Crans Montana sürecine katılan Kıbrıs Rum Mülkiyet Çalışma Grubu üyesi Andreas D. Simeu, mülkiyet konusunun Crans Montana’da ele alınmadığını ancak öncesinde, Rum tarafının mülkiyet konusunda “kimi zaman beklenenin de ötesinde tavizler verdiğini ve bunların Kıbrıs Türk tarafını tatmin etmesi gerektiğini” söyledi.
Simeu, Haravgi’ye verdiği röportajda, Crans Montana öncesi süreçte önemli yakınlaşmalar sağlandığını ancak bunların tam olarak neler olduğunu söylemenin çok zor olduğunu belirterek “Çünkü karmaşık bir konu, iki tarafın önerileri ve sağlanan yakınlaşmalar uzun belgelerde yer alıyor. Tatmin edici düzeyde listelenmemiş bu belgelerde belirsizlikler ve hatta ihmaller var” dedi; özetle şunları ekledi:
“Genel görüntü, bizim tarafın çok önemli (bazı durumlarda beklenenin de üzerinde) ve mantıken öteki tarafın endişelerini tatmin etmesi gereken tavizler verdiğidir. Meselenin karmaşıklığından dolayı hazırlanan belgelerdeki bu görüntü uzmanların yardımıyla listelenmek, yeniden incelenmek, basitleştirilmek ve revize edilmek üzere yeniden gözden geçirilmelidir.”
Toprak konusu
Mülkiyet ile Toprak başlıklarını, her iki konunun da pazarlığa (al-ver) girecek olmasının birleştirdiğini anlatan Simeu, “Mülkiyet Kıbrıs Rum tarafının ‘vermesi’, toprak da ‘alması’ gereken başlık addediliyor” dedi, şu izahta bulundu:
“Dolayısıyla toprak düzenlemeleri çerçevesinde ne kadar çok toprak iade edilirse bizim taraf iade edilmeyecek bölgelerdeki mülklerin akıbeti konusunda o kadar bonkör olacak. Guterres Çerçevesi’nde toprak düzenlemeleri bölgelerinde mal sahiplerinin öncelikli (ama yüzde 100 değil) geriye kalan bölgelerde de kullanıcıların (ama yüzde 100 değil) önceliğe sahip olması öngörülüyor.”
Harita meselesi
Kıbrıs Türk liderliğinin değişmiş olması ve haritayı kabul etmiyor olması hatırlatılarak Kıbrıs Türk tarafının sunduğu haritanın geçerliliği sorulan Simeu, özetle şu cevabı verdi:
“Müzakerelerin kaldığı yerden devam edeceğinde uzlaşılması halinde, teorik olarak Kıbrıs Türk tarafı sunduğu haritayı (bizim taraf da kendi önerdiklerini) geri çekemez. Ancak öte yandan ‘her şeyde anlaşmaya varılana kadar hiçbir şeyde anlaşılmış sayılmayacak’ genel kuralı da geçerli. Dolayısıyla toprakla ilgili bir haritada uzlaşılmış olsa bile, nihai bir anlaşma çerçevesinde gözden geçirilebilir. Kıbrıs Türk tarafının haritasını çekmekte ısrar etmesini bekliyorum ancak bu trajik bir gelişme değil. Böyle bir şey bizim tarafa da daha önce yaptığı bazı önerileri geri çekme ve bazı sorunlu yakınlaşmaların gözden geçirilmesini isteme fırsatı verir.”
Mülk sahibine öncelik
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Dimopulos davasındaki kararından sonra kullanıcıların mal sahiplerinden daha çok hakkı olması gerekip gerekmediği sorusuna muhatap olan Simeu, ilgili kararın kullanıcıya bazı haklar tanıdığını ancak kullanıcı her zaman öncelikli olacak demediğini belirterek şöyle devam etti:
“Karar, meselenin insani yönünü; yani, sağlanan çarelerin yeni sıkıntılar yaratmaması, eski sıkıntıların tedavi edilmesi gerektiğini vurguluyor. Dolayısıyla mal sahibinin tazmin edilmesi de mülkünün takası da kabul edilir bir çare görülüyor. Bu mantıkla, Guterres toprak düzenlemeleri dışındaki bölgelerde kullanıcıya öncelik öneriyor.”
Simeu bunun, çoğu Rum malının Kıbrıslı Türk kullanıcının eline geçeceği anlamına mı geldiği sorusuna karşılık şunları söyledi:
“Hayır, şart değil. Başta, kullanıcı mantığının, AİHM’in koyduğu insani kriterler temelinde izah edilmesi gerekiyor. Bizim tezimiz, kullanıcı teriminin sadece Kıbrıslı Türkleri kapsaması, kendilerine mülk verilen Türk askerler, yerleşikler, kayıplar, şehitler, vb. de mal satın alan yabancı spekülatörleri kapsamaması gerektiği şeklindedir. Dahası mülkün gerçekten ikamet için mi yoksa aile geçindirmek için mi kullanıldığına işaret edilmesi gerekiyor. Buna ek olarak önemli miktarda mal da dağıtılmadı. Gerek atıl durumda kaldı, gerek askerî maksatlarla kullanılıyor ve çözümden sonra boşaltılacak. Dolayısıyla, önemli miktarda mülk yasal sahiplerine iade edilebilir.”
Maraş kökenlilerin TMK’ya toplu başvuruda bulunmasının sakıncalarına da işaret eden Simeu, “Bu başvurulardan bazılarının tazmin edilebileceğini, böyle bir durumda Rum Yönetimi’nin müzakere gücünü tamiri imkansız şekilde zayıflatacağını” söyledi.
Turkish power 4 Yıl Önce
Hayret zor oyunu mu bozuyor eyvAllah olmadığını anliyorsunuz galiba
Turkish power 4 Yıl Önce
Biz tatmin olmayız kanirta kanirta tatmin ederiz