Türkiye’de artan enflasyon maliyetleri, döviz kurlarındaki dalgalanmalar gibi sebeplerle, turizm sektöründe yükselen konaklama fiyatları, Holimax’i yeni bir kampanya arayışına yöneltti.
"10 bin TL’lik bir tatili 5 bin TL’ye nasıl alırsınız?"
Mottosuyla hayata geçirilen kampanyada, tatilciler adeta bir acente gibi, tüm indirimler düştükten sonra getirdiği arkadaşından yüzde 5 tatil komisyonu kazanma şansına sahip oluyor. Bu öneriyle gelen kişiye de yüzde 5 indirim yine bu kampanya kapsamında tanımlanıyor.
Kampanyadan faydalanmak için ön rezervasyonla seçtiği tatilin yüzde 50’sini ödeyecek olan tatilciler, diğer yüzde 50 ödemeye kadar tatil rezervasyonu yapmaya aracılık ettiği her kişi için yüzde 5 bonus kazanacak. Bu bonuslarla birlikte diğer yüzde 50’sini ödemekten de feragat edebilecek. Tatil maliyetinin üzerinde bonus kazanan kişiler olursa da, bir sonraki tatili için o bonuslarını kullanabilecek.
Yukarıda noktası virgülüne dokunmadan, size bir turizm dergisinde çıkan yazıyı paylaştım. İster doğru bulun, ister yanlış, turist çekmeye yönelik yapılan bu pazarlama faaliyeti bence çok yaratıcı.
Holimax hakkında
Holimax yeni bir tatil portalı. Bir tatil acentesi.
Çok da yeni değil 2011 yılında kurulmuş, önemli bir CRM ekipleri var ve güzel bir şekilde büyümeye devam ediyorlar. (www.holimax.com)
Artık iş öyle bir noktaya doğru gidiyor ki turizmciler artan girdi maliyetlerinin azaltılması ışığında bin bir yolu denemeye başladı. Herkes haklı.
Türkiye'nin Global pazarda yeri
Şimdi Türkiye global turizm pazarı içerisinde Avrupa'da ilk beş içerisinde olsa bile, pazarın büyüklüğü ve bütünü düşünüldüğünde daha fazla kitle (mass) Turizm Destinasyonun yüzde yetmişine yakınını teşkil ettiğinden dolayı turist profili kalış süresi (average length of stay) kişi başına elde edilen gelir (average income generation from a potential tourist) oranını ile aynı parallellikte değil.
Türkiye mass turizmde gösterdiği başarıyı (all inclusive) böylesine tarihi ve kültürel medeniyetlerin beşiği olan, adeta bir açık hava müzesi görüntüsünde olan böylesi bir zenginliği paraya, yani gelire dönüştürmeyi yıllar içerisinde öğrenmeye başlıyor açıkçası.
Örnek verecek olursam, eko turizmde, deniz altı arkeoloji turizmi, sörf, rüzgâr kite turizmi, karavancılık, rafting, agroturizm, yürüyüş ve doğa turizmi kamp, kongre (MİCE) spor, sağlık turizmi vs. gibi alanlarda kelimenin tam anlamıyla turizm ürününü istenilen seviyeye getirecek önemli adımlar atıyor.
Dikkat edin; bu alternatif modeller daha fazla yüksek gelir grubuna hitap ediyor ve Türkiye özellikle sağlık turizmi kapsamında son yıllarda müthiş bir atılım yapmış durumda. Saç ektirme, göz, plastik cerrahi alanlarında ülkeyi ziyaret eden turist, en az dört, beş bin Amerikan Doları bırakırken, all inclusive her şey dahil (mass) turizm anlamında gelen turist 800-850 USD ancak bırakıyor. Geçen yıl 50 milyon turist ağırlamayı başaran Türkiye ülke olarak yaklaşık 45 milyar dolarlık bir gelir elde etmişti. Son ay Aralık verilerine kadar Avrupa'da 1. sırada olan Türkiye (ki yaklaşık 30 milyondan 8 milyon kişi Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşları olmuştu. Ancak son ay İspanya'ya geçilmişti.
Demek ki Türkiye hep akademide de örneğini verdiğimiz gibi Destinasyon Toplam Kalite Yönetimi (Total Quality Management) ve Servis Kalite Yönetimi) SERVQUAL (Servis Kalite Yönetimi) düşünüldüğünde BMW 3 Serisi, İspanya ise 5 serisi. Burada amaç Türkiye'nin içerisinde bulunduğu pazar segmenti, marka değerini yükselterek en azından 4 serisine doğru kaymasını sağlamak.
Bizim küçük ülkemizde ise ne yazık ki BMW 1 serisinden ileriye daha geçmiş durumda değiliz ne yazık ki.
Deprem sonrası ortaya çıkan acı reçetede ise gerçekten de bütçe açığının yıl sonunda en az iki katı daha fazla olacağını hesap edersek, bu yıl turizm sektöründen elde edilecek olan her zamankinden daha fazla önem arz etmekte.
14 Mayıs seçimlerinden sonra ortaya çıkacak olan tablonun ekonomiyi nasıl bir şekilde etkileyeceği ise şu anda çok belirli değil. Ancak dövizdeki dalgalanma ve yükselişi de artarak devam edecek öngörüsü var.
Satış ve pazarlamada yaratıcılık
Gelelim yazımızın ana temasına, bu Holimax grubunun sunduğu pazarlama stratejisi çok önemli.
Hem tatil yapmak isteyene önemli bir avantaj, hem de her tatilciyi mobil acente gibi kullanarak ülkeye daha fazla turist geliyor, hem de otelin ziyaretçileri artıyor, acenteler üzerinden yapılan rezervasyonlar da artıyor, anlayacağınız herkes kazanıyor. Peki sistem nasıl çalışıyor?
“Her tatilci bir turizm acentesi olacak”
Holimax olarak turizm sektöründe ilk defa hayata geçirilen "Öner Kazan" sisteminin uygulandığı kampanyayı 1 Şubat itibariyle son kullanıcıya sunduklarını belirten Holimax Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Becer, “Son 2 yıldır Covid salgını sebebiyle durma noktasına gelen turizm sektörünü canlandırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Özellikle yerli turist için ekonomideki dalgalanmaların artan maliyetler sebebiyle tatil yapma özgürlüğünü kısıtlayacağını öngörerek bu kampanyayı hayata geçirdik” dedi. Turizm sektörü için reklam ve pazarlama bütçelerini azaltıp, bu sistemden tatilcilere bonus olarak pay verdiklerini kaydeden Becer, “Bu kampanya modeliyle, her tatilci bizim için adeta bir turizm acentesi oluyor. Her önerdikleri kişi için yüzde 5 komisyon bonusu alacak olan tatilciler, cüzdanlarında biriken miktarlarla tatillerini çok ucuza getirebiliyorlar” dedi.
Kuzey Kıbrıs ne durumda?
Anlayacağınız, Kuzey Kıbrıs’ta aynen artan maliyetler konusunda en fazla acı çeken bir Destinasyon kimliğinde. Elektrik, enerji (ısıtma, soğutma) personel maaşları, gıda maliyetleri, ulaşım vs. anlamında Türkiye'nin nerede ise iki katı.
Hal böyle iken, hazır daha hangi hükümet kuruldu, kurulacak savaşları yapılırken gelin biz de bir kampanyaya imza atalım.
Bu gidişle zaten yerli, iç (domestic, inbound) turizm bu yıl ciddi oranda artacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde Sim TV 'de katıldığım Turizm Meclisi programında KITSAB Başkanı Sn. Orhan Tolun abimiz yirmi dokuz tane turizm konaklama tesisinin kapalı olduğunu ifade etti. Yani genel tesis sayısı oranına göre beşte biri.
Siyaseten de daha hükümet kurulmadı ve gidilecek olan köyün minareleri henüz gözükmüyor. Eğer ki Covid pandemisi Nisan ayına kadar kademeli olarak dünyadan artık göç ederse, acenteler, tur operatörleri, last minute şirketleri yardımı ile pasta bizim lehimize de dönebilir. Tabii ki iş bilen turizm erkleri vasıtası ile. Yine saçma sapan uygulamalar ülke gündemine gelmez ise özel sektör çabaları ile güzel adımlar görmek mümkün. Yoksa devlet kanadında sektöre bir yol haritası sunan yok, iki buçuk yıldır hiç olmadı.
Turistin ulaşımı konusunda bir Mart itibariyle güzel açılımlar var. İnşallah, devlet tarafından özellikle adanın kuzey kısmına girmek için koyacağımız kuralların değişmeden bir yıl devam etmesi çok önemli.
Özetle diyeceğim, bizdeki otellere ve tur operatörlerine ayrıca acentelere önemli bir açılım yapalım. Gelin biz de "Öner kazan" yerine Kuzey Kıbrıs'ta "Getir Kazan" politikasını satış ve pazarlama unsuru olarak kullanalım. Bundan hem tatilci, hem de ülke kazanacak. Vallahi şaka bir yana sevdim ben bu işi. Neden olmasın…
"Turizm Hayattır…"