Öğleden sonranın sıcağında uyumaya çalışırken hayalimden laleler gelip geçti.
“Benzeyen köze çimende” Kıbrıs laleleri. Benzeyen beyaz yıldıza Türkmenistan laleleri. Benzeyen pembe katmerli güle Lale Angelique. Ve bugün Dutch Grown adlı Hollanda menşeli şirketin kataloğunda
içimin gittiği birçok başka lale: Kırmızı sarı Tinka, sarı beyaz Dasystemon Tarda, Beyaz Triumphator.
Bahçemi bu lalelerle doldurmak istiyorum, ama
nasıl?
Rum tarafında otursaydım, hatta Rum tarafına geçebilseydimoradaki posta kutuma getirtebilirdim ama tanınmamış, adresi Mersin 10 olan bir ülkede oturuyorum.
Dutch Grown da soğanlarını sadece Avrupa Birliği ülkelerine postalıyor.
Osmanlı genlerimden belki, lale en sevdiğim çiçeklerden biridir.
Ama Azerbaycan’ın güzel türküsü Laleler’deki gibi “Bir qonaq gelesiz bize laleler” demekle olmuyor.
Akdeniz’in aşırı sıcakları nedeniyle lalenin adada yetiştirilmesi kolay değildir. Ekersiniz ve normal ölçülerinde değil küçücük laleler elde edersiniz. Bir sene sonra hiç çıkmaz veya daha da küçük çıkar.
Lalede başarılı olmak için iddialı değil, bilgili olmak ve adanın iklimine müsait soğanları bulup ekmek gerekir.
Bunların arasında en uygunu adanın kendi lalesi olan Tulipa Cypria’dır. Ama bulamazsınız çünkü dükkânlarda satılmaz. Kimyevi ilaçlar ve yayılma alanlarının tarım alanları altında kalması,
çocukluğumda birçok yerlerde görülen bu şarap koyusu lalelerin neredeyse kökünü kuruttu.
Bu sene sonbaharda arkadaşım yeşil elli Hikmet Uluçam’dan aldığım tohumlardan lale elde etmek için ciddi bir girişimde bulunacağım.
Tohumun laleye dönüşmesi beş ila yedi yıl kadar uzun bir zaman alacaktır ama bu beni yıldırmaz. İnsanın ektikleri veya diktiklerinin sadece kendisi için olmadığını çoktan öğrendim.
Eğer Kıbrıs lalesine rastlarsanız kesmemenizi, hele hele sökmemenizi tavsiye ederim. Bir defa Tulipa Cypria koruma altındadır. İkincisi, soğanı o kadar derindedir ki parçalamadan zor çıkartırsınız.
Bir bahçe yazısından öğrendiğime göre; ilkbaharda gür çıkması için sonbaharda ekilen lale soğanının 10 santigrat derecedeki toprakta üç ay civarında beklemesi gerekir. Toprak bizde bu kadar genellikle Kasım ayında soğur. Bir de ekimi Ocak’tan fazla geciktirmemek lazım.
Soğanları buzdolabında kâğıt veya ağ bir torbada veya yumurta kartonlarında saklayarak doğaya bir numara çekilebilir, ama bu her zaman pratik olmayabilir.
Soğanların çıkardığı gazlar yakında saklanıyorsa
meyveleri bozabilir, bir defa.
En iyi yol Akdeniz bölgesini seven lale soğanlarını seçmektir. Bunlar 15-40 santimetre boyuna ulaşan botanik veya minyatür lale türleridir. Bir de daha uzun ve uzun ömürlü, birçok çeşidi olan Darwin türü uygundur. Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden şu sitede her iki türün bol örneği bulunabilir: (https://www.dutchgrown.eu)
Bu laleler bizim buralara dayanıklıdırlar. Daha da iyisi kendilerini yerleşik yapıp müdahale gerektirmeden çoğaltırlar ve arka arkaya her yıl çıkarak ilkbaharda bahçeye renk katarlar.
Bu sonbaharda bir yolunu bulup bahçeme mümkün olduğu kadar çok lale ekmeye kararlıyım.
Laleler, laleler…
Paylaş
Ruh İkizi 4 Yıl Önce
Kolay gelsin Metin bey. Bitkiler âlemi çok güzel paylaşmışlar. Her bitki her yerde olmuyor. Doğayla zıtlaşmanın manası yok.Her yörenin kendine has bir türü vardır.
m.Şakir 4 Yıl Önce
Çocuk iken karanfil kokusuna bayılırdım.
Pınar Kaston 4 Yıl Önce
Lâle zamanı İstanbul'un parkları, bahçeleri tam size göre.
Cemal Uzunoğlu 4 Yıl Önce
Metin bey, merhaba, Phillip Larkin'in bir önceki yazınızda son dört dizesini paylaştığınız Dockery and Son şiirinin çevirdiyseniz tamamını okumayı çok isterim. cemaluz@kreaturka.com
metin munir 4 Yıl Önce
Şiirin tamamını çevirmedim ama muhakkak bir başkası çevirmiştir Cemal Bey.
Gurel ASIK 4 Yıl Önce
Lalel orta asya tasavvuf geleneginin semboludur. Osmanlıya prdan tasınmıstır . Hollandalı gezgin osmanlıya bu nedir diye sordugunda sarıgını soruyor sanmıs ve Tulbent demistir bu zamanla Tulip e gonusmustur. Saygılar.