Remzi SAMAR
Mürüvvet Batur 75 yaşında... Çileli bir hayat sürmüş Türkiye’de... Kader onu 2 yıl önce Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan kızının yanına sürüklemiş...
Ömrünün son yıllarında biraz huzur bulurum diye geldiği adada, kızının sigorta borcu nedeniyle sınır dışı edilmesinden sonra Mürüvvet Batur’un hayatı kabusa dönmüş...
Adaya geldikten 2 ay sonra, Türkiye’de öldü diye yaşlı maaşı da kesilen talihsiz kadının, Kuzey Kıbrıs’ta yardım için çaldığı tüm kapılar ise yüzüne kapanmış...
Diyalog’a, Lefkoşa’da oturduğu derme çatma evinde hazin hayat hikayesini anlatan Mürüvvet Batur, belediyeden yardım talebinde bulunduğunu, kendisine sahip çıkılmadığından dert yandı. Mürüvvet Batur, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Elçiliği’nin kendisine el uzatmasını istiyor.
Zor koşullarda yaşam
Bir evin bahçe bölümünde yapılan eski bir barakada kalan Mürüvvet Batur, son bir yıldır Kuzey Kıbrıs’ta hapsolduğunu, ne buradan gidebildiğini ne de burada kalacak kimsesinin olduğunu gözleri dolarak anlatıyor.
Yıllarca Türkiye’de yatalak eşine baktığını kaydeden bakıma muhtaç teyze, eşinin ölmesinin ardından bir umutla yanına geldiği kızının da adadan gönderilmesi sonucunda tek başına ortada kaldığını söylüyor.
Çocuklarının durumu da zor...
KKTC’de 25 yıl kalan kızının çalıştığı yerlerde sigortasının yapılmamasından dolayı adadan kovulduğunu ve 75 bin TL ceza verildiğine dikkat çeken yaşlı teyze, Türkiye’de 2 kızının daha yaşadığını ancak onların durumunun da çok kötü olmasından dolayı onlara da gitmek istemediğini ifade ediyor. Yağmur yağdığı zaman odasının sel aldığını belirten Batur, “Komşular da olmasa açlıktan ölürdüm” diye konuşuyor.
Son umudu elçilik...
Hayatının hep çileyle geçtiğini belirten Mürüvvet teyze, 2 erkek çocuğunun da yıllar önce kanser hastalığından hayata veda ettiklerini kaydetti. Mürüvvet teyze şöyle dedi, “Komşular sağolsun arada yemek getiriyorlar. Onların sayesinde yaşıyorum. Belediyeden yardım talep ettik. Ama ilgilenen olmadı. Burada kaldığım ev de ortada, camları yok. Geceleri hava buz gibi oluyor. Ölüp kalacağım diye de korkuyorum. Hasta olsam bakacak kimsem de yok. Bir tüplü sobam var. Onu da yakmaya korkuyorum. Tüpüm biterse kim dolduracak. Hasta olsam yataklara düşsem kimse de bakamaz. Son umudum Türkiye Elçiliği, belki onlar bana yardım eder...”
“Belki kızım gelir diye hep dışarıyı izliyorum”
Bir yıldır belki kızı gelir diye koltukta oturup sürekli dışarıyı seyrettiğini anlatan kimsesiz kadın, “Ama gelmiyor. Bu adada kimsesiz kaldım. Yağmur yağdığında evin içi su doluyor. Suları çekemiyorum. Bu yaşlı halime ayakta bile zor duruyorum. Tansiyon hastasıyım. Birkaç hastalığım daha var. Doktora da gidemiyorum. İlaçlarımı çok zamandır kullanamıyorum. Ne ilaç alacak ne de doktora gidecek param yok” dedikten sonra gözyaşlarına boğuluyor.
“Yaşlı maaşım öldü diye kesilmiş”
Türkiye’de 2012 yılında kendisine yaşlı aylığı bağlandığını ifade eden Mürüvvet teyze, bu parayı da sadece 2 ay alabildiğini bildiriyor. Öldü diye maaşının kesildiğini aktaran Mürüvvet Batur, “Sonra da öldü diye aylığımı kesmişler. Hiçbir gelirim yok. Allah rızası için yardım bekliyorum” diyerek duyarlılık gösterecek tüm kesimlere çağrıda bulunuyor.