupa, Rumeli" denilince akıllarına Tekirdağ'ın, aydınlık yüzlü, çalışkan insanlar denilince de Tekirdağlıların geldiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Onun için AK Parti davası her zaman her yerde olduğu gibi en kolay Tekirdağlılara anlatılır. Tekirdağ, Türkiye'de demokrasinin önemli bir merkezidir. Ekonomik kalkınmanın odak şehridir. Uluslararası itibarının da en iyi anlaşıldığı şehirdir. Son 12 yıl içinde biz, Tükiye'de demokrasiyi yeniden inşa etmenin mücadelesini verdik. 60 yıllık demokrasi tarihimizde askeri darbeler, darbelerin getirdiği o kısıtlamalara karşı özgürlüklerin mücadelesini verdik. Tekirdağ, bir özgürlükler kalesi olarak, bir Avrupa şehri olarak AK Parti'nin aslında en iyi anlaşılacağı şehirdir. Çünkü son 12 yıl içinde bütün yasaklara karşı tam bir seferberlikle demokrasiyi inşa ettik, ihya ettik ve demokrasinin, Türkiye'de vazgeçilmez temel bir değer olarak benimsenmesini sağladık."
"Biz, Trakya'ya geldiğimizde Tuna'ya kadar konuşuruz"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin Selçuklu'nun, Osmanlı'nın devamı olduğunu ve ülkenin küresel bir güç olması yolunda gece gündüz çalıştıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Bizim devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devleti nevzuhur bir devlet değildir. Konjonktürel bir devlet değildir, kültürü, değeri, geleneği asırlar öncesine giden köklü bir devlettir. Kökünde Selçuklu, Semerkand, Buhara vardır. Kökünde Orta Asya vardır. Kökünde Evladı Resul vardır. Ve cihan devlet Osmanlı vardır. Kökünde Evlad-ı Fatihan vardır. Avrupa'ya doğru yürüyen Horosan Erenleri vardır. Şimdi Tekirdağlılar Evlad-ı Fatihan çocukları olarak, Anadolu Yörükleri'nin torunları olarak, Balkan muhacirlerinin devamı olarak çok iyi bilirler ve anlarlar ki biz Trakya'ya geldiğimizde, Edirne'ye, Kırklareli'ne geldiğimizde sadece Trakya'ya konuşmayız, Tuna'ya kadar bütün Balkanlar'a konuşuruz."