Diyalog Gazetesi

Turizm sektöründe ekonomik durum ve siyasi erkten beklentiler  

KIBRIS

İsmet Esenyel - Yorum

Tüm dünyanın turizm sektörünü elinde tutan büyük tur operatörleri dünyayı adeta felç eden Coronavirüs etkisi ile finans arayışına girdiler. En son dünyanın en büyük seyahat grubu TUİ Alman Hükümetinden üçüncü desteği de alarak 4,8 milyar Euro’luk bir kaynak elde etti. Okuduğum makalelerden elde ettiğim bilgiler ışığında bu kaynağın son 1.3 milyar Euro’luk kaynak devletten, 500 milyon Euro ise hissedarlarından elde edildi. Lufthansa’dan sonra en büyük yardımı alan şirket sıralamasında ise TUI ikinci sıraya yerleşti. Avrupa’nın ilk büyük dört destinasyonu arasında olan Türkiye ise kayıplar anlamında maalesef yine en yukarılarda. İlk üççeyrekte (Eylül sonuna kadar) açıklanan rakamlara göre; Eylül ayında Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 57,64 oranında azalarak 2 milyon 534 bin oldu. Bu rakamlarla Eylül ayında, Ağustos ayındaki 2 milyon 192 bin rakamı da aşılmış oldu.
Ocak-Eylül arasındaki 9 aylık dönemde Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı ise yüzde 71,34 düşüşle 11 milyon 910 bine geriledi. Geçen yılın ilk 9 ayında 41 milyon 564 bin ziyaretçi ağırlayan Türkiye, bu yılın aynı döneminde toplam 29 milyon 654 bin ziyaretçi kaybetti.
Ocak-Eylül arasındaki 9 aylık dönemde Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke 1 milyon 421 binle Rusya Federasyonu olurken, onu 912 binle Almanya, 772 binle Ukrayna, 727 binle İngiltere, 232 binle Fransa ve 215 binle Hollanda takip etti. Tahminim dördüncü çeyrekte yani yıl sonu itibarı ile Türkiye bu yılı turizm anlamında yaklaşık 40 milyar Dolar zarar ile kapatacak. 
Bu günlerde adeta dünyaya umut olan farklı firmaların aşı ile ilgili yaptıkları açıklamalar ise kafalarda soru işaretleri oluşturmaya devam ediyor. Tüm Avrupa ve diğer kıtalar Coronavirüs’ten kırılırken toplumların hangi psikoloji ile seyahat edeceği de meçhul. Eğer ki doğru yönetilen bir süreç yaşanırsa ülkemiz 2021 turizm sezonunu güzel günler ile kapatır. Ancak siyasi mekanizma, sağlık anlamında yol haritasını düzgün belirleyemez ise bu ülkemiz adına büyük bir kâbusa dönüşür. Düşünün bir kere; devlet bu salgın sürecinde hepimize gösterdi ki, turizm kaynaklarından yoksun bir ülkenin idare edilmesi adeta ülkeyi karanlığa sürüklerken, mahalli, yerel gelirler anlamında devletin topladıkları da aynı ölçüde o kadar kötü değil. Ancak ciddi anlamda halkımız siyaset edenlerin istikrarsız bir şekilde alınan kararların gün be gün bozulduğunu görmekten de rahatsız. Turizmde artık dibe vuruşun aşının da halkımıza en süratli bir şekilde dağıtılma süreci programlanmalı. BioNTech Pfizer aşısı diğerlerine göre güven anlamında bir adım önde. Tabii ki sağlık unsurları her şeyin üzerinde ve ona göre tedbirler alınmalı. Tüm dünyada kısıtlamalar artıyor. Güneyli komşumuzda vaka sayıları felaket artarken ekonomik çarklar da doğru yönetim ile dönmeye devam ediyor. Yılbaşı etkinlikleri ne olacak belli değil. Otel yöneticileri büyük bir güven bunalımı yaşıyor. Hemen arkasına yaz sezonu hazırlıkları tüm hızı ile devam edecek ancak yurt dışı uçuşların belirsizliği atılacak olan adımları kısıtlıyor. Buradan tüm sektörümüze tam anlamı ile çare olmayacağını bile bile iç turizm için tüm hazırlıklarını yapmayı tesviye ediyorum. Daha önce devletin siyasi erkinin Coronavirüs kapsamında ele alması gerekli bazı senaryolar üzerinde durmuştum. Şimdi birazdan okuyacaklarınız sizlere hatırlatma anlamında tekrardan ele almak istiyorum. 

Turizm sektörü gözlüğü ile bakarken yaşanan süreçleri değerlendirmek ve bu süreçleri ileriye olumlu bir şekilde taşımak esas misyon edinilmeli. Açıklanan hükümet ekonomik tedbir paketi ülkenin içerisinden geçtiği durum söz konusu düşünüldüğünde nasıl bir tavır sergileneceği konusunda büyük önem arz ediyordu.

Turizm sektöründe Multiplier ve Chain effect 
Yıllardır üzerini basa basa söylediğimiz bir şey var. Turizm sektörü öylesine büyük bir endüstri ki, yarattığı iç ve dış sektörel dinamikleri ile en büyük servis, yani hizmet sektörü oyuncusu. Kaybolacak olan bir alt sektör, yalnız kendisini yok etmeyerek, başka sektörlerin de iş dünyasından yok olmasına sebep olacaktır. Biz buna iş dünyasında "chain effect, yani zincir etkisi" de diyoruz. Bu yüzden küçücük esnaftan, küçük orta boy işletmelere (KOBİ) turizm sektörümüzde son derece ihtiyaç duyulmaktadır.
Peki bu nasıl olur? Özel, kamu bankaları ve Merkez Bankasının doğru öncelik ve karar almaları neticesinde gerçekleşir. Bankacılıkta risk faktörleri, parasal genişleme için ortaya konulacak olan etkin kararlar alınması gerekli ve ülkenin bütününü düşündüğümüzde kaçınılmaz bir mekanizmadır.
Eğer bir risk var ise bu karar mekanizmalarını hareket ettirecek olan siyasi erktir. Parasal genişleme ve kamu maaşlarını belli bir seviyede tutarak ayrıca özel sektör istihdamların kaybedilmeden yapılması gereklidir.
Evine ekmek götürmeyen insan her türlü olumsuz davranışın içerisine girebilir.
Temel amaç aslında, ekonominin zararlarını minimize etmek, ayrıca üretimde aktif rol alan kişilerin hayatlarını geçindirmenin asgari koşullarını devlet tarafından sağlamaktır. Anlayacağınız devlet, işletmelerin giderlerinin bir kısmını yaratılan sistem içerisinde üstlenirken bunda adil olmak durumundadır. Hizmetler sektörünün sosyal mesafe koyma tedbiri nedeniyle en çok olumsuz etkilenen Kuzey Kıbrıs ölçeğinde turizm ve eğitim sektörlerinin olduğunun işin içinde olanlar farkında idi. Bu iki sektörün olmayışının ülkeyi ne hale getirdiğini bu halk artık anladı sanırım. Peki devlet yeteri kadar farkında oldu mu? Ne yazık ki hayır çünkü siyasi ihtiraslar ve beklentiler halkımızı ekonomik anlamda uçuruma sürükledi. Hükümet kurulamadı, bütçe geçmedi ve halkın genelinde bu günlerde bir umutsuzluk hakim. 

Türkiye ve ülkemiz bu durumdan nasıl etkilenir sorusuna karşı hipotezler
Dünyanın en önemli danışmanlık şirketlerinden olan Kearney, salgının Türkiye ekonomisine etkisiyle ilgili 3 senaryo çizdi: V tipi etki, U tipi etki ve L tipi etki. Şimdi sizlere bunları aktarıyorum.

V tipi etki senaryosu ve yaşanacaklar
Covid-19'un ekonomiyi 2-3 ay etkileyeceği 'V tipi etki' senaryosunun gerçekleşmesi durumunda salgının gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYH) üzerindeki etkisi yüzde 3-5 ile sınırlı kalacak. Bu senaryo, büyük ekonomiler ve Türkiye'nin ana ticaret ortaklarında salgının önümüzdeki birkaç ay içinde kontrol edilmesinin gerekliliği üzerinde duruluyor. V tipi etkinin gerçekleşmesi durumunda bütün dünyada Gayrisafi Yurtiçi Hâsılalar (GSYH), geçen yıla yakın seviyelerde gerçekleşecek. Turizm 2. yarıda toparlanabilir. Seyahat ve turizm sektörleri sert darbe alacak ama ikinci yarıdan itibaren toparlanmaya başlayacak. Gecikmiş tüketim yılın ikinci yarısında patlayacak.


U tipi etki senaryosu 
Salgının 4-5 ay sürmesini içeren 'U tipi etki' senaryosunda ise GSYH yüzde 6-8 oranında daralacak. Bu senaryo salgının bazı ülkelerde kontrol altına alınırken bazılarında sürmesini, ikinci çeyrekten itibaren ise daha güçlü bir küresel işbirliği yapılmasını öngörüyor. Kısaca turizmde 2020 kayıp yıl. U tipi etki senaryosunda Covid-19 salgısının küresel ekonomiye olumsuz etkisi Mart ortasından Temmuz ortasına kadar etkili olacak. Etki sert olmakla birlikte yönetilebilir seviyede kalacak. Bazı sektörler yılın ikinci yarısı itibarı ile düzelmeye başlayacak. 

L tipi etki senaryosu
En kötü senaryo olan 'L tipi etki'nin gerçekleşmesi durumunda ise Kearney analistleri; GSYH’nin yüzde 14-16 oranında daralmasını öngörüyor. L tipi etki senaryosunda virüsün kontrol altına alınmasında eşgüdüm sağlanamayacak. L tipi etki 9 aydan fazla sürecek. L tipi: Turizm çöküşe sürüklenir.
Seyahat ve turizm sektörleri çöküşün eşiğine sürüklenecek. Bütün sektörlerdeki şirketler çok olumsuz etkilenecek, iflaslar gündeme gelecek. Tüketim temel ihtiyaç ürünlerinde odaklanacak. 
Türkiye`deki şirketlere Covid-19 salgısının etkilerinden korunmak için kurum politikalarını gözden geçirmeleri ve uygun, uygulanabilir, esnek planlar oluşturmaları çağrısı yapan Kearney Türkiye Partneri Sean Wheeler, odaklanılması gereken 5 alanı şöyle sıraladı:

1- İnsan Kaynakları Yönetimi. 
2-Tedarik Zinciri ve planlaması. 
3-Faaliyetler. 
4- Nakit Likidite. 
5- Paydaş, yönetimi ile müşteri memnuniyeti.
Benim maalesef salgının daha ilk aylarında Nisan ayında söylediğim L senaryosu gerçekleşti. Biraz bilimsel verilere ülkemizi idare edenler kulak assa idi bizleri en kötü senaryoya hazırlar ve ekonomik olarak tedbir alırlardı. Çok şükür sağlık anlamında kayıplarımız çok az oldu ancak devletin bütçesi olmayan bir hükümet tarafından onaylanmış değil ve belirsizlik devam ediyor. Daha kötüleri de olabilir mi? Aşı ile ilgili tedbirler ve adaya uçuşlar ile ilgili önlemler alınamaz ise maalesef evet. 2021 Turizm sezonu kaybedilirse, geriye dönüş ve toparlanma en az 2024’te olur. 
Turizm Hayattır.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.