Yasemin “Tanrı’nın armağanı,” anlamına gelen Farsça bir kelimedir.
Tanrı sayısız çiçek arasından yasemini seçtiği zaman ne yaptığını biliyordu.
Beyazlığının saflığı, kokusunun yumuşaklığı ile yasemin çiçekler arasında eşsizdir.
Evin restorasyonu bitince bir çardak yaptırdım ve yasemin dikip üzerine verdim. Bu bahçeme eklediğim ilk çiçek oldu. Sokaktan bahçeye girdiğinizde bu parfüm tünelinin altından geçersiniz ve yere düşmüş olan yaseminlerin üzerine basarsınız. Yere düşmüş beyaz yaseminler pergolanın üstündekiler kadar zevk verir gözlerime.
Başka yerlerde de yasemin var.
Evin yakınında, ikisi kuzeye bakan duvarında, ikisi yatak odamın pencerelerinin altındaki büyük saksılarda, biri sokağa sarkan beş ayrı yaseminim var.
Bahçedeki taş setin eteğindekini diktiğimden beri budamadığım için küçük bir tepe oldu. Kirpi, yılan çıyan falan altında gizlenebilsin diye dokunmuyorum ona.
Bunların dışında ağaçlara sarılmış olgun yaseminler ve yeni yaptırdığım demir kemerlere tutunmaya çalışan genç yaseminler var.
Çok suyum olsa bahçenin her yerini yaseminle doldururdum.
Yaseminin bol ve iri çiçek açması için birkaç yılda bir derin budanması gerekir.
Uzun yıllar ona dokunmadığım için girişteki yaseminim pergolanın üstünde büyük yeşil bir dalga oluşturmuştu. Bu yıl ilkbahara girerken budattım. Bir süre çiçeksiz ve yapraksız, avuçsuz parmaklar gibi kalın dallarıyla pergolanın üzerinde yattı. Sonra yeşillendi ve birkaç haftadan beri de şişman beyaz çiçekler veriyor.
Yasemin kokusu aklıma çocukluğumun bitmeyen sıcak yaz günlerini, çığlık çığlığa uçan kırlangıçları ve ütülenmiş, kar gibi çarşaflardaki uykuları getirir.
Akşama doğru, küçük şehir esneyerek uyanırken, belediye araçları sokaklara su serpiyor. Bir oğlan üzerine işlenmiş beyaz ıslak mendil serili yuvarlak, boyası kaçmış bir tepside annesinin dizdiği yaseminleri satıyor. Açılmadan toplanan beyaz, uçları mor yaseminler, hurma yaprağına dizili, kuş kanadı gibi. Bazıları kalın bilezik şeklinde. Çarçabuk satılıyorlar.
Müşterilerin çoğu erkek, yaseminleri burunlarına tutuyor, kulaklarının arkasına sıkıştırıyor, gömlek ceplerine koyuyorlar.
Ara sıra dayım, bu tüy gibi hafif bileziklerden bir tane satın alır ve neneme yollar. Nenem yasemini kuş imiş gibi avucunun ortasına oturtup koklar, bana da koklatır, sonra koynuna, enfiye kutusunun yanına atar. Arsızlık yaparsam bana verdiği bile olur.
Bazen dedem de bir deste yasemin satın alıp kulağının arkasına takar. Yaseminler bir süre sonra açılır, kokuları çoğalır.
Kimi zaman dedemin kulağının arkasında bir fesleğen dalı olur veya karanfil veya elinde kokladığı bir nane.
Teyzelerimden biri Cuma günü yaseminden bilezik yapan, yüksek bir yere asan ve altında yatan kişinin cennette yasemin altında yaşayacağını söylemişti. Ama asmadan önce hiç koklanmazsa.
Bahçemde imparatorluklardan uzun yaşayan zeytin ağaçları ve dünyanın en güzel kokusuna sahip yaseminler olduğu için çok şanslıyım.
Tanrı’nın armağanı
Paylaş
eyüp lütfi 3 Yıl Önce
Ne güzel yazmışsınız yine. "Bilgisayarın Ölümü" gibi kesip saklanacak bir yazı olmuş.
Sarp Ege 3 Yıl Önce
Yasemin çiçeği çok güzel kokar. Istanbul Beyoğlu Istiklal caddesinde çiçekçi kizlar kulaklarına beyaz yaseminleri küpe gibi takarlar.
uğur sezgin 3 Yıl Önce
Evet ,zeytin bin yılın üstünde yaşıyor. İnsanoğlu ve kızı,sadece bunu düşünse, daha alçak gönüllü olur. Ve doğayı daha çok sever.
ss 3 Yıl Önce
Siyasetin kıyısından geçmeyen bu tarz yazılarınız penceresi maviye açılan bir evin akşam üstü dinginliği gibi sızıyor ruhumuza.. Güneş ufuk çizgisni turuncunun tonlarına boyarken...
Turkish power 3 Yıl Önce
Evet mükemmel yazılar ama ercana karşılık maraş magosa geçitkale insanı bozar üstadım iflah olmaz bir romantik olarak kaleminize kuvvet
Kerim Peyk 3 Yıl Önce
Siyaset öyle birşey ki, içtiğiniz suyun kalitesinden evinizin yakınından geçen derenin temizliğine, yan parseldeki evin yüksekliğinden hava kirliliğine, pasaportunuzun gücünden çocuğunuzun alacağı eğitimin kalitesine kadar her konuda belirleyici.
faruk ercan 3 Yıl Önce
Teşekkürler.
Ege’de Bir Sahil Kasabası 3 Yıl Önce
“Avuçsuz parmaklar gibi” farklı ve ne güzel bir benzetme. Tek katlı, bahçesinden sokağa yasemin taşan evler apartman oldu ve bizler sokaktaki yasemin kokusunu unuttuk. Neyse ki hâlâ koruma altında olan ve koruma atında olduğu için apartman ol(a)mayan evlerin olduğu sokaklardan geçerken, bahçesinden dallarıyla, çiçekleriyle sokağa sarkan yaseminler var da o kokuyu duyabiliyoruz.
Sümer Rüstem 3 Yıl Önce
Metin,yazılarının sol üst köşesindeki resmin seni çok gergin gösteriyor.Daha sempatik,hafif gülümseyen bir resmini koysan olmaz mı?
Ege’de Bir Sahil Kasabası 3 Yıl Önce
Size canı gönülden katılıyorum.
Rehend 3 Yıl Önce
Yasemin ya da doğanın armağanı... Sesine sağlık kekê Metîn
ece aksoy 3 Yıl Önce
şansınızı yaratmışsınız yaseminleri ekerek