Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Erbakan Vakfı’nın davetlisi olarak gittiği Trabzon’da Karadeniz Üniversitesi’nde, “Kıbrıs Konusunun Dünü, Bugünü, Yarını” konulu konferans verdi.
Eroğlu, müzakere sürecinin çökmediğini ve görüşmelerin eylül ayında devam edeceğine işaret ederek, “Barışçıyım ancak birileri bana aferin diyecek, sırtımı sıvazlayacak diye kötü bir anlaşmaya, halkımı kısa süre sonra yeniden özgürlük savaşı vermek zorunda bırakacak bir antlaşmaya asla evet demem. Barış için kararlı olduğum kadar baskılara, dayatmalara karşı dirayetliyim” dedi.
Türk tarafının Eylül ayından itibaren al-vere geçmeye ve gelecek yılın ilk aylarında bir referanduma hazır olduğunu söyleyen Eroğlu, Kıbrıs konusunda “ver-kurtul” anlayışının geçerli olmasının mümkün olmadığı, ne Türkiye’nin, ne Kıbrıs Türkü’nün böyle bir yaklaşımının söz konusu olduğunu söyledi.
Eroğlu, “Çözüm istiyoruz, Kıbrıs’ta var olan gerçeklere dayalı bir antlaşmadan yanayız ama 1974 öncesine dönüşe yol açacak, halkımızın güvenliğini, özgürlüğünü tehlikeye atacak da değiliz. Kıbrıs Türk Halkı’nın ne istediğini, çıkarımızın ne olduğunu çok iyi biliyorum” dedi.
Erbakan’ın Kıbrıs için önemi...
Cumhurbaşkanı Eroğlu, konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin eski başbakanlarından, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan adına kurulan vakfın düzenlediği bir konferansa katılmış olmaktan ayrı bir memnuniyet ve gurur duyduğunu söyledi.
Eroğlu, şöyle devam etti:
“Böylesi bir etkinlik düzenleyerek bize Kıbrıs konusunun dününü, bugününü, yarınını anlatma fırsatı yaratan Erbakan Vakfı’na, geldiğim andan bu yana bana ilgi gösteren tüm dostlarıma Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür ediyorum. Yine dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit’le tüm şehitlerimizi de bir kez daha rahmetle anıyorum. Tüm Barış Harekatı gazilerine bir kez daha sevgi ve saygılarımızı sunuyorum.”
O dönemin Anavatan Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümeti ve muhalefetinin örnek bir birliktelik sergileyerek, Türkiye’nin sesine, nabzına kulak vererek Türk tarihinin en haklı, en şerefli kararlarını ortaklaşa aldığını kaydeden Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının katliamlardan kurtarıldığını ve özgürlüğe kavuştuğunu söyledi.
“Dünya bir yana, Türkiye bir yana…”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Trabzon’da Kıbrıs konusundaki gelişmeleri anlatmanın kendisi için şerefli ve güzel bir görev olduğunu belirterek, “Çünkü tüm Türkiye’nin Kıbrıs konusunda bilinçli olması, milli davamıza sahip çıkması her şeyden önde gelir. Dünya bir yana, Türkiye bir yana…” dedi.
Kıbrıs Türkü’nün en büyük gücünün, içteki birlik-beraberliğiyle, Anavatan Türkiye ile kardeşçe ilişkileri olduğunu kaydeden Eroğlu, milli bir mesele ve dava olan Kıbrıs konusunun iyi bilinmesi ve takip edilmesinde milli yarar olduğunu söyledi.
Kıbrıs’ın bölge için önemi...
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs’taki Türk varlığının 1571’de başladığını ve Kıbrıs’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesi ile Haçlı Seferleri’nin sona erdiğini söyledi. Eroğlu, “Ne var ki bunu hazmedemeyen bazı güçler son bir gayretle İnebahtı’da Osmanlı donanmasını önemli bir bölümünü yakmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs’ın bölge ve Anadolu için taşıdığı önemin vurgulanması açısından, dönemin Osmanlı Sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa’nın “Siz İnebahtı’da donanmamızı yakmakla bizim sakalımızı kestiniz.. Kesilen sakal yeniden çıkar... Biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik. Kesilen kol bir daha asla çıkmaz” yönündeki sözlerini anımsattı.
“Barış Harekatı...”
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Anavatan Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının talebi üzerine 1960 antlaşmaları ile kendisine verilen garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974’te başlattığı Barış Harekatı sayesinde Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafına demokrasi geldiğini ve cunta karşıtlarının ölümden kurtulduğunu söyledi.
“Annan Planı Referandumu...”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs konusunda son yıllarda yaşananlara da değinerek, Annan Planı referandumunda yüzde 76 hayır diyen Rum tarafının uzlaşmazlığının bir kere daha tescillendiğini söyledi.
Eroğlu, şöyle devam etti:
“Ama sonuçta Rum tarafı yine yoluna devam etti bize verilen sözler, ki o sözler nedeniyle halkımız evet dedi, havada kaldı. Ne idi o sözler? Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargolar sona erecekti. Ekonomik sıkıntımız kalmayacaktı. Bizden daha fazla taviz istenmeyecekti. Dünyadaki yerimizi almamız için katkı sağlanacaktı. Ama olmadı, yapılmadı. Avrupa Birliği söz verdiği halde Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nü bile geçiremedi. Birleşmiş Milletler Rum uzlaşmazlığını belirleyen karar alamadı. Maalesef o dönemin KKTC yöneticileri bu durumu lehimize kullanamadı ve kuru bir ‘aferinle’ yetinmek zorunda kaldı.”
Rumların anlaşmaz tutumu...
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rumlardan daha sonra ön şartlar gelmeye başladığını belirterek, “Anastasiadis Maraş’ın kendilerine verilmemesi halinde masaya gelmeyeceğini söyledi. Bu tutmayınca Türkiye’yle doğrudan müzakere etmek istediğini söyledi. Ardından Liderler görüşmesi yapılabilmesi için bir ortak açıklama üzerinde anlaşılması gerektiğini bunun ön şartları olduğunu söyledi” dedi.
Rum liderin tüm bunları isterken 2008 başlayan müzakerelerde sağlanan yazılı yakınlaşmaları da kabul etmediğini açıkça ifade ettiğini kaydeden Eroğlu, şöyle devam etti:
“BM bizzat iki tarafın yazılı olarak sağladığı yakınlaşmaları, diğer tartışma konularıyla beraber bir belgede topladı. Anastasiadis bu belgede yer alan yakınlaşmaları da kabul etmedi. Kendisine mektup yazarak bu yakınlaşmaları teyit etmesini istedim, cevabi mektubunda bunu yapmaktan kaçınarak var olan müzakere zeminini yeniden tartışmaya açma niyetini ortaya koydu. Ortak açıklama egzersizi de tüm bu nedenlerden dolayı Rum tarafınca ortaya atıldı ve ne yazık ki BM de dahil olmak üzere ilgili taraflar da bunun yararlı olacağı konusunda ısrarlı oldular. Biz her zaman ön koşulsuz olarak masaya oturmaya hazır olduğumuzu söyledik Nihayet 11 Şubat’ta uzun çabalar ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin araya girmesi ile Rum lideri Nikos Anastasiadis’le bir ortak açıklama üzerinde uzlaştık ve bu Dünya’ya ilan edildi”
“Kıbrıs barış adası olabilir”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs için önlerinde önemli bir fırsat bulunduğunu ve Kıbrıs’ın örnek bir barış adası olabileceğini söyledi. Eroğlu, “Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların çıkarlarını, bölgedeki barış ve istikrarı da düşünerek ileriye doğru bakmalıyız” dedi.
Eroğlu, “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yeni bir özel danışman atadığına” işaret ederek, yeni danışmanın tarafsız olarak görev yapması ve başarılı olması temennisinde bulundu.