Hakan YILDIRIM
Kuzey Kıbrıs’ın en önemli, ihraç ürünlerinden biri olan narenciyede yaşanan olumsuzluklar herkesi üzüyor. Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, 1980’li yıllarda 260 bin ton olan narenciye üretiminin bu yıl 100 bin tonun altına düştüğünü belirterek “bunun sorumlusu üretici değil, gelmiş, geçmiş hükümetlerdir” dedi.
Üreticinin, ürün bedellerini zamanında alamadığını ve büyük sıkıntılar yaşadığını vurgulayan Alioğlu, son bir yılda 19 milyon liraya ulaşan alacağın 15 Aralık gününe kadar ödenmesi konusunda Başbakan’dan taahhüt aldıklarını anımsattı. Alioğlu “ödeme yapılmazsa ne olur?” şeklindeki bir soruya “bu kez üç misli bir kalabalıkla geliriz, yanımızda çocuklarımız da olur ve çok daha sert olaylar yaşanır. Hiç kimse bizi durduramaz ve bunun sonuçları ağır olur” dedi.
Önceki gün gerçekleşem eylemle ilgili gelişmeleri dün Diyalog TV’de değerlendiren Ali Ağaoğlu, üreticilerin ağır borç altında olduğunu söyledi. Ağaoğlu, gemiş bayram günlerinde ele, güne muhtaç olduklarını, fakat sabrettiklerini belirterek, kendilerine aynı acıların yaşatılmasına izin veröeyeceklerini söyledi. Alioğlu şöyle dedi:
“Üreticinin alacaklarının 15 Aralık gününe kadar ödeneceği bizzat başbakan tarafından taahhüt edilmiştir. Aramızda bir protokol imzalamadık. Ama bir ülkenin Başbakanına güvenmeyip de kime güveneceğiz?. Biz o güne kadar eylem ateşini yakmaya devam edeceğiz.Ama 15 Aralık son gündür. Ödeme yapılmazsa bu gelen konvoyun üç misli geleceğiz. Çoluk, çocuklarımız da yanımızda olacak. Piknik havasında olmayacak. Daha ağır sonuçları olacak.”
Devlete olan güven yitirildi
Diyalog’a konuşan çok sayıda narenciye üreticisi de yaşanan sıkıntıları dile getirdi. Ağaçlara bakım yapacak maddi güçlerinin kalmadığını belirten narenciye üreticileri, devletin ilgisizliğinden yakındı.
Yaşanan sıkıntıları anlatırken gözyaşlarını tutamayan narenciye üreticileri, seçim zamanlarında verilen sözlerin, daha sonra unutulduğunu, bölge milletvekillerinin dahi sorunlar karşısında kayıtsız kaldıklarını dile getirdi.
Üretici ne dedi...
Nesime Vural:
“Geçen sene ürünlerim dalında kaldı, ürünleri toplayamadım. Devlet gelip elektrik ve su paralarını tahsil etmeyi hiç ihmal etmedi ama vermesi gereken parayı da vermedi. Hiç olmazsa taksit taksit ödese, biz de çarkı döndürürüz ama bizimle hiç ilgilenmediler. Ben yanımda işçi çalıştırıyorum. Kadın başıma nasıl ödeyeceğim işçilerin parasını. Eşimi kaybettikten sonra bu bahçenin bakımı bana kaldı, eskiden eşim ilgilenirdi. Cypruvex ürünümüzü alsın diye 6 ay bekledik. İlk başta alacağız dediler, sonra bir daha uğrayan olmadı. En son orada çalışan biri senin rahmetli eşin UBP’li, ondan senin ürünlerin toplanmaz dedi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ürünlerimi ilaçlayamadım, şimdi de bana sineklendi ürünlerin diyorlar. Ama ben 6 ay önce söylemiştim. Tek umudum devlet. İnşallah bu sorunu çözerler yoksa ürünlerimiz kuruyacak.”
Mustafa Darbaz:
“Devlet mi? Ne Devleti? Devlet mi var? Ben göremiyorum. Onlar sadece koltuklarda oturmayı ve yemeyi biliyorlar. Seçim öncesi kapıya gelirler, sonra hiç birini bulamazsınız. Ürünler dalında kaldı, aylar geçti toplanmadı. Ağacın üzerinde çürüyecek. Devlet ortada yok, sadace oy toplamaya geliyorlar. Güzelyurt’u gözden çıkarmışlar. Bu topraklar bizim topraklarımız, dedelerimizden gelen miras bu topraklar, biz toprak falan vermeyiz. Bunlar anlamazlar, bunlar sadece koltukta oturmayı ve yemeyi biliyorlar. Hepimizi bitirdiler... Ne çiftçi kaldı ne hayvancı ne de esnaf. Yarından tezi yok istifa etsinler.”
Abdullah Cangül:
Ülkede tek sorun Narenciye değil. Çok fazla sorun var ama bu sorunları çözmek için dirayetli yöneticiler yok. Biz ekmeğimizi topraktan çıkartmaya çalışıyoruz, buna izin vermiyorlar. Güzelyurt’a bir bakın. Ne esnaf kaldı, ne narenciyeci... Alacaklarımızı alamaz hale geldik. Ürünler dalında kaldı. Üretim yapamıyoruz, ürünlerimizi toplatamıyoruz, borçlarımızı ödeyemiyoruz. Bizim işimiz miydi Lefkoşa’ya gelip eylem yapmak. Bizi bu hale getirdiler... Bir an önce sorunları çözsünler...