Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Reşat Akar, Kıbrıslı Rumlar arasında ırkçı, faşist hareketlerin tırmandığını belirterek, “Güzel ülkemizde yeniden kanlı olayların yaşanmasını istemiyoruz” dedi. Akar, bu konuda her iki toplumun basın-yayın organlarına büyük görevler düştüğünü vurguladı.
Akar, EOKA-B’nin, ENOSİS amacıyla Kıbrıslı Türklere yönelik kanlı saldırılarının 59’uncu yılında yaşananların hiç de iç açıcı olmadığını, geleceğe yönelik umutları bertaraf edecek bir eğilim gözlemlendiğini açıkladı.
Hala ders çıkarılmamış olması üzücü Akar, Kıbrıs’ı kana bulayan Kıbrıslı Türklerden ve Rumlardan çok sayıda insanın hayatına mal olan, 10 binlerce insanı göçmen durumuna düşüren terör saldırılarından hala ders çıkarılmamasının üzücü olduğuna belirtti.
Reşat Akar “Grivas’ın onurlandırılmasına karşı çıkan Kıbrıslı Rumların tehdit altında olması ve bu işin başını EOKA-B’nin yerini alan ELAM’ın çekmesi Rum siyasi liderliğinin sergilediği sorumsuz davranışların bir sonucudur” dedi.
“Geçen hafta Temsilciler Meclisi önünde düzenlenen eylem, daha sonra bazı parti binalarına yönelik ateşli saldırılar; bırakın iki toplumun yeniden yakınlaşmasını, Kıbrıs Rum toplumu arasında iç barışı dinamitleyen bir gelişmedir” ifadelerini kullanan Akar, şunları kaydetti:
“Özellikle Grivas’ın onurlandırılmasına karşı çıkan Ekologlar milletvekili Alexandra Attalidu’ya küfürler yağdırarak, ölümle tehdit edilmesi ve bunun Rum polisinin gözleri önünde gerçekleşmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Avrupa Birliği, BM ve diğer ilgili ülkelerinin de ilgiyle izlediği bu gelişme karşısında Attalidu’nun Rum polisince güvencesiz bırakılması demokratik teamüllere aykırılık teşkil eden ağır bir suç olarak kabul edilmelidir.”
Akar, Attalidu’nun yaşanan olaylar karşısında “Polise, alenî hakaretin suç olduğunu söyledim. Polis, git karakolda ifade ver dedi. Orada 100 polis vardı ve ne söylendiğini çok iyi biliyorlardı. Devlet bu tür durumlarda kendiliğinden hareket etmeli. Devlete güvenmiyorum” dediğini aktardı.
Her türlü dayanışmaya hazırız
Akar, Kıbrıs Rum basını ve siyasilerin bu yaşananlar karşısında ağır bir sorumluluğu olduğuna dikkat çekerek, görevlerinin AB kurallarını ve Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarını uygulamaktan kaçınan Başsavcılık, polis ve yargıyı göreve davet etmek, hatta zorlamak olduğunu kaydetti.
Aralık 1963 olaylarının 59’uncu yılında hala iki toplumun barış ve güvenlik içinde yaşamasını savunurken; karşı tarafta Grivas’ın onurlandırılmasının son derece üzücü ve kaygı verici olduğunu belirten Akar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Faşizme, ırkçılığa, terörizme karşı mücadelede Kıbrıs Türk basını olarak, Kıbrıslı Rum meslektaşlarımızla her türlü dayanışmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Güzel ülkemizde iki toplumun dostluk ve güvenlik içinde yaşaması için hep birlikte çalışmalıyız.”
özcanhan 2 Yıl Önce
Yerinde bir yorum. Ayynen katılırım. Gazeteciler Birliği, Mücahitler Derneği, Sönmezliler ocağı yetkililerinden de ses vermelerini dilerim.