Başbakanı ve bakanları hangi partiden olursa olsun hiçbir şey başarması mümkün olmayan bir hükûmetin kurulması için bir politika tiyatrosu oynanmakta gene Lefkoşa’da.
En komik olan da ciddiyeti... Görev vermeler ve almalar ve bırakmalar ve samimiyetten uzak klasik laflar etmeler.
Ersin Tatar iki yıla yakın başbakanlık yaptı.
Yaptığı işe yarar bir tek şey, hatırlanmaya değer bir tek lafı var mı?
Haksızlık yapmayalım. KKTC’nin kurulduğu 1983’ten bu yana kurulan 23 hükûmetin kaçı ne yaptı da Tatar yapacaktı.
İş yapmayı istemeyen bir politik kültüre sahibiz bu adacıkta.
Siyasette amaç bir mevkiye gelmektir, o mevkiye gelip iş yapmak değil.
Hedef o mevkinin maddi ve manevi rantını yemek ve o mevkiye tekrar gelmek için kamu kaynaklarını kullanmaktır.
Bizde saygı makamadır, o makamda yapılan işe değil.
Kamu yararı konsepti bulunmaz.
Siyasi faaliyetin ana amacı ayrım yapmadan bireylerin yararına olacak şeyler yapmak, toplumun refahını ve öğrenim düzeyini yükseltmek değildir.
Herhangi bir politikacıyı kenara çek “refahı artırmak için hangi önlemleri alacasın, aklındaki reformlar nedir” diye sor, kem küm'den başka cevap alamazsın.
Mümkün değil alamazsın. Çünkü bu konulara hiç kafa yormadı. Bir planı ve programı yok.
Bu konuda ne kadar yeteneksiz, hatta guno olduğumuzun en güzel örneği Türkiye’den gelen sudur.
Suyun anakaradan adaya akıtılacağı yıllarca önceden biliniyordu. Ama suyu dağıtmak için bir altyapı inşa edilmedi, akla dayanan bir kullanım programı yapılmadı.
Ne yapıldı? Suyu kim satacak, parasını kim alacak kavgası yapıldı.
Yıllar geçmesine rağmen su hâlâ en yararlı olabileceği yerlere, yani Mesarya Ovası’nın ve Güzelyurt’un tarım alanlarına akıtılmıyor.
Ne zaman akıtılacağı da bilinmiyor. Bu konu artık konuşulmuyor bile.
Tevekkeli değil Türkiye bizi ciddiye almıyor.
Rumlar ise bir yerleri ile gülüyor. Adanın en güzel, en verimli yerlerini ellerinden aldık ve çöplüğe çevirdik çünkü.
Bazıları siyasetteki çöllüğün parlamenter sistemden kaynaklandığını ileri sürerek başkanlık sistemi için kamuoyu yaratmaya çalışıyor.
Ankara’nın isteğinin de bu yönde olduğuna dair ısrarlı söylentiler var.
Türkiye’de de parlamenter rejim yavaş ve etkisiz olduğu iddiası ile değiştirilmiş başkanlık sistemine geçilmişti. Demokrasi geleneğinin köksüzlüğü tek adam rejimine yol açtı. Sonuç ortada.
KKTC’nin sorunu sistem değildir. Siyasi kadronun yetersizliği, kamunun vergi toplamadığı için züğürt olması, etkin bir yönetim altyapısı olmamasıdır.
Bu kadrolar ve mantalite ile hangi rejim kurulursa kurulsun çalışmaz.
Ama olsun. Bize de başkanlık sistemciği gelsin. Biz de sarayların ve Mercedes’lerin çözüm olmadığını öğrenelim.
Sonra?
Sonrası Allah kerim.
Kurun artık bir hükümetçik be çocuklar
Paylaş
ruh ikizi 4 Yıl Önce
100 yıl önce, 300 yıl gerideydik.Şimdi?...
ali özdemir 4 Yıl Önce
Batıda hükümet hizmet için vardır bizde hükmetmek için
Öz 4 Yıl Önce
Salamis, Soli, Marion-Arsinoe (Poli), Kurium, Kitium, Amathus, Lapithos ,Tamassos (Politiko) ve İdalion(Dali) Çözüm eski site devletlerinde aranmalı
ali özdemir 4 Yıl Önce
bizde siyaset meslektir . Çoğunluk aynı sülale devam eder hiçbir mesleği olmayan insanlar ömürboyu siyasetcidir.
Gurel ASIK 4 Yıl Önce
Eh bu da bir ogrenme seklidir , bir bedeli olacak tabi
Ahmet Ertugan 4 Yıl Önce
Acı gerçekler.
Derya Akmaz 4 Yıl Önce
Toplumlar demokrasiye sahip oldukları zaman değil, onu içselleştirip uygulayabildiklerinde demokrasinin bir değeri olur.