Remzi SAMAR
Kıbrıs’ın Fethinde görev alan Piyale Paşa’nın adını taşıyan Larnaka’daki caddeye, eski Rum Savunma Bakanı Tasos Mitsopulos’un adının verilmesi, güneyde olduğu gibi kuzeyde de tartışma yarattı.
Diyalog’a konuşan eski Başbakanlardan, CTP milletvekili Ferdi Sabit Soyer, “Bu yapılan şık değil. Ama bizde de isim değişiklikleri yapıldı. Önce bizdeki eski ve yeni isimleri birlikte yansıtacak bir adım atalım, sonra Rumların bu tür hareketlerine tepki koyalım” dedi.
UBP milletvekili Faiz Sucuoğlu da Rumların yaptığını “Bu bir çorap söküğüdür. Başlar ve devam eder” sözleriyle değerlendirdi.
Soyer: Çözüme katkı sağlamaz
Piyale Paşa’nın adını taşıyan Larnaka’daki caddenin isminin değiştirilmesini hoş bulmayan CTP milletvekili Ferdi Sabit Soyer, bu gibi adımların Kıbrıs sorununa hiçbir zaman katkı sağlamadığını söyledi. Soyer şöyle dedi:
“Şimdi Larnaka’daki caddenin bir kısmının iddialarına göre isminin değiştirildiğini söylüyor. Caddenin esaas isminin korunduğu söyleniyor. Ama bu da şık ve doğru değil kanısındayım.
Bizim de önce bütün kuzeydeki yerleşim yerlerinin hem Türkçe hem eski isimlerinin birlikte köy tabelalarına yazacak bir cesaretimiz ve olgunluğumuzun olması lazım. Ondan sonra Rum tarafında bu girişimlere dönük olarak çok aktif bir kampanya sürdürmemiz lazım. Ama önce bizim kendi yaşadığımız alanda eski ve yeni isimleri birlikte yansıtacak bir durum yaratmamız lazım ki karşı tarafta oluşabilecek bütün gelişmelere karşı demokratik ve evrensel temelde doğruyu savunabilelim.”
Sucuoğlu: Bu bir çorap söküğüdür
UBP Milletvekili Faiz Sucuoğlu da Piyale Paşa Caddesi’nin isminin değiştirilmesine sert çıktı. Rumların artık 1974’ten Türklerden kalan hiçbir şeye değer vermediğini aktaran Sucuoğlu, “ Birçok Türk arazisinin üzerine evler inşa ediyorlar. Tüm yollar, parklar köylerde ve kasabalardaki araba park yerleri, insanların dinlenmek için gittikleri parklar hep Türk arazilerinin üzerine yapılıyor” dedi.
Sucuoğlu şöyle dedi:
“Rumlar hiçbir zaman ciddi bir anlaşma taraftarı olmamıştır. Bu da en büyük göstergelerinden bir tanesidir. Eskiden isimlere diğer Kıbrıslı Türk mallarına saygı gösteriyoruz deniliyordu ama artık son gelişmelerle sınıfta kaldılar.
Şimdi yapılan da sorgulanması gereken bir konudur. Kıbrıs konusunda iki tarafın birbirine öncelikle güven duyması gerekiyor. İki halkın iki dilin iki dinin olduğu bir yer de öyle güvenin olduğu bir yerde çözümün olacağı görünmüyor. 50 yıla yakın süredir bu müzakere süreci devam ediyor. Dünyanın en uzun problemlerinden bir tanesidir. Önümüzdeki süreçte de her iki tarafın kazan kazan politikasını izlemesi ve iki tarafı da mağdur etmeyecek vicdanların kabul edeceği bir anlaşma bu ülkeye barış getirir. Yoksa iki taraf da birinin mağdur edileceği bir çözüm çok geçmeden iç karışıklıklara sebep olabilir. Dolayısıyla bu konuda çok dikkatli çok sıkı pazarlıklar yapmak lazım. Hep bana politikasının bir yere kadar.
Bu çorap söküğüdür. Başlar ve devam eder. Söylemiş oldukları dik duruşlarını göremiyorum. 1974’te bırakıldığı gibi vatandaşlar gelip bıraktıkları gibi bulsunlar mantalitesi vardı. Vatandaşlar köylerine gittikleri zaman evlerinin terk edilmiş evlerinin hayvan mandırası olduğu ve kullanılamaz durumda olduklarını görüyorlar. Onun için biliyorsunuz Rumlar politikayı çok güzel beceriyorlar. Lobicilik faaliyetlerini başarılı yapıyorlar. Oradaki yetkilileri de kolay kandırıyorlar. İşin gerçeğini bizler köylerimize kasabalarımıza gittiğimiz zaman bıraktığımız evlerimizi yok olduğunu ya da hayvan mandırası tamamen yapı malzemeleri sökülmüş olarak görüyoruz. Ben iddia ediyorum; Bana göre çok çok düşük bir kısım Güneye ve köyüne gider diye düşünüyorum. Bu koşullarda. Çünkü gitti zaman bıraktıklarını aynı şekilde göremeyeceğini herkes biliyor.
İki kesimliliğin vazgeçilmez olduğunu onlarda görüyor. Prensiplerini de gördüğünüz gibi bozuyorlar. Bir defaya mahsustur haberim yokmuş gibi özürlerinin arkasına saklanıyorlar. Bunu da yapmış oldukları açıklamalarda çok net bir şekilde görüyoruz.”