Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk ziyaretini KKTC’ye yapan Recep Tayyip Erdoğan, günlerdir mesaj bekleyen Rum tarafına son sözlerini söyledi. Erdoğan, siyasi eşitliğe dayalı ve iki devletli bir çözümden vazgeçilmeyeceğini belirterek, sorununun çözümüne yönelik fırsat penceresinin sonsuza dek açık kalmayacağı uyarısında bulundu.
Türkiye’nin garantör devlet olarak tribünlerde seyirci olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Etrdoğan “elimiz daima Kuzey Kıbrıs’ın üzerindedir ve bir numaralı gündem maddemizdir”dedi. Kuzey Kıbrıs’ta turizmin ve eğitimin daha da gelişeceğini belirten Erdoğan, Anamur suyunun birkaç ay içinde akacağını, aynı yöntemle elektriğin de adaya getirileceğini ifade etti.
Erdoğan, 10 yıl sonra Kuzey Kıbrıs’ta fert başına düşen milli gelirin iki misline çıkacağını, yani 15 bin dolardan 30 bin dolara yükseleceğini belirtirken, “Kıbrıs Türk halkının refah düzeyinin daha da artırılması için adımlar atılırken, saydam, verimli, etkin ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının; kamu yönetiminin hakim kılınması gereklidir”dedi.
Ortak basın toplantısı düzenlendi
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanı Özdil Nami ile Türkiye ve KKTC Cumhurbaşkanlığı yetkilileri katıldı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında ilk ziyaretini KKTC’ye yaptığını belirtti.
“Eroğlu ile Kıbrıs’ı konuştuk...”
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı ziyaretinde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile ikili görüşmesini yaptığını, Bakanlar Kurulu üyeleriyle bir araya geldiğini, Eroğlu ile çalışma yemeğinde ağırlıklı olarak Kıbrıs sorununun ele alındığını ve bunu enine boyuna değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi. Kıbrıs sorununun geçmişinin çok çok uzun ama o günden bu güne sabırla hareket eden ve bu sabrının karşılığını da şu ana kadar göremeyen bir Kuzey Kıbrıs halkı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, kararlılıklarının aynen devam ettiğini, temennisinin; “sabrın sonu selamettir” sözünün gerçekleşmesi olduğunu vurguladı.
Erdoğan, adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözümden yana olduklarını, adil olmayan projelerle önlerine gelenlerin, böyle bir projeyi kabul etmenin; “tarihlerini reddetmeleri” anlamına geleceğini belirterek, böyle bir şeyi kabul etmeyeceklerini kaydetti. Bu bakımdan garantör ülkelerin; Yunanistan ve İngiltere’nin, Türk tarafının samimi gayretlerini aynen ortaya koyması gerektiğini, bunların dışında başka garantör ülke veya garantör uluslararası kuruluş arama gayreti içerisine girenlerin de boşuna gayret göstereceğine vurgu yaptı.
“Hedefimiz referandum aşamasına gelinmesi”
Erdoğan, böyle bir şeye onay vermelerinin mümkün olamayacağını belirterek, samimiyetle çözümden uzlaşmadan yana olduklarını, hedeflerinin; “halen devam etmekte olan müzakere sürecinin bir an evvel eş zamanlı referandumların yapılması aşamasına getirilmesi” olduğunu vurguladı.
BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan ile Kıbrıs sorunu konusunda yaptığı çalışmalar, 2004 referandum kararının alındığı toplantılar, Davos ve İsviçre’deki zirve toplantılarını anlatan Erdoğan, o yıllarda Annan’ın da ağırlığını koyarak, zorla o toplantılardan referandum kararı çıkarıldığını anımsattı.
“KKTC onuruna düşeni yaptı”
KKTC’nin referandumda “onuruna ve gururuna düşeni yaptığını, ama Güney Kıbrıs’ın orada da aynı yanlışı yaptığını, ters bir kararla tüm çalışmaları boşa çıkardığını” belirten Erdoğan, bu referandumda kimin samimi olup kimin samimi olmadığının ortaya da konduğunu, referandum sonrası Kıbrıs Türk halkına AB ile BM’den verilen sözlerin tutulmadığını, aksine Güney’in AB’ye alındığını anlattı. Erdoğan, “Biz bu samimi gayretlerin karşılık bulmasını hala ümit ediyoruz” diyerek, şöyle devam etti:
“Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulması, adadaki her iki tarafa da önemli getiriler sağlayacağı gibi bölge açısından da huzur, istikrar ve refaha ciddi bir katkı sağlayacaktır. Meseleye çözüm bulunması Doğu Akdeniz’in bir barış istikrar ve işbirliği sahasına dönüşmesi açısından da önemli bir adım olacaktır.
“Su ve Elektrik tüm adaya hayat verebilir”
Bizler gerek Türkiye’de gerek KKTC’de pek çok hükümetin hayali olan KKTC’nin verimli topraklarına Anavatan’dan hayat suyu getirilmesi çalışmalarını yapıyoruz. Şu anda çalışmalar hızla devam ediyor, fevkalade bir durum olmazsa 2-3 ay içinde hayat suyu Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a ulaşmış olacak. Baraj çalışmaları bitmiş durumda, bunun yanında elektrik enerjisi çalışmaları devam ediyor. İnşallah elektrik enerjisini de süratle Kuzey Kıbrıs’a getirmek suretiyle buradaki hava kirliliğine yönelik olayı da ortadan kaldıracağız ve Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimize hem daha ucuz, hem de hava kirliliğinden uzak çevreci bir enerjiyi sağlamış olacağız. Bizim bu samimi arzumuz adanın sadece Kuzeyine değil tamamına hayat verebilir, yeter ki bizim uzattığımız barış eline karşı taraftakiler de aynı şekilde mukabelede bulunsun.”
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak isteklerinin Kıbrıs’ta yeşerecek barış ortamının bölgenin çok daha ötesinde çok daha büyük ve kapsamlı bir barışın, kalkınmanın ve işbirliğinin yolunu açması olduğunu belirtti.
“Mevcut durum süremez”
Bu süreçte BM başta olmak üzere diğer Anavatan ve garantör ülkeler Yunanistan ve İngiltere ile müttefikleri ABD dahil olmak üzere ilgili ülkelerle de tam bir işbirliği içerisinde hep bir adım önde olma konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Mevcut durumun ilanihaye devam etmesine izin verilmesi asla mümkün değildir, bunun da altını özellikle çiziyorum” dedi.
Erdoğan, adanın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının eşit statüsünü güvence altına alacak kalıcı bir anlaşmaya bir an önce varılmasının müşterek hedefleri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Bu hedef ve anlayış çerçevesinde Kıbrıs’ta iki kesimlilik, siyasi eşitlik, eşit statüye haiz iki kurucu devleti içeren yeni ortaklık gibi yerleşik BM parametreleri temelinde bir çözüm ortaya çıkması için Kıbrıs Türk tarafının gösterdiği çabalara tam destek veriyoruz. Temennimiz; 2008’den beri devam eden bu son süreçte bugüne kadar sarf edilen çabaların heba edilmemesi, zamanının boşa harcanmamasıdır. Mevcut fırsat penceresinin sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından artık idrak edilmelidir. BM sürecini zamana yayıp uluslararası camiayı oyalamaya kimsenin hakkı yoktur.
“Asla izin vermeyiz”
2004 yılında düzenlenen referandumlar başta olmak üzere uzlaşı ve ortaklık yönündeki iradesini en açık şekilde ortaya koyan Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru haline gelmesine asla izin vermeyiz.
Şu gayet iyi bilinmelidir; Türkiye Kıbrıslı Türklerin bir Kıbrıs Rum Devletinde azınlık haline getirilmesine asla izin vermeyecektir.”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC’de son zamanlarda Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle gerçekleşen kalkınma hamlesi ve ekonomik büyümenin kendilerini gururlandırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Kendi ayakları üzerinde duran bir KKTC var”
“Bugün karşımızda 30 yılını geride bırakmış, kendi ayakları üzerinde duran ve bölgede örnek olabilecek modern demokratik bir devlet yapısı bulunmaktadır.
Bu bağlamda Kıbrıs Türk halkının refah düzeyinin daha da artırılması için adımlar atılırken, saydam, verimli, etkin ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının kamu yönetiminin hakim kılınması gereklidir.
Ekonomideki gelişmeyi kalıcı hale getirmek için öncü sektörler olan turizm ve yüksek öğretim alanlarındaki başarılar önemlidir. Ancak biz bunu yeterli bulmuyoruz. Bu noktadan daha ileri gitmek ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde KKTC’yi Doğu Akdeniz’de bir çekim merkezine dönüştürmek, kişi başına milli geliri iki katına çıkarmak ortak hedefimiz olmalıdır. Türkiye’de Kıbrıs Türk halkı da gerekli kararlılığa sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Türkü’nün huzur, refah, kalkınma ve hukukunun korunması için üzerine düşeni yapmayı sürdürecektir. Büyüyen ve gelişen Türkiye her zamanki gibi Kıbrıslı Türk kardeşleriyle tam bir dayanışma içerisinde olacaktır.
Kıbrıs Türkü’nü güvenli huzurlu ve aydınlık bir gelecek beklemektedir. Özellikle şundan dolayı çok çok mutluyum; Uluslararası camianın yavrularını Kuzey Kıbrıs’ı seçmek suretiyle buraya göndermesi, buralardaki üniversitelerde okuyan öğrenci sayısının 63 bin civarına varmış olması, aslında Kuzey Kıbrıs’ın nasıl bir çekim merkezi haline geldiğini gösteriyor. Bu daha da gelişecektir, inancım tamdır. Turizmde de artık yarım milyarı aşkın bir gelir rakamına ulaşan bir Kuzey Kıbrıs var. Bu da Kuzey Kıbrıs turizminin nasıl bir geleceğe yürüdüğünü göstermesi bakımından da büyük önem arz ediyor.”
“ Kıbrıs birinci gündem maddemiz”
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittikleri tüm uluslararası ziyaretlerde ve görüşmelerde Kıbrıs’ın birinci gündem maddesi olduğunu, Kuzey Kıbrıs’ın bir numaralı gündem maddesi olduğunu belirterek, Kuzey Kıbrıs’ın ayrıca temsilcilikleriyle uluslararası camiada da altyapısını oluşturmaya devam ettiğini vurguladı. Erdoğan, temennisinin; Kıbrıs’ta adil, kalıcı bir çözümle neticeye varılması olduğunu belirterek, sabrın tahammülün de bir nihayeti olduğuna dikkat çekti. Bu yüzden Kıbrıs konusunda bir an önce neticeye varılmasını temenni eden Erdoğan, Cumhurbaşkanı Eroğlu’na misafirperverliği nedeniyle teşekkür etti, yönetime başarılar diledi.
Eroğlu’ndan Anastasiadis’e eleştiri
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs’ta var olan gerçekler dikkate alınarak bir antlaşma yapmanın mümkün olduğunu belirterek, “Yeter ki Rum komşularımız Kıbrıs’ı 1974 öncesine geri götürebilecekleri hayalinden vazgeçsinler” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenledikleri ortak basın açıklamasında konuşan Eroğlu, Türk tarafının, Kıbrıs konusunun daha fazla gecikilmeden barışçı bir sonuca bağlanması noktasında kararlı olduğunu kaydetti. Eroğlu, barışçı tutumuna rağmen Kıbrıs Türkü’nün ambargo ve izolasyon altında tutulmasının büyük bir haksızlık olduğunu söyledi.
“Anavatan Türkiye’nin her alandaki büyük desteği, halkımızın kararlılığı, bizi, yok olmanın eşiğinden bugünkü noktaya getirdi” diye konuşan Eroğlu, Türkiye’den borularla su getirme projesinin Erdoğan’ın “kararlılığı ve direktifleri sayesinde hayalden gerçeğe dönüştüğünü” vurguladı.
Kıbrıs Türk tarafının müzakerelerde yapıcı ve uzlaşmacı öneriler ortaya koyduğunu ve açılımlar yaptığını anlatan Eroğlu, “Buna devam edeceğiz ama halkımızın sabrının kalmadığını da ifade etmek istiyorum. Ve kimse bizi yanlış değerlendirmesin” dedi.
“Tarihi ziyaret yeni bir yanıt”
Konuşmasına “Bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’ne hoş geldiniz, bizlere şeref verdiniz. Sizi Başbakan olarak defalarca konuk etmiştik, şimdi de Türkiye’mizin doğrudan halkoyu ile seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak ağırlıyoruz” şeklinde başlayan Eroğlu, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevine başlar başlamaz ilk resmi dış ziyaretini KKTC’ye yapmasının anlamlı ve tarihi bir olay olduğunu kaydetti.
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu ziyaretleri, tarihsel süreç içindeki tüm barışçı çabalara destek veren taraf olmasına rağmen Kıbrıs Türk halkının hak ve hukukunu çiğnemeyi marifet sayanlara da bir mesajdır” diyen Eroğlu şöyle devam etti:
“Bu tarihi ziyaret Kıbrıs’ta var olan gerçekleri yok sayabileceğini zannedenlere, Kıbrıs Türk halkının Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinde güven içinde yaşama hakkını görüp, bilip de görmezden, bilmezden gelenlere yeni bir yanıttır.”
“Güçlü bir Türkiye, Güçlü bir KKTC anlamına gelir”
Erdoğan’ın, demokrasinin en geniş anlamda uygulandığı, refah ve mutluluk içinde yeni bir Türkiye’nin inşasında başarılı olacağına ve Türkiye’nin dünyanın önde gelen ülkeleri arasında hak ettiği yeri alacağına yürekten inandıklarını ifade eden Eroğlu, güçlü bir Türkiye’nin, güçlü bir KKTC anlamına geldiğini kaydetti.
“Anlaşma mümkün”
Kıbrıs’ta var olan gerçekler dikkate alınarak bir antlaşma yapmanın mümkün olduğuna değinen Eroğlu, şunları söyledi:
“Yeter ki Rum komşularımız Kıbrıs’ı 1974 öncesine geri götürebilecekleri hayalinden vazgeçsinler. Yeter ki Rum komşularımız yaklaşık 450 yıldır birlikte yaşadığımız bu adanın onlar kadar bizim de vatanımız olduğunu içlerine sindirsinler.”
“Kimse bizi yanlış değerlendirmesin”
Kendilerinin Türkiye ile istişare içinde yapıcı, uzlaşmacı öneriler ortaya koyduğunu ve açılımlar yaptığını anlatan Eroğlu, “Buna devam edeceğiz ama halkımızın sabrının kalmadığını da ifade etmek istiyorum. Ve kimse bizi yanlış değerlendirmesin” dedi.
“Önde giderken bizi gerinden takip edenlerin bazı tuzaklar kurabilecekleri ihtimalini de göz önünde tutuyoruz. Tutmak zorundayız” diyen Eroğlu, karşı tarafın, yapacakları en küçük bir hatayı sonuna kadar istismar edebileceğini tarih gösterdiğini belirtti. Bu “uzun ve ince yolda” yürürken tedbiri elden bırakmamak gerektiğini söyleyen Eroğlu, konuşmasının sonunda “Kıbrıs Türk halkı, her zaman Anavatan Türkiye’miz için, başarılarınızın duacısı olacaktır. Allah yolunuzu, yolumuzu açık etsin” ifadelerini kullandı.
B. Celasun 2 Yıl Önce
İdoller pes edemez. Hakları yoktur. Yarın iki satırla Andız’ı yeniden yaşatabilirsiniz. Bunu başka kim yapabilir? Selam ve sevgiler,
Turkish power 2 Yıl Önce
Yetmez ama evetci melankolik üstadımız ve eski tüfek çakma sosyalist tekaut soroscu alman vakifci ehtiyar heyeti sen alınan paraları Soros alman vakıf beslemesi yetmez ama evetci çakma ustalarına soracaksin
Sevim 2 Yıl Önce
Metin Bey tekrar geçmiş olsun. Daha iyi olmanıza çok sevindim. Siz , yazılarınız ve sizin değerinizi anlayan takipçileriniz iyi ki varlar. Trolünüze de alıştım:) ona cevap vermekle kendini yoranlara da; lütfen enerjinizi boşa harcamayın..
Ismail Ekin 2 Yıl Önce
Geçmiş olsun Metin ağabey! Ismail, Stockholm