Diyalog Gazetesi

Yatırımcı Gelmeli

KIBRIS

45 yılda neler yaptık, neler yapmalıyız?: Dışişleri eski bakanlarından Vedat Çelik, 45 yılda önce 570 dolar olan milli gelirin 12 bin dolara yükseldiğini söyledi

Çiğdem AYDIN

Diyalog sordu Eski siyasiler yanıtladı (2)

Dışişleri eski bakanlarından Vedat Çelik son 45 yılda Kıbrıslı Türkler açısından önemli ilerlemelerin olduğunu, fert başına düşen milli gelirin 570 dolardan 12 bin dolara yükseldiğini söyledi. Çelik, daha çok yatırımcının gelmesi halinde ekonominin daha da gelişeceğini belirtti. Dışişleri eski bakanlarından Kutlay Erk de Kıbrıs Türk halkı 45 yıllık süreçte ekonomik ve siyasi olarak gelişme ve ilerleme gösterdiğini söyledi. Erk; Türkiye’nin ‘uygulattığı’ mali ve ekonomik politikalardan şikayet etti.

Ne dediler?.. Ne dediler?..

Vedat Çelik (Dışişleri eski bakanı, Parlamenterler Birliği Başkanı) “Şimdi sıfırdan kurulan bir devlet olduğumuz için ilerlemedik demek olmaz. Elbette ilerledik hem de onca zorluğa rağmen. Biz KKTC olarak ayrıldığımızda Rumların fert başına milli geliri 2 bin 300 dolardı bizim ise Türkler olarak 570 dolardı. Şimdi fert başına milli gelirimiz 12 bin dolar civarındadır. Bu da ekonomik anlamda geliştiğimizi gösteriyor. 
Ama daha iyi olur muyduk? Evet istersek olabiliriz. Ama planlı çalışacak siyasetçi ihracatın önü açılacak yatırımcının önünü açılacak. Halk yararına devlet yararına ciddi çalışmalar yapılacak. Bana göre ülkenin en büyük sorunu ulusal konudur gerisi her şekilde gelir. Bu topraklarda yaşadığımız sürece mecburen ekonomiyi de düzelteceğiz diğer başka sorunlarımızı da ama ulusal dava en mühim olanıdır. 
İkinci en büyük sorunumuz ekonomidir. Orada da başta söylediğim gibi lokomotif sektörlerin önünü açacaksınız, yatırımcı getireceksiniz, ihracatı yükselteceksiniz.” 

Kutlay Erk (Dışişleri eski Bakanı) 
“20 Temmuz 2974 harekâtının üstünden geçen 45 yıllık süreçte ekonomik ve siyasi olarak Kıbrıs Türk halkı gelişme ve ilerleme göstermiştir. 1974 öncesi mal ve hizmet üretimi ve ticareti konularında kayda değer bir ekonomi faaliyeti olmayan halkımız, 1974’te önce Kıbrıslı Rumlardan kalan mal ve hizmet üretim kaynakları – araçları – malzemelerini kullanarak ekonomik faaliyetlerine başladı. 
Özellikle sanayi üretimde bilgi birikimi olmayan, turizmde sınırlı bilgi birikimine sahip olan halkımız, kısa sürede bunların üstesinden gelebilmiş ve ihracat yapan sınai üretim, turist konaklamasında üstün hizmet sunabilen turizm faaliyetlerinde süratle yol almıştı. İç Pazar faaliyetleri de yoğunluğunu artırarak devam etti. Müteahhitlerimiz yurtdışında, örneğin Libya’da şehir yapılaşmasında üstlenici firmalar oldu. Bu hızlı gelişim 1980’li yılların ortalarından itibaren, Türkiye’nin uygulattırdığı mali – ekonomik programlarla ve Türkiye’den hormonlanmış sermayenin Kuzey Kıbrıs sermayesine haksız rekabetle gerçekleştirdiği yatırımlar sonucu durağanlaşmaya ve gerilemeye başladı. Süreç içinde istikrarsız TL’nin Kuzey Kıbrıs’taki ekonomi üzerindeki yıkıcı etkileri de Kıbrıslı Türklerin bugünlerdeki hazin ekonomik yapısının etkenlerindendir. Artık yurtdışında müteahhitlik hizmeti yapan Kıbrıslı Türk firma yoktur, iç pazardaki büyük müteahhitlik işlerini de Türkiye’den gelenler yapıyor. Yüksek eğitim sektöründe çok başarılı bir süreç ilerlerken, hormonlanmış Türk üniversiteleri Kuzey Kıbrıs’a yerleşti ve yerel üniversitelerle haksız rekabete girişti. 45 yılın sonundaki Kıbrıs Türk ekonomisi, başladığı hız ve verimliğinin gidebileceği yüksek başarı seviyesine ulaşması, ekonomide kendine yeter Kıbrıs Türk halkını kendi siyasi stratejisine uygun bulmayan ve başarıları da kıskançlığı nedeniyle içine sindiremeyen Türkiye hükümetlerinin etkin önlemleri sonucu önlenmiştir. Bugün artık Türkiye’ye ve Türkiye sermayesine bağımlı bir Kıbrıs Türk ekonomisi vardır. Kıbrıslı Türklerin hiç hak etmediği bir sonuç. 
Ekonomide istikrar, büyüme ve yatırım iklimi yok, sağlıkta düzen yok, eğitimde çağdaşlaşma yok, alt yapılarda kalite yok, ülkesel fiziki planlar yok, dış ilişkilerde yoğun lobi faaliyeti yapacak bir starteji yok… Doğu Akdeniz’in hidrokarbonları konusunda Kıbrıslı Rumların ve Türkiye’nin tavırları adayı ateş çemberine sokuyor, haberleşmede sömürülüyoruz, limanlarımızı elim izden almak istiyorlar, güneş enerjisinden yararlanamıyoruz, Kıb-Tek’i de kapatıp enerjide Türkiye’nin insafına terk etmek istiyorlar… Sporda dünyadan dışlanmışız. Demokrasimize ve kimliğimize Türkiye müdahalesi var… Daha sorunlar var aslında ama söyledikçe insanın morali bozuluyor…
Acilen yapılması gereken aslında Kıbrıs Türk sağ siyasetinin ‘Milliyetçilik – Anavatancılık’ sektörü nemaları ile Kıbrıslı Türkleri getirdiği bu aşamayı özeleştiri ile değerlendirmesi ve kendi insan kaynaklarımız ile kendi ekonomi kaynaklarımızı buluşturup yönetmemizdir. 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.