Kuzey Kıbrıs’ın tanınmış hukukçularından Oktay Feridun, 1974 Barış Harekatı döneminde Başsavcı olarak görev yapıyordu. Merhum Necati Münir Ertegün ise Yüksek Mahkeme başkanıydı...
Oktay Feridun ile Necati Münir Ertegün, İkinci Barış Harekatı’nın tamamlanmasından hemen sonra, Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Rauf Denktaş’a Rum mülkleriyle iglili kapsamlı bir rapor sunmuştu. İki hukuk adamının raporunda, Rum mülklerinin kullanılması durumunda ‘kirasının’ bir banka hesabına yatırılması ve kesinlikle tapu verilmemesi vurgulanmıştı.
Aradan yıllar geçtikten sonra Diyalog’a konuşan Oktay Feridun, olası bir çözüm durumunda en büyük sorununun mülklerde yaşanacağını belirterek “bunun çözümü kolay olmayacak” dedi. Feridun, zamanında dönemin yöneticilerine uyarılar yapıldığını, ancak gereken ilginin gösterilmediğini belirterek, “Uluslararası hukuk kuralllarına göre bir yeri aldığın zaman buradaki malları başkasına veremezsin, ancak mesela askerin ikameti gibi zorunlu hallerde özel mallar kullanılabilir ama bunun kira bedelinin ödenmesi koşuluyla” diyerek, ciddi sıkıntıların yaşanacağına dikkat çekti.
Eski bakanlardan, avukat Oktay Feridun sorularımızı şöyle yanıtladı:
Siyasette sadece 2 yıl
Soru:Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?
Yanıt: Siyasete Hakkı Atun’un ısrarı üzerine girdim, aslında çok istekli de değildim. 1983 yılında girdiğim siyasete 1985 yılında son verdim. Bu iki yıllık sürede İçişleri ve Sağlık Bakanı olarak görev yaptım.
Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz ?
Yanıt: Mesleğim avukatlıktır, ama devlette yargıç ve başsavcı olarak da görev yaptım, şu anda emekliyim.
Soru: Ekonomik durumunuz nasıl?, Nasıl geçiniyorsunuz? Ne kadar maaş alıyorsunuz?
Yanıt: Bir sıkıntım yok.
Soru: Bakmak ile yükümlü olduğunuz kimseler var mı? Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?
Yanıt: Çocuklarım evlendi, şimdi torunlarım evleniyor.
Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık problemi yaşadınızmı?
Yanıt: Yaşlılık nedeniyle ufak tefek bazı sıkıntılarımız oluyor.
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı olan ilgisi değişti mi? Arayıp soran oluyor mu?
Yanıt: Hayır değişmedi, mesleğim gereği zaten insanlarla hep iç içe idik, kimler ahbabım ise siyasetten sonra da ahbablığımız devam etti.
Siyaset başarısız
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlar nelerdir neler yapılmalıdır?
Yanıt: Bugün siyaset her şeyimiz oldu, yatıp kalkıp siyasetle uğraşıyoruz. Ama malesef halkın içinde bulunduğu sorunlarla çok az ilgilenen var. Görüyoruz, kurultaylar, seçimler, bakanlık alamayanların küsmesi, işleri güçleri hep bunlar. Yani şu anki siyasetçileri pek başarılı bulmuyorum.
Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt: Cözümün olmasını isteyen birisiyim. Çözümün olması hem bizim, hem de Rumların yararınadır. Mesela Türkiye’den gelecek olan su bu ülke için büyük bir lütuftur. Bu sebeple Rumların da akıllı davranması ve bu lütuftan yararlanması onların çıkarınadır. Bildiğimiz gibi her iki tarfta da fanatikler var, bunlara çok dikkat etmemiz lazımdır. 1960 Anayasasını Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu hayatlarını tehlikeye atarak, tırnakları ile yaptılar. Bizim o zamanlar bu anayasaya dört elle sarılmamız gerekirdi, fakat biz bununla oynadık, işimize geldiğinde anayasa olarak gördük gelmediğinde ise reddettik. Halbuki bu anayasayı tüm dünya tanıyordu. Fakat dediğim gibi biz bununla oynadık sonra da bu fırsatı kaçırdık. Halbuki bu fırsatı çok iyi kullanabilirdik.
Anlaşma kabul edilmeli
Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?
Yanıt: İyi bir anlaşma önümüze gelirse hazır olmasak da kabul etmeliyiz. Çünkü bu konuda gerekenler daha sonra da yavaş yavaş yapılabilir kanısındayım.
Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?
En büyük sorun mal sorunu olacak, çözümü de kolay değildir. Aslında bu mal konusu ile ilgili sıkıntılar çok eskiden beridir var. Zamanında dönemin yöneticilerine çok uyarılar yapılmasına rağmen gereken ilgi gösterilmediği için Vakıflar İdaresinin olan birçok mal çeşitli yöntemlerle Rumların eline geçti.
Uluslararası hukuk kuralllarına göre bir yeri aldığın zaman buradaki malları başkasına veremezsin, ancak mesela askerin ikameti gibi zorunlu hallerde özel mallar kullanılabilir ama bunun bedelinin ödenmesi koşulu ile. Ben bu mal konusunda zamanında tüm ilgilileri bir yazı ile uyardım ama dinleyen olmadı, şimdi görüşmelerde bu konunun esas sıkıntı olduğunu gördüğüm için de ne kadar haklı olduğum anlaşılmış oldu.
Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?
Yanıt:Bu yaştan sonra ne yapacağım ki, normal hayatıma devam edeceğim.
Yarın:Gülboy Beydağlı