Ekonomi ve Enerji Bakanı ve eski Müzakereci Özdil Nami, Kıbrıs sorununda zaman takvimin ve etkili faaliyet planının olacağı bir müzakerenin yapılması gerektiğini söyledi.
Haftalık olarak yayımlanan Kathimerini gazetesine konuşan Nami, Kıbrıs sorunu, enerji ve diğer konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Habere göre Crans Montana sürecinin üzerinden bir yıl geçtiğine işaret edilerek, Kıbrıs sorunundaki gelişmeler süreciyle ilgili görüşleri sorulan Nami, “Bu konu Crans Montana’nın son gecesi kapanmış olabilirdi. Herkes Guterres çerçevesi temelinde bunu kapatmaya hazırdı. Maalesef sadece Kıbrıslı Rum lider hazır değildi.” şeklinde konuştu.
Sözlerinin devamında, Anastasiadis’in, ilk önce, kendisinin önem verdiği konulara netlik kazandırmaları gerektiğinde ısrar ettiğini söyleyen Nami, Anastasiadis’in, konferans “paketinin zihniyetine” saygı duymadığını ve tarihi bir fırsatın kaçırıldığını belirtti.
“Bunu, Guterres de raporunda vurguluyor” diyen Nami, Anastasiadis’in bugün, görüşmelerin kesildiği yerden devam etmesini önerdiğini, ancak, görüşmeleri tamamlamayı istediği şekle açıklık kazandırmadığını ifade etti.
Takvimin kabul edilmesi gerekiyor…
Yeniden başlamaya hazır olduğunu açıklamanın yeterli olmadığını söyleyen Nami, “Görüşmeleri kesildiği yerden tamamlama imkanımız olsaydı, bunu Crans Montana’da da yapabilirdik. Ancak bu olmadı, o halde bir şeyin değişmesi gerekiyor” dedi.
Nami, değişmesi gerekenin ne olduğunun sorulması üzerine, bu sürecin nasıl tamamlanacağına açıklık kazandırılması gerektiğini belirtti.
Kendisinin, kişisel görüşüne göre, iki tarafın anlamlı müzakereler istemesi gerektiği yönündeki inancını dile getiren Nami, yani her iki tarafın, baştan, üç aylık bir zaman takvimini kabul etmesi gerektiğini söyledi.
Gerekmesi durumunda, BM’nin hakemliğinin de harekete geçirilebileceğinden söz eden Nami, iki liderliğin ve üç garantör gücün onaylayacağı bir paket-anlaşmanın yaratılması ve o zaman referanduma gidilmesi görüşünü dile getirdi.
Yurtdışı baskılarının sonuç vermeyeceğini belirten Nami, böyle bir durumda, görüşmeler başlasa da olumlu neticenin olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.
İki başlıkta derin görüş ayrılığı
İki tarafın siyasi eşitlik ve garantiler olmak üzere iki başlığa odaklandıkları belirtilerek, bu konulardaki görüş ayrılığının büyük olduğunu düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine Nami, “Hayır, bu konularda ilerleme olmasaydı konferansa gitmezdik. Çözüme çok yakınlaşmıştık” dedi.
Olumlu sonuca ulaşılamadığını, çünkü, muhataplarının, elde edilen tüm uzlaşılarda samimi olmadığına dair belirli bir şüphenin olduğunu belirten Nami, Guterres çerçevesinin net olduğuna ve çerçevede bir sorunun olmadığına işaret ederek, Kıbrıslı Rum lider, müzakerelerin ulaştığı noktaya ilişkin kaygılarını dair dile getirmeye ve “Acaba böyle bir anlaşmayı toplumuma açıklayabilecek miyim?” sorusunu kendi kendine sormaya başladığında sorunun çıktığını belirtti.
Kıbrıs Türk tarafının alternatif çözümler konuşmaya başlayıp başlamadığı sorusuna yanıt veren Nami, bu tür senaryoların toplum düzeyinde tartışıldığını söyledi.
Kıbrıs Türk siyasi partilerin de, aralarındaki farklılıklara rağmen, müzakere sürecinin, önceki dönemin sürecini taklit eder bir şekilde sürmesinin mümkün olmadığını, statükoyu değiştirecek ve “result-oriented” olacak yeni bir faaliyet planının gerektiği sonucuna vardıklarını söyleyen Nami, bu noktada farklı fikirlerin duyulduğunu belirtti.
Kendi görüşüne göre, Kıbrıs Türk tarafının, çözüm için her türlü çabayı gösterdiğini anlayan BM ile işbirliğine ve zamanı amaçsızca tüketmeyecek ve “result-oriented”(Sonuç odaklı) olacak bir faaliyet plana önem verdiğinden söz eden Nami, böyle bir planın karşılarına gelmesi durumunda, görüşme masasından kalkmalarının söz konusu olmadığını ifade etti.