HK Ajans
İstanbul’da yaşayan Dr. Halil Onalt, bir hekim olmasına karşın, şimdilerde felsefe okuyarak kendisine katkıda bulunuyor. Yaşam felsefesi konusunda önerilerde bulunan Onalt, “En güzel yaşam kendi pencerenizden gözükendir” dedi. Spor yapmanın insan hayatı için ne kadar önemli olduğuna da işaret eden Dr. Onalt, kendisinin fazla kilolarından kurtulmak için koşmaya başladığını ve bugüne kadar farkındalık yaratmak adına 30’a yakın yarışa katıldığını anlattı. Sağlıktaki sorunlara da değinen Onalt, aile hekimliğine ülkede bir an önce geçilmesi gerektiğini, hastane yaparak sağlıktaki sorunların çözümlenemeyeceğini ifade etti. Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin deneyimlerinden yararlanmanın ne kadar önemli olduğuna da vurgu yapan Dr.Halil Onalt, ülkesine ve arkadaşlarına olan özlemini de dile getirdi. İşte detaylar...
Soru: Kamuoyunun sizi daha yakından tanıması için bize kendinizi anlatır mısınız?
Onalt: 4 Kasım 1972 tarihinde dünyaya geldim. Limasol’un Beşevler (Pendagomo) baba evim. Annem Yılmazköylü (Şillura). Dikmen (Digomo) 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra büyüdüğüm yer. Dikmen İlkokulu’nda okudum. Çocukluğum sihari yolu dedikleri Taşkent’ e giden yolda köyün son evinde geçti. En iyi arkadaşlarım kitaplarım oldu. Bol kitap okumam okul başarımı artırdı. Köy okulunun değerli öğretmenlerinin yardımıyla da Türk Maarif Koleji’ni kazandım. 1990 TMK mezunuyum. Gurur verici bir okuldu. Bana hayat disiplini ve görüşü kattı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, tıp tahsilim için hedeflerimin en üstlerindeydi. Kazandığım zaman çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Burada da kaliteli bir eğitim aldım. Dönemimde 27 Kıbrıslı Türk Prof. ve doçent CTF’de eğitim vermekte idi. Tümünü yakından tanıdım. Hem öğretmenlerim, hem hemşehrilerimdi. TC vatandaşlığı bile alamamış bunun için mücadele eden bu başarılı insanlar benim Türkiye’de kalma kararımda da etkili oldular diyebilirim. Bir dönem ÜTK ve çok sevdiğim Genç Kıbrıslı dergisi çalışmalarım oldu. Bu sayede bugün siyaset sahnesinde en önde olan kişilerle arkadaşlıklar, dostluklar edindim. Onlar benim erken uyanmış çağla çiçeklerimdir. Hep barışa açtılar.
Soru: Kaç yıldır yurt dışında yaşıyorsunuz ve İstanbul’da yaşamaya iten neden nedir sizi?
Onalt: Altı yılın sonunda okulumu bitirdim ve çeşitli polikliniklerde aile hekimi gibi çalışmaya başladım. Geceleri nöbetlere kalıyor sıfır yaştan, yüz yaşa tüm insanlara hem hekimlik hem de danışmanlık yapıyordum. Onların tedavilerini ve yol gösterme işleri benim için bir tutkuya dönüştü. Bu arada Kentsel Tasarım uzmanı ve Şehir Plancısı Ayşen Onalt ile hayatımı birleştirdim. Yaşam felsefemizi birlikte gerçekleştirdik. İki evladımız Ahmet ve Sıla İstanbul’da doğdu. Bugün biri yirmi, biri on üç yaşında.
Soru: İstanbul’da yaptığınız iş konusunda bize biraz bilgi verir misiniz?
Onalt: Güçlü Tıp Merkezi adında bir sağlık merkezinde acil doktoru olarak çalışmaktayım. Hastalara tedavi ve danışmanlık hizmeti vermekteyim. Bunun yanında Felsefe eğitimim için üniversiteye devam ediyor ve bazı STK’larda aktif olarak çalışıyorum. Fazla kilolarımı atmak için başladığım koşu aktivitemi de yılda 30’a yakın yarışa katılarak farkındalık yaratmaya çalışıyorum.
Soru: Yaptığınız iş ile ilgili Kıbrıs’taki durumu değerlendirir misiniz?
Onalt: Aile hekimliği, yeni hükümetin acil olarak KKTC’de hayata geçirmesi gereken en önemli görev. Bu konuda kararlık ve 1. Basamak sağlık hizmetinin önemini anlamak gerekir. Bu konuda gerekli altyapı için TC’den yâda Avrupa Birliği’nden yardım alınması gerekir ve bildiğim kadarı ile bu yollar açık. Siyasi kararlılık işin çözümünü sağlar ve KKTC’de sağlık huzura erer. Sadece hastane yatırımı asla sorunları çözmeyecektir.
Soru: İstanbul’da Kıbrıslı Türklerin kurduğu dernekte ne gibi faaliyetler yapıyorsunuz ve beklentiniz nedir KKTC hükümetinden?
Onalt: Kıbrıslı dostlar, henüz Kıbrıs ile çok sıkı bağı olan insanlardan oluşuyor. İstanbul’da yaşıyorlar ama her gün akıllarının yarısı orada. Yatırımları da var, evleri de. Bir saat mesafeden bahsediyoruz. Bu potansiyeli fark edip onlarla birlikte yürümek isteyen kazanır. Sadece devlet değil özel üniversiteler ve şirketler de.
Soru: KKTC’ye baktığınız zaman nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Onalt: Ben tatillerde köyümü görüyorum. Çok başarılı bir belediye başkanımız var ve Dikmen geleceğin yıldızı. Lefkoşa ve Girne’ye yakınlığı ile büyük avantaj. Girne’nin seçtiği yola saygı duyarım ama çok dikkatli ve disiplinli uygulamalar olmaz ise şehrin sorunları artar ve yaşanamaz olur. Uzlaşı ve paylaşım benim halkıma çok yakışıyor. Kıbrıs Türkü akıl ile aydınlık günlere ilerlemeye devam edecektir. Dünyadaki mülteci sorunlarını ve göç dalgalarından oluşan sorunları en iyi anlayacak halk da benim halkımdır.
Soru: İlerleyen dönemlerde adaya dönüş yapmayı düşünüyor musunuz?
Onalt: Elbette, kapalı bir toplumuz. Dünyayı tanımalı ulaşım ve iletişimin önemini kavramalıyız. Sosyal medyanın gücü, disiplinler arası koordinasyon yenidünyanın yeni pencereleri. Spor ve sağlık üzerine bir ton konuşma yapabiliriz. Yarının dünyası için yurtdışındaki Kıbrıs Türkleri bizim penceremiz. Onları bir araya getirmek çok zevkli ve çok yol açıcı olur.
Soru: Kıbrıs ile ilgili anılarınız nelerdir?
Onalt: Dikmen İlkokulu bizim için ikinci bir yuva oldu. Atatürk koşuları yapardık. Bir insanın ne kadar hızlı olabileceğini Cahit arkadaşımdan, ne kadar dayanıklı olabileceğini Orhan’dan, ne kadar çalışkan olunabileceğini Muazzez’den, ne kadar başarılı olunabileceğini Nursel’den öğrendim. O kadar güzel bir sınıfım vardı. Tek tek hepsinden bir şeyler öğrendim. Hayatıma da onlardan öğrendiklerimi uygulayarak başarı sağladım. En iyi öğretmenleriniz
Arkadaşlarınızdır aslında. Anılarınızı hep hatırlayın ancak gününüzü yarın yokmuş gibi yaşayın benim eşimin ve çocuklarımın hayat felsefesidir... Geçmiş hesaplaşmalarda yaşarsak hiçbir sorunumuzu çözemeyiz.
Soru: Son olarak neler söylemek istersiniz?
Onalt: Yeni hayat “Ustaca Yaşam” gerektirir. Mutluluk sadece özgürlükte saklıdır. Özgürlüğünüzü bireysel olarak kazanmaya bakın. Koşun, spor yapın, her gün yaptığınız rutinleriniz olsun. Çeşitli kültürlerden etkilendiniz. Ancak hiç biri size uygun değildi. Çünkü en güzel yaşam kendi pencerenizden gözükendir. Bunu erken fark eden kazanır. Ben bunu koşarak keşfettim. 36km Kapadokya koşusu geçen yıl en uzun koştuğum koşuydu. İnsan bunca yıl yaşadıklarımızın hesabını görüyor koşarken. İçsel bir uyanış gerçekleşiyor. Takıntılarımız, savaşlarımız, tartışmalarımız, koşuşturmalarımız geride kalıyor. Sadece gücünü ve doğayı yeniden keşfediyorsun. Gerisi mutluluk. Benim insanıma en büyük tavsiyem arabalarından inmeleridir.