Serap Turan EVRAN
Gazimağusa’ya bağlı ve yaklaşık 3 bin nüfusun yaşadığı Vadili Belediyesi’nde, 1938 yılından bu yana hizmet veren, en son geçtiğimiz yıl 80 bin liralık harcama sonrası iyileştirilen Sağlık Ocağı dün kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Bölge halkı; yaşlısından gencine, kadının da çocuğuna birçok insana hizmet veren, kurulduğu ilk günden itibaren de birçok yaraya merhem olan Vadili Sağlık Ocağı’nın, bir günde üstelik haber bile verilmeden kapatılmak istendiğini söyleyerek yetkililere ateş püskürdü.
Haberi duyan köylüler, sağlık ocağının yoluna düştü, kapatılılmasına mani oldu.
Sağlık Bakanlığı’nın, yangından mal kaçırırcasına sağlık ocağındaki cihazları almak için bölgeye ekip gönderdiğini söyleyen vatandaşlar, “Olayı farketmesek tüm eşyaları yükleyip götüreceklerdi” dedi.
Vadili sakinlerinin iddiasına göre bu olayın arkasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Ömer Gür var. Köylüler, Ömer Gür’ün, Vadili’deki sağlık ocağını kapatıp içerisindeki cihazları kendi köyü olan Akdoğan’daki sağlık ocağına götürmek ve Akdoğan’ı merkez sağlık ocağı haline getirmek istediğini savundu.
Adahan: Vadili’ye tecrit politikası uygulanıyor
Sağlık Ocağı’nın kapatılma kararından kendisinin bile haberi olmadığını söyleyen Vadili Belediye Başkanı Mehmet Adahan da “gerekirse nöbet tutarız” diyen halkına yanınızdayım mesajını verdi. Adahan, sağlık ocağının kapatılmak istenmesini ise Vadili’ye uygulanmak istenenilen tecrit politikası olarak yorumladı.
“Satılık Köye hoş geldiniz”
Diyalog muhabirine konuşan Adahan, yaşananlar karşısındaki şaşkınlığını “Satılık köye hoş geldiniz sözleri” ile özetledi.
Adahan şunları söyledi: “Geçen yıl 80 bin lira para harcadığımız Sağlık Ocağımız maalesef elimizden alınıyor. İçinde hemşiresi ile temizlik elemanı ile gayet güzel bir hizmet veriyordu. Özellikle şeker hastalarına ve tansiyon hastalarına ön müdahalede çok ciddi bir hizmet verdi. Daha önceden hafta bir doktorumuz da geliyordu. Fakat ne yazık ki önce doktorumuz görevden alındı, ardından hemşiremiz ve hadememiz. Son olarak da sağlık ocağının içerisinde ne var ise söküp götürmek istediler. Üstelik hiç haberiz olmadan yapıldı bu iş. Köylümüzden aldığım haber üzerine sağlık ocağına geldim bir baktım ki sağlıkta çalışan işçiler gelmiş, her şeyi götürmeye çalışıyor. Vakit kaybetmeden Sağlık Bakanlığı’nın müsteşarını aradım. Neden buradaki cihazları Akdoğan’a götürüyorsunuz diye sordum, aldığım yanıt ise beni çok şaşırttı. Dediler ki; ‘bizim politikamız merkezileşmedir.’ Ben de merkezileşme politikasını birinden söküp, diğerine aktararak mı yapıyorsunuz dedim. Bu zihniyet çok yanlış bir zihniyet. Benim bildiğim merkezileşme politikası, var olanı yaşatıp geliştirmektir. Üstelik sadece bizim sağlık ocağımız da değil, diğer çevre köylerinin sağlık ocaklarını da kapatıp, Akdoğan’a sevk edeceklermiş. Son 1,5 yıldır halka hizmet verildiğini düşünmüyorum, hep bir eziklik ve güvensizlik içerisindeler. Biz Vadililer olarak kendi sorunumuzu kendimiz çözmeye çalıştık. Ama mevcut iktidar geldi gördü ki; bunlar yaptı, biz de alalım buradaki malzemeleri Akdoğan’a götürelim. Eğer gerçekten Akdoğan’ı merkez yapmak istiyorlarsa kendi kaynakları ile yapsınlar. Bizim ya da bir başkasını malını alarak kaynak oluşturmaya çalışmasınlar.”
“Verdiğimiz yetkiyi almasını da biliriz”
Vadili Belediye Başkanı; siyasilere seslenerek, “Bizim verdiğimiz yetki ile göreve gelenleri, o görevden almasını da biliriz” dedi.
Adahan sözlerine şöyle devam etti, “Sağlık Bakanlığı bize hiçbir bilgi vermedi, sağlık ocağınız kapatılacak diye. Ki bırakın bugün biz düşüncelerimizi, projelerimizi sunmak istediğimizde bile sıkıntılarımız var. Ben ne yaparsam doğrudur zihniyeti ile hareket ediyorlar. Para harcadığımız projelerimizin önüne hep engel konuluyor. Mesela su projesi için 700 bin lira harcadık, ama hala daha kuyuya dalgıcı indirip su alamıyoruz. Düşünceleri nedir onu da bilmiyoruz. Sanırım Vadili’ye ciddi bir tecrit politikası uygulanmaya başlandı, köyün gelişimini durdurma konusunda bir siyaset güdülmekte. Çünkü bütün kapılar bize kapalıdır. Verilen sözler hep vaat noktasında kalıyor. Zaten devletin bize her hangi bir parasal katkısı da yok, biz kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyoruz. Yani kısacası hükümet ciddi şekilde Vadili’ye tecrit politikası uyguluyor. Bütün Vadili halkı şoktadır, devletin aldığı bu karar noktasında. Biz çok tepkiliyiz, Vadili bölgesinin bunu hak ettiğini düşünmüyorum. Bu yaşanan olaydan sonra Çevre Bakanlığı’ndan talep ettiğimiz randevu bile iptal edildi. Görülüyor ki iki parti; CTP ve DP-UG danışıklı dövüş noktasında. Biz Vadili’de halkla iç içeyiz.”
Tünel Öksüzoğlu (Vadili Muhtarı): Yapılan baskındır
Sabah saatlerinde yaşanan olayın birebir tanığı olan Vadili Muhtarı Tünel Öksüzoğlu da baskın olarak nitelendirdiği kapatma girişimini şu sözlerle değerlendirdi: “Geçtiğimiz gün; Sağlık Bakanlığı’na gittim, Sağlık Dairesi Müdürü ile görüştüm. Bana Sağlık Ocağı’nın kapatılacaklarını, Akdoğan’ı merkez haline getireceklerini söylediler. Rum zamanında burası merkez sağlık ocağıydı. Neden diye sorduğum da hiçbir cevap vermediler, ama bugün buradaki yaşlılarımız ne yapsın? Ölüme mi terkedilsinler. Biz istiyoruz ki; doktor haftada 2 gün, hemşire de haftada 5 gün gelsin. Bugün ben ve köylümüz olmasaydı, tüm malzemeleri alıp gideceklerdi, engel olduk. Bu binayı bize belediye yaptı. Ama bugün bu sağlık ocağının kapanacağından Belediye Başkanı’nın son gün haberi oldu. Resmen hiçbir bilgi vermeden habersizce baskın yaptılar. Biz olmasaydık, her şeyi alıp gideceklerdi.”
Çareyi, kilidi değiştirmekte buldular
Vadili muhtarı; yaşanılanlar üzerine çareyi sağlık ocağının anahtarlarını değiştirmekte bulmuş. Hiç vakit kaybetmeden kapının kilidini ve anahtarlarını değiştiren Öksüzoğlu, gerekirse uyumayız, nöbet tutarız ama asla sağlık ocağımızı kapattırmayız diyor.
Vadili sakinlerinden bazıları da yaşanılan olay karşısındaki tepkilerini şu şekilde seslendirdi:
Mahmut Özer: Tüm köy karşı
Geldiler taşıyorlardı biz engel olduk. Çünkü o malzemeler buraya diş ünitesi kurulacak diye gelmişti. Ama bir baktık ki yükleyip götürüyorlardı. Karşı çıktık hepimiz, göndermedik. Yaklaşık bir yıldır ne hemşire var, ne de doktor. Daha önce en azından bir hemşiremiz vardı, yaşlıların iğnesini yapıyordu. Haftada bir gün de doktor geliyordu, Lefkoşa’ya gidemeyen yaşlıların derdine çare oluyordu. Ama ne yazık ki bir yıldır hizmet alamıyoruz. Rahatsızlandığımız da gidebilirsek Lefkoşa’ya, gidemezsek ölümle burun buruna kalıyoruz. Burayı neden kapatmak istiyorlar onu da anlamış değilim. Siyaset işi mi, hükümet işi mi bilmiyorum. Tek bildiğim bu köyün sağlık ocağına ihtiyacı olduğu. Geçen gün kimsesi olmayan bir amcayı ben aldım, Gazimağusa’ya hastaneye götürdüm, Ama bu insanlar her zaman bu kadar şanslı olamayabilirler.
Behçet Akçaba: Olayın ardında Ömer Gür var
Bütün kaynak, şimdi ki Sağlık müsteşarındadır. İlk günden Vadili ne Akdoğan ne, Vadililer Akdoğan’a gitsin tedavi olsun dedi. Bu sözü bizzat Sağlık Bakanı’nın müsteşarı Ömer Gür, göreve gelir gelmez söyledi. Bununla da yetinmedi, Vadili Sağlık Ocağı’nda çalışan hizmetli kadını aldı Akdoğan’a götürdü. Ondan sonra da haftada bir ya da 2 gün hemşire geldi. Daha sonra ise Sağlık Ocağı’na kimse gelmez oldu. Bizim sağlık ocağımız çok güzel çalışıyordu. Sağlık ocağımız bir yangın sonrası yok olmuştu. Ama belediye başkanımız, geçtiğimiz yıl orayı yeni baştan yarattı. Şimdi biz yaşlıların işi çok zor. Oğlu olan var ise şanlı; alır götürür babasını. Ama yok ise vay haline. Bugün anlamadığım; Akdoğan’ın nüfusu, bizim köyün nüfusu kadar. Dolayısı ile burada bir kasıt var gibi geliyor bize. Acilen bu sorunun çaresi bulunsun, kapatacaklarına bir hemşire göndersinler
Mehmet Körceğiz: CTP siyaseti...
Akdoğan Belediye Başkanı da CTP’nin, Sağlık Bakanlığı da CTP’nin. Vadili Sağlık Ocağı siyasete kurban gitti. Bir dönem bize doktor gönderdiler ama o da seçim öncesi biz halkın gözünü boyamak için yaptıklarını düşünüyorum. Seçimler bitti, doktor da gitti.
İsmail Üzüm: İnönü’ye neden dokunulmuyor?
Vadili Belediyesi 3 bin nüfusa hizmet ediyor, sağlık ocağını kapatacağız diyorlar. Ama bugün baktığımızda bin nüfuslu İnönü Köyü’ne hiç dokunulmuyor ise tahminim, bu bu işte başka şeyler var. Bizim sağlık ocağımız kapanıyorsa madem İnönü Sağlık Ocağı’nın da kapatılması gerekiyor. Ve can sıkıcı olan sağlık ocağının kapanacak olmasından ne bizim, ne muhtarın ne de Belediye Başkanı’nın haberi yoktu. Sabah sabah geldiler şok olduk, bu etik değil. Biz köylüler müdahale ettik de öyle kaldı eşyalar. Belediye Başkanı da olayın üzerine geldi ve kendi elleri ile o dışarı çıkartılan eşyaları geri içeriye koydu. Buradaki insanlara günah değil mi? Biz sonuna kadar direneceğiz, gerekirse nöbet bile tutarız.
Hasan Dağlı: Sağlığın siyaseti olmaz
Bu işin CTP’si, UBP’si, TDP’si olmaz. Sağlığın siyaseti olmaz. Buraya ambulans göndereceklerine, doktor göndereceklerine aksine sağlık ocağını kapatmak istiyorlar. İnsan sağlığı bu kadar ucuz mu?
Topel Menteş: Sağlık Ocağı 3 bin nüfusa bakıyordu
Bizim burada doktorumuz varken tuttular o doktoru başka yere gönderdiler. Biz doktor beklerken, bir anda bu olayla karşılaşılması köyde tepkiye neden oldu. 3 bin nüfusa bakıyordu bu sağlık ocağı. Şimdi bizi Akdoğan’a yönlendiriyorlar. Gideni var gidemeyeni var. Bu yaşlılarımızı kim düşünecek. Sadece bir tansiyon ve şeker ölçümü için bu insanları Akdoğan’a göndermek yazık değil mi? Sağlık Bakanlığı bu kadar aciz mi? Sormak istiyorum; bir hemşire göndermek bir doktor göndermek bu kadar mı zor? Ama bunların tek planı var o da sağlık ocağını kapatmak.
Erhan Göçmenoğlu: her köye bir sağlık ocağı yapılmalı
Ben Beyarmudu’nda yaşıyorum. Biz de sağlık ocağı var ama yarı buçuk çalışıyor. Olanları duydum ve çok üzüldüm. Sağlık ocakları kapatılmaz, aksine her köye bir sağlık ocağı yapılır. Bizdeki bu uygulama dünyanın hiçbir yerinde yok. Son dönemde her şeyde kısıtlamaya gidiyorlar, tutturmuşlar bir merkez diye. Ama bazen öyle şeyler oluyor; anında müdahale etmek gerekiyor. Peki, şimdi bu köyde birine bir şey olursa ne olacak? Merkeze gidene kadar belki de hayatını kaybedecek. Yetkililer ise elini ayağını çekecek; ömrü yoktu, vadesi dolmuştu filan diyecek.